"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahıslar fânî şahs-ı manevîler bâkîdir

Sami CEBECİ
17 Eylül 2025, Çarşamba
Eski zamanlar bir cihette ferdiyet zamanları olmasından, bazı meşhur zatların etrafında toplanan kalabalıklara, o meşhur şahıslar nokta-i istinat oluyordu.

Dünya itibariyle böyle olduğu gibi, manevî bakımdan da aynı hakikat geçerliydi. Çeşitli isimlerdeki tarikatların, o meşhur isimler ile anılması buna delildir. Meselâ; Nakşî, Kadirî, Rufaî ve Mevlevî tarikatları gibi.

Ahirzaman şartlarına gelindiğinde, eski zamanın şartlarından çok farklı durumlar ortaya çıktı. Bu meseleye açıklık getiren Bediüzzaman Hazretleri şöyle demektedir: “Bu zaman cemaat zamanıdır. Ehemmiyet ve kıymet şahs-ı maneviye göre olur. Maddî ve ferdî ve fânî şahsın mahiyeti nazara alınmamalı. Hususan benim gibi bir bîçarenin kıymetinden bin derece ziyade ehemmiyet vermekle bir batmanı kaldırmayan zayıf omuzuna, binler batman ağırlığı yüklense, altında ezilir.” (Kastamonu Lâhikası s. 19)

Bediüzzaman Hazretleri, bahsi geçen hakikate binaen, Risale-i Nur hizmetini kendisiyle bağlı ve şahıs merkezli bir hizmet hareketi olmak yerine, kitaba endeksli ve cemaatin şahs-ı manevîsini ön plâna çıkaran bir iman cereyanı olarak tesis etmiştir. Böyle bir sistem kurduğu içindir ki, Üstadın vefatından sonra bu hizmet akamete uğramamış ve gittikçe inkişaf ederek, ülke sınırlarını da aşıp, dünyanın dört bir tarafında ve yetmişe yakın dünya diline tercüme edilerek okunur hale gelmiştir.

“Bâkî hakikatler, fânî şahıslar üzerine bina edilmez.  Edilse, vazifeye ehemmiyetli zarardır.” diyen Bediüzzaman Hazretleri, aynı gerçeği “Her cihetle kemâlde ve devamda olan bir vazife, çürümeye ve çürütülmeye maruz ve müptelâ fertlerle bağlamaz ve bağlanmamalı.” demektedir. Kendi şahsını örnek göstererek, kendisinden sonra da bu sistemin aynı tarzda devam ettirilmesini talebelerinden istemektedir. Risale-i Nur hareketine mahsus olan bu sistem, kıyamete kadar bu şeklide devam edip gidecektir, inşaallah.

Bediüzaman Hazretlerinin ahiret âlemine irtihal etmesinden sonra, cemaat içinde temayüz etmiş olan bazı şahıslar etrafında kümelenmeler oldu. O topluluklar da, o şahısların adıyla tarif edildi. İlk zamanlar parlak gibi görünen böyle durumlar, o şahısların her fânî gibi ahiret âlemine göçmesinden sonra, gittikçe zayıfladı ve birçoğu unutulup gitti.

Meşveret ve şûrâ üzerine inşa edilen ve belli bir sisteme oturan mensubu olduğumuz ekolde, temayüz etmiş fertler etrafında değil, sistem etrafında cemaat şekillendiğinden, şahıslar gelir geçer fakat sistem bâkî kaldığı için, şahs-ı manevî de kıyamete kadar devam eder. Şahısların ölüm veya farklı sebeplerle cemaatten ayrı düşmesi şahs-ı manevîye zarar vermez, iman hizmeti yine devam eder.

“Cemaatin ruhu olan şahs-ı manevîsi daha metin ve daha kavidir.” diyen Bediüzzaman Hazretlerinin bu tespitine rağmen, çeşitli sebeplerle şahs-ı manevîden ayrılanlar, cemaate zarar veremez ama kendisi muhtelif şekillerde zarar gördüğünü görür fakat geriye dönüş yapamadığından, kendisi zarar gördüğü ile kalır.

Özellikle, grup halinde ayrı düşenlerin hali, fert olarak ayrı düşmekten çok daha farklıdır. Nadir de olsa bazı şahıslar geriye dönüş yaparlar. Ancak, grup hareketi şeklinde ayrılanların geri döndükleri, Risale-i Nur hareketinin tarihinde pek görülmemektedir.

Bahsi geçen hakikate ve tecrübeye binaen, her türlü ahval ve şartlar altında şahs-ı manevî içinde kalmalı ve öyle de hayatımız noktalanmalıdır.

Okunma Sayısı: 2462
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    19.9.2025 04:48:04

    Düzeltme: Şualar'dan iktibas ettiğim cümlede ''Kur'an'dan çıkan bürhanî bir tefsir olduğundan'' yazmam gerekirken bir harfi noksan yazıp ''Kur'an'da'' diye ifade etmişim. Kopyala-yapıştır değil de kitaba bakıp yazınca, söz konusu Risale-i Nur eserleri olduğunda çok daha titiz davranıp yorumlarımızı ona göre yazmak, sonra göndermemiz gerektiği bakımından bir vesile ve tatlı bir ikaz olmuştur İnşalláh...

  • Mehmet Şerif akay

    17.9.2025 22:50:22

    Teşekkür ederim Allah razı olsun şahsi manevî zamanıdır Vesselam

  • Mehmet Türeli

    17.9.2025 15:39:25

    Bir abinin dediği gibi 'nurcu olmak kolay nurcu ölmek zor' diyor. Başka bir abimiz de 'bu zamanda bu davaya en büyük hizmet sadakat, ihlas ve muhabbet ile yek diğerine sarılıp irtibatı koparmamaktır' diyor. Bunu yaptığımız takdirde hiçbir düşmanımız, zındıka komitesi bizi bölemez. Birbirimize sırt çevirdiğimiz takdirde cinni ve insi şeytanlar boş durmazlar.

  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    17.9.2025 11:51:13

    Yoksa eğer Allah'ın nasip ettiği kalbî bir surette Yeni Asya camiasıyla rabıtasını sürdürmemiş-muhâfazaya çalışmamış olsalardı acaba geriye dönüş yapılabilir miydi diye bunu güzel bir tefekkür etmekte fayda görüyorum ve öneriyorum...

  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    17.9.2025 11:50:12

    Önceki yorumlarımda ''Bediüzzaman Hazretlerinin kâinata değişmem dediği Yeni Asya gazetesi kurucularından ve manevî mimarı olan merhum talebesi Zübeyir Gündüzalp'' ifadesine sıkça rast gelmiş olan okurlarımız, bu ifadenin tekraratının fazlaca yapıldığını düşündükleri vakit Şualar'dan İktibas ettiğim cümleyi tahattur etsinler, hak vereceklerdir İnşallah. Yazıdan: ''Nadir de olsa bazı şahıslar geri dönüş yaparlar'' Kim bilir belki de bazı şahıslar Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri gibi benzersiz bir İslâm âlim'inin kâinata değişmem dediği merhum talebesi Zübeyir Gündüzalp'in kurucularından ve bir diğer ifadeyle mânevî mimarı olduğu Yeni Asya gazetesinin, dolayısıyla camiasının şahs-ı manevî'sinden görünürde ayrı düşmüş gibi gözükseler de, Yeni Asya camiasının şahs-ı manevî'siyle kalben rabıtasını (bağ) sürdürdüğü ve muhâfaza ettikleri için o şahıslar geri dönüş yaparlar denilebilir.

  • Muhammed Zübeyir Sönmez

    17.9.2025 11:47:15

    Yazıda ''Özellikle, grup halinde ayrı düşenlerin hali, fert olarak ayrı düşmekten çok daha farklıdır. Nadir de olsa bazı şahıslar geriye dönüş yaparlar. Ancak, grup hareketi şeklinde ayrılanların geri döndükleri, Risale-i Nur hareketinin tarihinde pek görülmemektedir.'' ifadeyle alâkalı yorumda bulunmadan evvel, Yeni Asya yazarlarımızın yazılarına defalarca yorum yazmış biri olarak ve bir noktanın üzerinde aynı şekilde yine defalarca durmuş biri olarak, o nazar-ı dikkate değer hatırlatmaya geçmeden önce Şualar'dan bir cümle: ''Risale-i Nur, Kur'an'ın ve Kur'an'da çıkan bürhanî bir tefsir olduğundan, Kur'an'ın nükteli, hikmetli, lüzumlu, usandırmayan tekraratı gibi onun da lüzumlu, hikmetli, belki zarûrî ve maslahatlı tekraratı vardır. Hem Risale-İ Nur zevk ve şevk ile dillerde usandırmayan, daima tekrar edilen Kelime-i Tevhidin delilleri olmasından, zarûrî tekraratı kusur değil; usandırmaz ve usandırmamalı.'' Bediüzzaman Hazretlerinin aynen bu ifadesi misillü (benzeri)

  • Abdullah

    17.9.2025 09:44:05

    Şahıslara bağlılık davaya çok zarar ver miştir. Bu yüzden büyük hamleler yapıl amamıştır.Siyasi ve içtima-i istikamet muhafaza edilememiştir.Demokrat mis yon zayıflatılmıştır.Nur talebelerinin bir liğ sağlananamıştır. Evet, grup halinde ayrılanlar geri gelememiştir.Ferd olarak iki kişi ger gelmiştir.Ahmed Feyzı Kul ve Sami Cebcci abimiz. Sami abi de mokrat misyondan ayrılmamakla beraber bir müddet ferdi olarak hizmet letine devam etmiştir.Ahmed Feyszi Abe de sadece milli görüşe biraz mey letmişti.Bekir abenin uyarısıyla hemen yanlışını anladı ve geri döndü.Büyük bir fazilet gösterdi.Rabbim gani gani rahmet eylesin. Makale güzel,hakikat.Sami Abeyi tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı