"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eşyaya merhamet: Sadakat ve şükür medeniyeti

Erdal Odabaş
17 Eylül 2025, Çarşamba
Merhamet, zannedildiği gibi sadece insana gösterilen bir nezaket değildir. Merhamet, geniş bir dairedir. Kalpten çıkar, eşyaya, hayvana, tabiata ve nihayet bütün insanlığa doğru yayılır. Ve bu dairenin ilk halkasını “eşya” oluşturur.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, eşya ile olan ilişkisinde sadece bir “kullanım” değil, aynı zamanda bir “emanet ve vefa” anlayışını ortaya koyar. Onun hayatında küçük görünen birçok detay, bugünkü israf ve tüketim çılgınlığına tokat gibi bir derstir.

Hz. Bediüzzaman’ın Otuz yıllık bir çay kaşığının sapı kırılmış. Talebeleri, bu eski kaşığın yerine yeni bir kaşık koymak istemişler. Ancak Üstad bunu kabul etmemiş. “Otuz senelik arkadaşım” diyerek kırık kaşığı çöpe atmamış, tamir ettirerek yeniden kullanmıştır.

Bu olay, bize iki önemli dersi aynı anda verir:

1. Eşyaya vefa: Kullan at değil, yaşat ve sadık kal.

2. Nimete şükür: Kullanabildiğin sürece bir nimeti elden çıkarma.

Üstad, her eşyayı bir nimet olarak görür. Hattâ Risale-i Nur’un birçok yerinde israfın şeytanî bir sıfat olduğunu vurgular.

“İsraf, nimetin kıymetini bilmemektir.” İşte bu şuurla, eşyaya karşı nankörce değil, minnetle yaklaşmak gerektiğini öğretir.

Eşyaya merhamet, aslında ona emanet gözüyle bakmaktır. Çünkü her eşya, hakikî malik olan Allah’ın mülküdür. İnsan ise sadece bir misafir ve kullanıcısıdır. Bu sebeple, eşyaya zarar vermek; sadece cansız bir nesneye değil, o eşyayı lütfeden Kudret’e karşı da bir saygısızlıktır.

Modern insan, eşyayı sadece “kullanılacak bir nesne” olarak görür. Ama Üstad’ın hayatı bize eşyaya karşı bir hizmet hissiyle yaklaşma misali sunar. O, eşyayı yıpratmaz, hor kullanmaz, aksine onu muhafaza eder, hizmetinden istifade ederken kıymetini takdir eder.

Eşyaya merhamet, insanın kalitesini gösteren en temel ölçülerden biridir. Zira küçük şeylere merhamet etmeyen, büyük işlerde de muvaffak olamaz.

Bugün kaybettiğimiz huzurun, bollukta yaşadığımız yokluğun, bolluk içinde yaşarken bile doyamayışımızın temel sebeplerinden biri, nimete vefa duygusunu kaybetmemizdir.

Bediüzzaman’ın sade hayatında gördüğümüz bu merhametli eşya ilişkisi, bize şu soruyu sordurur:

Acaba biz eşyaya dostça mı bakıyoruz, yoksa düşman gibi mi davranıyoruz?

Okunma Sayısı: 145
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı