"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ben hastayım reçetemi almaya geldim

HABİBE NUR ERYILMAZ
11 Kasım 2018, Pazar 00:58
Son Şahitlerden, çevresinde “Bismillah dede” olarak tanınan Ahmet Avşar ile konuştuk.

Ahmet Dede ile ilgili kısa kısa notlar:

Röportajımıza “rabbiyessir” duâsı ile başladı.

Evinde sanki Cennet kokusu vardı. İçeri girdiğimizde okuduğu kitapları koltuğunun üzerine dizmiş bir vaziyette bulduk evrad ile meşguldü.

Aklına gelmeyen hatıralarda hem “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek hatırına getirmeye çalıştı.

Son şahitler kitabındaki isimlerin listesini çıkarttırmış ve her duâ ettiğinde onları da duâsına katıyor onlar bizim rehberimiz onların hayatlarını çokça okuyun diye tavsiyede bulundu.

Eskiden cebinde üzüm ve şeker bulundurup çocuklara verirmiş. Şimdi evinden çıkamadığı için gelenlere besmele çekerek veriyor.

Çevresinde bismillah dede olarak tanınıyor.

Ahmet Amca, bize kendinizi tanır mısınız?

İsmim Ahmet Hamdi AVŞAR. 1928 yılında, Nevşehir Nar kasabasında doğdum. Mesleğim tüccarlıktır. Bir kızım bir oğlum var. Hanımım vefat etti. Tam bir Osmanlı kadınıydı, Allah ondan razı olsun.

Risale-i Nurla ve hizmetlerle nasıl tanıştığınız?

1948’de 5. Ayda askere gittim. Artvin’de askerliğimi yaptım. Harbiye saymanlığı göreviyle yaptım. Askerlik arkadaşım yazıcılık yapıyordu. O terhis olduktan sonra yerine ben geçecektim. O terhis olacak kişi Sebilürreşad dergisine aboneymiş. O onu okuyormuş. Orada Üstadımı görünce hayran Üstadıma. Sebilürreşad dergisinde Eşref Edip yazıyormuş. (Eşref Edip’in Üstadı anlatan yazısından bahsediyor.) 6. ayda Nurlar’la tanışmış oldum. Ben şöyle derdim: Osmanlı zamanında doğsaydım medrese var ilim var olsaydı giderdim derdim. Şimdi Osmanlı yok. Medreselerin olmayışına da Osmanlıya da üzülüyordum, ama Risale-i Nurlar’la tanışınca aradığımı buldum. Sâfî ilimler denizine düştüm. Medrese eğitimindekinin fazlasını buldum.

Ne kadar açlık o kadar hazım diyelim. Peki, hizmet hayatınız nasıl başladı, neler yaşadınız?

1951’de Nevşehir’e geldik. Ramazan Bozkurt Hoca, Hafız Durmuş ve diğerleri ile birlikte Nar’da dershane açtık. Nevşehir Cemaati derse geldiler, onlarla beraber bir polis geldi, biz polis olduğunu bilmiyoruz. Kendini de yağ ticareti yapıyorum diye tanıttı. Zeytinyağın fiyatı 5 liradan 10 liraya çıktığı o vakitlerde 8 liradan getireyim 2 lirası kâr kalsın dedi. Ben de, yardım edeceksen İstanbul’a ve diğer büyük yerlerdeki hizmetlere yardım yap, bizim ihtiyacımız yok biz kendi yağımızda kavruluyoruz dedim. Traktör de veririm diye çok vaatlerde bulundu. Adam dindar görünüyor tabi oruç tutuyormuş, Fetih Sûresi’ni, Yasin Sûresi’ni ezbere biliyormuş. Bizimkiler polis olduğunu anlamışlar daha sonra adam bırakmış. Hizmetlerde böyle olaylar oluyor. İçimize girmeye çalışanlar her zaman olmuş.

Bir Nur Talebesinin yanlışa düşmemesi için ne tavsiyede bulunursunuz?

Ben şöyle düşünürdüm. Ağamı (babamı) mahcup etmek istemediğim gibi yüzünü yere getirmek istemediğim gibi; Peygamberimizi de (asm) mahşerde mahcup etmek istemem. Onun koltuğunu kabartmak isterim diye harama girmezdim. Haramlardan uzak dururdum. Ömrümde bir kez kahvehaneye girdim rüyamda lağıma tıktılar beni kahvehaneye gittin sen diye korkuttular. Ondan sonra derslerden başka bir yere gitmedim.

Nurlu hizmet yıllarınızda unutamadığınız hadiseler var mı?

Bir gün derste 30 kişiyiz. Gençlik Rehberi’nden ders yapıyordum. Sizin Kur’ân’a çöl kanunu, Peygamberimize (asm) çöl bedevisi diyen hocalarınıza şöyle söyleyin dedim. Kayserispor-Sivasspor maçında 45 kişinin öldüğünü söyledim . Mekke’ye Medine’ye yıllardır farz için yolculuk yapılır hiçbir olay yok; Kominist hocalar! Dedim. Onların ölümü de maçtaki gibi şeytan üzerine olacak diye söyledim. Dersten sonra dükkânıma geçtim. İçime bir korku geldi. Cici Ahbab adında bir dostum var çok mübarektir, evliyaullahtandır o geldi “Yasin oku” dedi. Yasin okuyunca içimdeki korku gitti.

Bir de Nevşehir Kurşunlu Camii’nde Üstad Hazretleri için Mevlit okundu. Bizler sabaha kadar uyumadık, ibadetle geçirdik vaktimizi. Ankara’ya burdan haber gitmiş “Nurcular’ın hepsinin elinde mavzer tüfeği var.” diye. Öyle gözükmüş. Polisler etrafını sarmışlar hepsinin elinde mavzer var diye görmüşler sabaha kadar beklemişler. Ankara’ya haber etmişler. Ankara’dan gelen emir: “Aman ses çıkartmayın” demişler.

Üstad Hazretleri ile görüşme serüveninizi anlatır mısınız?

1957’de Ankara’ya Üstad’ı görmeye gittik. Üstad Isparta’da dediler. Isparta’ya gittik. Lütfi Çakır Abi’nin dükkânına gidin dediler, öğleden sonra sizi Üstada götüreyim demiş. Bir şeyler ikram ettiler. Ben Üstadımın karşısına aç çıkacağım dedim, diğerleri yedi. Öğleden sonra Ceylan kardeş geldi. “Üstad Erzurum’dan gelenleri dahi kabul etmiyor, siz şurdan geldiniz.” dedi. Nereden bildi bilmiyorum yakın yerlerden geldiğimizi. “40-50 adım geriden takip edin” dedi. Dükkândan çıkıp takip ettik. Ceylan kardeş Üstad’a sormaya gitti. “Gelin kabul ediyor” dedi. Üstad bizi kabul etti. Üstad bize evini bağrını açtı. Bizi görünce “Hastaydım, iyi oldum.” dedi.

Üstad Bediüzzaman’a giderken ne için gittiniz ve size neler tavsiye etti?

Üstad’a giderken 3 türlü gidilir ya ben Kur’ân’ın dellâllığı cihetiyle gittim. Çünkü diğerlerini kabul etmiyor. “Ben hastayım reçetemi almaya geldim” dedim kendi kendime. Üstad ise şehadet parmağını kaldırarak “Şu zamanda kanaatkâr ol. Sen İktisad Risalesi’ni okudun mu?” dedi. İktisad Risalesi bana reçete oldu. Üstad “Duâma ana ve baba ecdadınızı aldım” dedi. Ceylan aracı oluyordu. Üstad’ın sesi çıkmıyordu. Üstad “Zübeyir mektup yaz” dedi, “oku” dedi okudu. Sayfadaki yazılışta bir noksan buldu. Düzeltti. İşaretleyerek “Bunu düzelt” dedi. Ankara’da Mektubat ile Lem’alar yazılıyordu. Ankara’ya bizimle para yollamak için Ceylan kardeşe anahtarı verdi. Ceylan 800 lira verdi. Ceylan Tillolu Said’e (Said Özdemir) ya da Atıf Ural’a bu parayı vereceksiniz dedi. Ankara’ya vardık. Said Özdemir’i bulduk. Parayı verdik. O da Risale-i Nurlar’ı tashih ile meşguldü.

Allah ziyaretinizi kabul buyursun. Peki iade-i ziyaret oldu mu? Diğer iller ile hizmet buluşmaları oluyor muydu?

Buluşma olarak Avanos yolundaki piknik var. Ankara’dan Dr. Sadullah Nutku, Said Özdemir geldiler. Avanos Yolu mevkiinde piknik oldu. Nevşehir Cemaati’ndeki Nurcular’da geldiler. Yemekler yendi, o kadar insana o yemek nasıl yetti hâlâ hayretler içerisindeyim. Arazide namaz kıldık. Dr. Sadullah Nutku namaz kıldırdı. 30-40 saf olduk. Dersler yapıldı. Yılını tam hatırlayamıyorum, ancak Üstad öldükten sonra idi.

Okunma Sayısı: 5591
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı