Kur’ân’da da, onun ahirzaman insanlığına yönelik mesajlarını açıklayan Risale-i Nur’da da bahara çok vurgu yapılır. Kur’ân’ın dört temel esasından biri olan haşir gerçeğinin ispatı için dikkatlerimizin bahardaki uyanışa çekilmesi, bunun örneklerinden biri:
Baharın Kur’ân’da nazarlara verilen son derece önemli bir özelliği de, her sene aynı vakitlerde tekrarlanan “diriliş” nümunelerine, “haşir” örneklerine sahne olması.
Bahar, risaledeki ifadeleriyle “dört yüz bin nebatat ve hayvanat taifelerinin uyanış ve dirilişi” demek. Ve dünya haftalardır, “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine. Yeryüzünü, ölümünün ardından nasıl diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir” mealindeki Rum Sûresi 50. âyetini, yüzyıllardır olduğu gibi bu sene de bütün ihtişamıyla tefsir eden göz kamaştırıcı bir dirilişe daha sahne oluyor.
Evet, pürşer beşerin tabiattaki dengeleri ve mevsimlerin ahengini bozan müdahaleleri sebebiyle bahar ortasında kış tecellilerire şahit olsak da, dünyamızın kuzey yarımküresinin çehresini birkaç hafta içinde değiştirip renklendiren sessiz, ama muhteşem bahar inkılâbını gözden kaçırıp ıskalamayalım.
Rehberlerimizden biri de, Bediüzzaman’ın yine bir bahar mevsiminde Barla dağlarında ve Eğirdir Gölü kıyısında tefekkür gezintileri yaparken, yukarıdaki âyeti kırk defa okuduktan sonra kalbine gelen ilhamla telif ettiği ve yazdıktan sonra bizzat binlerce defa okuduğu Haşir Risalesi olsun. Bu şekilde hem bahar bahçesindeki İlâhî güzellikleri böyle bir tefekkür derinliği ile temâşâ edelim; hem de bu gözlemlerimizi haşir sabahına yönelik hazırlıklarımız için çok iyi bir vesile kılalım.
Bunu yaparken, Haşir Risalesi’nin telifi sonrasında bu eserin, tam da okullarda çocuklara haşri inkâr telkinleriyle ilgili yoğun hazırlıkların yapıldığı bir dönemde yazıldığının ortaya çıktığını hatırlayalım.
Keza Risale-i Nur’daki diğer bütün bahislerin de, Kur’ân başta olmak üzere İslâmî değerlere yönelik taarruzlara karşı yazıldığını ve o çok zor dönemde bütün saldırıları bertaraf edip püskürttüğünü de.
Üstadın Münazarat’ta istikbal nesillerine seslenirken “Ben acele ettim, kışta geldim; sizler Cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları zemininizde çiçek açacak” sözleriyle dile getirdiği manalar böyle tahakkuk etti ve ediyor.