Anadolu’ya 13. yüzyılda gelen Türk boylarından olan Varsak Türkmenleri, 1700’lü yıllarda göç ettikleri Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde kısa süre öncesine kadar şehir hayatından uzak göçmen geleneklerini yaşatarak hayatlarını sürdürdü. Yahyalı ilçesinin yüksek kesimlerinde Kapuzbaşı Şelâlesi’nin bulunduğu bölgede yaşayan Varsak Türkmenleri, Avlağa, Balcıçakır, Büyükçakır, Çubukharmanı, Delialiuşağı, Yeşilköy, Ulupınar ve Kapuzbaşı Köylerinde hayatlarını devam ettiriyor.
Ulaşımın zor olduğu dağlık bölgede hayat mücadelesi veren Varsaklar, 21. yüzyılda kısa süre öncesine kadar şehir hayatından uzak, teknolojiden kopuk ve içine kapanık hayat tarzlarıyla dikkati çekiyor. 1980’lerden sonra yol ve elektrikle tanışan Varsaklar, bu zamana kadar sürdürdükleri göçmen hayat tarzının ardından şehir hayatına uyum sağlamaya başladı. Varsak köylerinin sakinleri, düğün geleneklerini yaşatmaya çalışıyor, düğün ve cenazelerde geleneksel yemekler pişiriyor, unlarını kendileri öğütüp ekmeklerini kendileri yapıyor, ancak artık her evde beyaz eşya, televizyon ve uydu antenleri görmek mümkün. Delialiuşağı Köyü sakinlerinden Mustafa Salık (82), bölgede tarım arazileri fazla olmadığı için genellikle hayvancılık yaptıklarını, koyun ve keçi besleyerek geçimlerini sağladıklarını belirtti. Köylerinde hayvancılığa devam ettiklerini ifade eden Salık, ‘’Çevremizdeki maden kaynakları da bizim için geçim kaynağı oluyor. Gençlerimiz maden ocaklarında çalışıyor. Halen kentle, ilçeyle çok fazla bağlantımız yok. Sadece pazara gideriz, alış veriş için ilçeye ineriz. Geleneklerimizin çoğu yavaş yavaş yok oldu. Giyeceklerimiz değişti, eskiden şalvar giyerdik, artık pantolon giyiyoruz’’ diye konuştu. Ali Rıza Akçakaya da (67) köylerinin en önemli özelliğinin şehir hayatından kopuk olması olduğunu kaydetti. Köylerine elektrik, telefon ve yolun 1980’li yıllarda geldiğini belirten Akçakaya, ‘’Eskiden çıranın ışığında yaşardık, hayatımızın çoğu yaylalarda geçerdi, şimdi o da kalmadı. Yolumuz yoktu, hastamız olduğu zaman katırlarla dağlardan hastaneye götürürlerdi, çoğu da yolda ölürdü. Hayatımızın çoğu böyle zorluklarla geçti’’ dedi. Delialıuşağı Köyü Muhtarı Bayram Ali Akgüneş de bir evin balkonunda oluşturdukları mini müzede topladıkları eski eşyaları tanıttı. Köy sakinlerinden Elif Salık da eskiden beri düğünlerde yapılan yuvarlak köfte, üzümlü ve tarhana çorbası gibi yöresel yemeklerin yapımını anlattı. Büyükçakır Köyünün yaşlılarından Elif Arslan (90) ve Elif Dolap da (75) eskiden kıyafetlerini bile kendilerinin dokuduğunu, ancak son dönemde hayatlarının çok değiştiğini ifade etti. Ulaşım olmadığı için daha önce doktora bile gidemediklerini belirten Arslan ve Dolap, şunları söyledi: ‘’Eskiden kutnu, zıbın dediğimiz kıyafetler giyerdik, başımıza başlık takardık. Pamuğu eğirir çulfalık yapardık, sonra da elbise dikerdik. Hayvancılık yapar, tarlalarda çalışırdık. Şehirle irtibatımız yoktu. Şimdi hiçbir şey kalmadı. Bizim yaptıklarımızı şimdi traktör yapıyor. Eskiden yol yoktu, çok zorda kalmadıkça doktora bile gidemezdik. Sal yapıp hastaları ona koyup dağlardan aşıp ilçeye gidilirdi. Çoğu da yolda ölürdü. Şimdi, rahatlıkla doktora gidiyoruz. 50-60 yaşına kadar köyden hiç çıkmadık. Şimdi köy minibüsü var, istediğimiz zaman ilçeye gidiyoruz.’’
Emine Karaardıç (64) ve Ayşe Arslan (70) kardeşler de çocukluklarından beri hayvancılıkla uğraştıklarını, okuma yazma bilmediklerini, zorunlu olmadıkça köyden dışarı çıkmadıklarını kaydetti. Düğün geleneklerini yaşatmaya çalıştıklarını ifade eden Karaardıç ve Arslan, düğün olduğu zaman keçi veya koyun keserek büyük kazanlarda yemekler pişirdiklerini, köy halkının elinden geldiğince düğün yapana yardım ettiğini söyledi.
ANADOLU’DA VARSAK TÜRKMENLERİ ÇALIŞMASI
Yüksek lisans tezi olarak “İnanç ve Adetleriyle Yahyalı’da Varsak Türkmenleri’’ ve doktora tezi olarak “Anadolu’da Varsak Türkmenleri’’ çalışmalarını yapan Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Gökbel, Yahyalı çevresine yerleşen Varsak Türkmenleri’nin bölgenin coğrafî özelikleri sebebiyle yakın geçmişe kadar şehir hayatından uzak yaşadıklarını ifade ederek, “Varsak Türkmenleri, literatürde Tarsus Türkmenleri olarak da geçer. Varsaklar, Osmanlı-Memlük ve Osmanlı-Karamanoğulları ilişkilerinde önemli roller üstlenmişlerdir’’ dedi. Türkmen aşiretleri içinde Varsaklar’ın ayrı bir öneme sahip olduğunu belirten Gökbel, Varsak Türkmenleri’nin kültür ve geleneklerini en geç kaybeden aşiret olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Ahmet Gökbel ayrıca, "Varsaklar, göçebe hayatını, kültür ve geleneklerini en son terk eden Türkmenler olarak kabul edilebilir’’ diye konuştu.
VARSAKLAR KİMDİR?
Tarİh araştırmalarına göre Varsaklar, Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’ya gelip Çukurova bölgesine yerleşen Türkmen gruplarından biri. Oğuz boylarından biri olan Üçok’ların bir kolunu oluşturdukları bilinen Varsak Türkmenleri, daha çok Adana, Antalya ve Mersin bölgesini yurt edinmiş, bazı gruplar ise Karaman, Kırşehir, Aydın ve Kahramanmaraş gibi bölgelere göç etmiştir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşu döneminde Osmanlılar ile Karamanoğulları arasındaki mücadelede Karamanoğuları’nın yanında yer alan Varsaklar, Osmanlı idaresine girince siyasî önemlerini yitirmişlerdir. Varsaklar, daha sonraki dönemlerde çeşitli bölgelere göçe zorlanmışlardır. Diğer bölgelerdeki Varsaklar, zamanla yaşadıkları bölgelerin medeniyetine ayak uydurarak kültürlerini adapte etmişlerdir. Daha önce Adana’ya bağlı olan ancak daha sonra Kayseri’nin Yahyalı ilçesine bağlanan Kapuzbaşı çevresindeki Varsak köyleri ise coğrafî konum ve ulaşımın zorluğu gibi sebeplerle kültürel kimliklerini kısa süre öncesine kadar koruyabilmeleriyle dikkati çekiyor.