"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Baltık'ın gizli kalmış hazinesi: Litvanya

24 Eylül 2011, Cumartesi
Baltık Denizine kıyısı bulunan, Estonya ve Letonya ile birlikte Baltık devletleri olarak anılan Litvanya’nın güneyinde Polonya ve Rusya Federasyonuna bağlı Kaliningrad bulunuyor.
 Güneydoğusunda ve doğusunda Beyaz Rusya (Belarus), kuzeyinde ise Letonya var. 3.5 milyon nüfuslu ülkenin en büyük şehri ve başşehri 600 bin nüfuslu Vilnius. Ardından 400 bin nüfuslu Kaunas geliyor. Ülke 65 bin kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip.
Ülke tarihi: 13. Yüzyılın başlarına kadar çeşitli kavimlerin ve grupların güç mücadelelerine sahne olan ülkede, 1253 yılında Litvanya Krallığı kurulmuş. 1387 yılında Hıristiyanlığı kabul eden ülke 14. Yüzyılda Karadeniz’den Baltık Denizine kadar olan bir bölgede ciddî bir güç haline gelmiş. 1596 yılında Polonya (Lehistan) Krallığı ile imzalanan bir anlaşma ile bu iki ülke birleşmiş ve Polonya-Litvanya Birliği kurulmuş. Bu birlik 1795 yılına kadar varlığını sürdürmüş. Polonya-Litvanya Birliği 1795 yılında Rusya ve Prusya’nın işgalleriyle parçalanmış. Birliğin Litvanya kısmı Rusya’nın hakimiyetine girmiş. 1. Dünya savaşında Alman işgalinde kalan ülke savaşın bitmesiyle bağımsızlığını ilân etmiş. 2. Dünya savaşının başlangıcında Almanya ve Rusya arasında Doğu Avrupanın paylaşılması konusundaki gizli bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmanın  neticesi olarak Rusya tarafından işgal edilince Litvanya bağımsızlığını bir kez daha kaybetmiş. Ülkede 1990 yılına kadar Sovyet hakimiyeti yaşanmış. Ardından bağımsızlık hareketleri başlamış, Sovyetlerin ülkeyi terk etmesi istenmiş. 1990’da Litvanya bağımsızlığını ilan etmiş. 1991’de BM'ye, 2004’te hem AB’ye, hem  de NATO’ ya üye olmuş.
 
Vilnius Şehri:
Başşehir Vilnius, tarihin ve tabiatın iç içe olduğu güzel bir şehir. Şehrin etrafı ormanlarla çevrili ve şehir merkezi, dar sokakları ve geçitleri, geniş meydanları, kiliseleri ve diğer tarihî yapıları ile tam bir Ortaçağ şehri. Tarihî şehrin UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesinde bulunduğunu ve 2009 yılında Avrupa Kültür Başkenti olarak ilân edildiğini söylememiz gerekir. Eski şehrin dışına çıktıkça geniş caddeler, Sovyet tipi blok apartmanlar ve geniş tabiat parkları ile karşılaşıyoruz, merkezin biraz daha uzağında iş ve alış veriş  merkezleri ve diğer modern yerleşim birimleri mevcut. Litvanya bir kuzey ülkesi olduğu için tabiî olarak kışları çok sert ve uzun. Kar kış boyunca kalkmıyor. Her ne kadar kışları çok soğuk olsa da etrafı ormanlarla çevrili, temiz havalı, trafiği az olan Vilnius için yaşanabilir, sakin ve huzurlu bir yer diyebiliriz. Vilnius şehri tarih boyunca birçok kültürü ve toplumu içinde barış içinde barındırmış. Ortaçağ ve Yeniçağ Avrupa’sında Museviler ve farklı mezheplerden insanlar çok büyük zulümlere, katliâmlara maruz kalırken, Litvanyada etnik ve dinî yönden  farklı birçok  toplum bir arada barış içinde yaşamışlar. Litvanlar ve Ruslarla birlikte Museviler, Tatarlar ve Karay Türkleri, Almanlar ve bunun gibi diğer birçok millet eşit vatandaşlık hakları çerçevesinde, kendi kültür ve inançlarına müdahale edilmeden varlıklarını sürdürmüşler.
 
 
16. ve 17. Yüzyıllarda Avrupa mezhep savaşları ile sarsılırken, Litvanya’da insanlar istedikleri mezhebi seçme ve yaşama hakkına sahiplermiş. Katolikler, Ortodokslar, Lutherci ve Kalvinist Protestanlar, Evangelistler ve bunun yanında Müslümanlar ve Museviler ibadethaneleri ile birlikte Litvanya’da çok kültürlü bir mozaik oluşturmuşlar. Bu sebepten Litvanya’ya “Avrupa’nın hoşgörü limanı”, Başşehir Vilnius’a da “Kuzeyin Kudüs’ü” isimleri verilmiş. Fakat bu hoşgörü ortamı 20. yüzyılın başlarından itibaren zarar görmeye başlamış. 1940’da komünistlerin gelmesiyle Müslümanlar, 1941’de de Nazi işgali ile Museviler büyük sıkıntılar görmüşler. İbadethaneleri yıkılmış, kendileri de zulüm ve katliâmlara maruz kalmışlar.
KARAY TÜRKLERİ:
Karay Türkleri 14. Yüzyılın sonlarında Karadeniz’in kuzey bölgelerinden Litvanya’ya göç etmişler. Kıpçak Türkçesini kullanan Karay Türkleri çoğunlukla Trakai şehrinde yaşıyorlar. Musevî inancına sahipler ve Vilnius ve Trakai şehirlerinde sinegogları bulunuyor. Litvanya’daki toplam sayıları 400 den az olan Karay Türkleri, kendi dilleri ve kültürlerini muhafaza etmeye çalışıyorlar. 
TATARLAR: 15. Yüzyılın başlarında Litvanya Düklüğünün, Altın Ordu Devleti ile yaptığı savaşlar sonucu Tatarlar, savaş esiri, mülteci ve gönüllü olarak Litvanya’ya göç etmişler. Zamanla kendi dillerini kaybetmelerine rağmen, İslâm inancını yaşamaya ve korumaya devam etmişler. Fakat Sovyet işgali Litvanya’daki Tatarların inancına da çok ağır darbe vurmuş, başta Vilnius’ta olmak üzere birçok cami, mezarlık ve Tatar kültürüne ait birçok şey imha edilmiş ve asimilasyon politikaları uygulanmış. Herşeye rağmen günümüze kadar varlığını sürdürebilen Müslüman Tatarlar kendilerini toparlamaya, içlerinde birlik olmaya ve kaybedilen haklarını geri almaya çalışıyorlar.
Bu noktada Karay Türkleri ile Tatarlar arasında ne fark var diye sorulabilir. Neden dinleri farklı? Bilindiği gibi Cengiz Han İmparatorluğunun dağılmasının ardından kurulan devletlerden biri de Karadeniz’in Kuzeyindeki Altın Ordu Devleti idi. Devlet 1241 yılında, Cengiz Hanın torunu Batu Han tarafından kurulmuş, onun ölümünden sonra Cengiz Han’ın diğer torunu ve aynı zamanda Müslüman olan Berke Han idareyi ele almış. Berke Han’ın Müslüman olması ile ülke hızla İslâm ülkesi haline gelmiş. Ülke halkı da 10. yüzyıldan itibaren Müslüman olan Türk boylarından oluşuyordu. Litvanya’daki Müslüman varlığının buradan gelen göçlerden kaynaklandığı görülüyor. Altın Ordu Devleti’nden önce aynı bölgede var olan bir başka devlet de 7-11. yüzyıllar arasında hüküm süren Hazar Devleti idi. Türk devleti olmasına rağmen Hazarlar’ın resmî dini Musevilik olduğu için, Litvanya’daki Musevî Karay Türkleri’nin de buradaki Hazarlarla ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Ülkede yerleşik durumdaki Tatarlar’dan başka buraya çalışmaya veya okumaya gelmiş olan Müslümanlar da var. Çoğu geçici olarak gelmekle beraber, buraya temelli yerleşenler de az değil. Tatarlar dışındaki Müslümanların çoğunu Türkler ve Azeriler oluşturuyor. Araplar, Pakistanlılar ve Bangladeşliler de az da olsa var. Buradaki Müslümanların en büyük sıkıntısı, geniş kapasiteli ve merkezi bir yerde bir caminin olmaması. Vilnius’taki mevcut caminin kapasitesi çok yetersiz. Büyük ve herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir camiye burada çok ihtiyaç var.
 
 
DÜNYADA “Hill of Crosses” ismiyle bilinen, dilimize Haçlıtepe ya da Haçlar Tepesi diye çevirebileceğimiz bu bölge Litvanya’nın en çok turist çeken yerlerinden birisi. Litvanya’nın Kuzeyinde Šiauliai şehrine 12 km uzaklıkta bulunan bu tepeyi ilginç kılan şey tepenin üzerinde irili ufaklı 100 binden fazla haç bulunması. Burası insanların kendi haçlarını yerleştirip duâ ettikleri kutsal olduğuna inanılan bir yer. Haçlıtepeye ilk olarak Rus otoritesine karşı ayaklanmaların olduğu 1830’lu yıllardan itibaren haç yerleştirilmeye başlanmış, daha sonraları burası insanların ülkeye barışın gelmesi için duâ ettikleri bir yer haline gelmiş. Sovyetler zamanında, birçok kez buldozerlerle dümdüz edilmesine rağmen, insanların buraya gelip haç dikip, duâ etmelerine engel olamamışlar. 1993 yılında Papa 2. John Paul burayı ziyaret ederek, bu tepeyi umudun, sevginin ve inancın yeri olarak ilân etmiş.
 
Televizyon kulesi (Vilnius TV tower):

BAŞŞEHİR Vilnius’ta bulunan radyo ve televizyon kulesi Litvanya’nın en uzun yapısı olarak biliniyor. 326 metre uzunluğunda bulunan kule şehrin her yerinden görülebilmekte. 1974’te inşasına başlanan kule 1980’de tamamlanmış. TV kulesini Litvanyalılar için en uzun yapı olmasının dışında önemli kılan bir diğer özellik ise, bağımsızlık mücadeleleri sırasında burada yaşanan olaylar. 13 Haziran 1991’de TV kulesini ele geçirmek isteyen Sovyet birliklerine karşı sivil halk, silâhsız direniş göstererek kuleyi savunmaya çalışmış. Bu olayda yaklaşık 14 sivil gösterici ölürken 700’den fazla kişi de yaralanmış. Günümüzde yine televizyon ve radyo kulesi olma vazifesinin dışında,  burada ölen Litvanyalılar için bir müze bulunmaktadır.   

Litvanya’da Risâle-i Nur dersi
 
Ülkede bulunan Türk Kültür ve Dayanışma Vakfı'nda düzenli olarak Risale-i Nur dersleri yapılıyor. Derse katılanların çoğu Türk olmakla beraber Türkçe bilen yerli halktan kimseler de derslerden istifade ediyor. Dersler cuma akşamları yapılıyor.
 
Rusça hutbe
 
Vilnius’taki mescitte Cuma hutbeleri Rusça okunuyor. Ülkenin resmi dili Litvanca olsa da Rusça’nın kullanımı çok yaygın. Önceleri hutbenin hangi dilde okunması gerektiği bir hayli tartışma konusu olmuş. Cuma'ya gelenlerin çoğunluğu Türklerden meydana geldiği için Tükçe okunması gerektiği dillendirilmiş.  Fakat Türkler dışında gelenlerin çoğunun (Litvanya'da yaşayan Orta Asyalı, Tatarlar vb. ) Rusça bildiği, Litvanya halkının da Rusça konuştuğu ve onlara da ulaşabilmenin gerekliliği gözönüne alındığında hutbenin Rusça okunması kararlaştırılmış.
 
Geleneksel Fuar: Kajuka
HER sene Mart ayının ilk haftası Vilnius şehrinde “Kajuka” adı verilen bir fuar  gerçekleştiriliyor. Bu fuarda ülkenin bütün geleneksel ürünlerini görebilirsiniz. Giyimden gıdaya, dinî objelerden hediyelik eşyalara kadar birçok şey bu pazarda sergileniyor. Festival havasında geçen bu pazara ülkenin dört bir yanından insanlar ziyarete geliyor. Ayrıca yurtdışından turistler de fuara yoğun ilgi gösteriyor. Bu pazar  ve sergilenen ürünler bize Litvanya kültürünü yakından tanıma fırsatı veriyor. 
 
Osmanlı ile münasebetler
 
16. Yüzyılın sonlarında Litvanya, Polonya ile birlik kurmasının ardından Avrupa’da yükselen bir güç haline gelmeye başlamış. 17. Yüzyılda da en parlak devirlerini yaşamışlar. Bu asırda parlak zamanlarını yaşayan başka bir devlet de şüphesiz Osmanlı Devleti’ydi. Altın çağlarını yaşayan bu iki devlet 17. yüzyılda sürekli karşı karşıya gelmiş ve sonu gelmez savaşlarla birbirlerini dize getirmeye çalışmışlar. İki ülke arasındaki en önemli hadise şüphesiz 2. Viyana Kuşatması sırasında yaşanır. 1683 yılında Viyana Kuşatması sırasında yardıma gelen Avrupa Orduları’nın başında, Polonya-Litvanya Birliğinin Kralı 3. Sobieski varmış. Osmanlı ordusunun burada mağlûp edilmesiyle hem Osmanlı, hem de Avrupa için yeni dönem başlar. 18. Yüzyıl Osmanlı Devleti gibi, Polonya-Litvanya Birliğinin de gerileme dönemi olmuş. Bu asırda artan Rus tehdidine karşı bu iki devlet birbirine yakınlaşmış ve birbirleriyle iyi ilişkiler kurmuşlar. 1795 yılında Polonya-Litvanya Birliğinin işgaller sonucu parçalanması neticesi iki devlet arasındaki resmî ilişkiler de sona ermiş.
 
Devlet içinde devlet:  Uzupis Cumhuriyeti
 
Litvanya’da bizleri şaşırtan bir şey de Başşehir Vilnius’un hemen yanında, şehri bölen Vilnia nehrinin karşı tarafında Uzupis adında başka bir cumhuriyetin olması. Fakat bu devletin uluslar arası toplum tarafından tanınmadığını söylememiz lâzım. Burası birçok san'atçının yetiştiği yer olarak biliniyor. Ressamlar, oyuncular, yazarlar, şairler ve müzisyenler gibi birçok san'atçı ve edebiyatçının yetiştiği, çok sayıda san'at galerileri, san'atçıların çalışma yerlerinin ve kafelerin olduğu bir yer. Uzupis cumhuriyetinin devlet başkanı da şair, müzisyen ve film yönetmeni gibi özellikleriyle tanınıyor. Buraya san'atçılar ülkesi denilse yanlış olmaz sanırım. 1997 yılında  bölge sakinleri kendi bağımsızlıklarını ilân etmişler. 0.6 km2’lik (600 bin m2) bu minik ülkenin kendi bayrağı, millî marşı, anayasası ve para birimi var. Bunun yanında 17 kişilik sembolik bir ordusu da mevcut. Ülke anayasası ilginç maddelerden oluşuyor. Bunlardan birkaçı: 1. Madde: “Vilnia Nehrinin akmaya hakkı vardır, insanların da Vilnia Nehrinin yanında yaşama hakkı vardır.” 12. Madde: Bir köpeğin köpek olma hakkı vardır. 16. Madde: “İnsanların mutlu olmaya hakları vardır.” 17. madde: “İnsanların mutsuz olmaya hakları vardır.” 37. Madde: “İnsanlar, hiçbir hakka sahip olmama hakkına sahiptirler.” Ülke anayasasının yazılı olduğu levhalar insanların okuyabilmesi için cadde kenarlarına asılmış.
 
 
TALHA FIRAT / GEZİ NOTLARI
 [email protected]
 
Okunma Sayısı: 3788
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı