"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mahkeme önünde eşitlik

Halil ELİTOK
30 Ağustos 2022, Salı
İnsanların en çok özlemini duyduğu adalettir. Adalet, fertler arasında hukuk önünde herkes eşit olmasıdır. Bunun en önemli örneğini Hz. Ali ile bir Yahudi’nin muhakemesinde görüyoruz.

Bediüzzaman, “Gayr-i Müslimlerle nasıl müsavi olacağız?” sorusuna şöyle cevap vermiştir:

“Müsavat ise, fazilet ve şerefte değildir. Hukuktadır. Hukukta ise, şah ve geda birdir. Acaba bir şeriat, “Karıncaya bilerek ayak basmayınız” dese, tazibinden men etse, nasıl beniâdemin hukukunu ihmal eder? Kellâ! Biz imtisal etmedik. Evet İmam-ı Ali’nin âdi bir Yahudi ile muhakemesi ve Medar-ı fahriniz olan Selahattin Eyyubi’nin miskin bir Hıristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim.”[1] 

Hz. Ali (ra), adaletin mutlaka yerini bulması için çok titiz davranırdı. Makam ve mev­kileri ne olursa olsun, hukuk ve hâkim karşısında insanların eşit olduğunu bizzat kendi hayatıyla ispatladı. Müminlerin halifesi olduğu hâlde, bir Yahudi ile muhakeme edilmekten çekinmedi. Şöyle ki:

“Hz. Ali, Sıffîn Savaşı’na giderken yolda zırhını kaybetmişti. Harp bitip Kûfe’ye dön­düğünde, zırhını bir Yahudi’nin elinde gördü. Yahudi’ye şöyle dedi: ‘Bu benim zırhımdır. Onu ne birine sattım, ne de hediye ettim.’ 

Yahudi: ‘Bu benim zırhımdır ve benim elimdedir.’ dedi.

Hz. Ali, isteseydi zırhı ondan hemen alabilirdi. Fakat kesin olarak kendisi haklı da olsa, meselenin hâkim önünde halledilmesini teklif etti: ‘O hâlde hâki­me gidelim’ dedi. Birlikte hâkime gittiler.

Kâdı Şureyh, Hz. Ali’ye: ‘Ey müminlerin emîri! Aranızdaki mesele nedir?’ dedi. 

Hz. Ali: ‘Şu Yahudi’nin elindeki zırh benim zırhımdır. Ben onu ne birine sat­tım, ne de hediye ettim.’

Meseleyi anlayan kadı, Hz. Ali’ye: ‘Bu iddianı ispat edecek delilin var mı?’ diye sordu. 

Hz. Ali: ‘Evet, var; hizmetçim Kanber ve oğlum Hasan, bu zırhın benim olduğuna iki şahittir.’ 

Kadı Şureyh: ‘Oğulun baba için şehadeti caiz değildir.’ dedi. 

Hz. Ali: ‘Cennet ehli birinin şehadeti nasıl kabul olmaz?! Ben Resûlullah’ın, “Hasan ve Hüseyin, cennet gençlerinin efendileridir” buyurduğunu işittim.’ dedi.

“Neticede Şureyh, delil yetersizliğinden davayı Yahudi’nin lehine neticelendirdi. Bu büyük adalet karşısında Yahudi daha fazla dayanamadı ve şöyle demekten kendini alamadı:”

‘Müminlerin emîri, beni hâkime götürdü, kendi tayin ettiği hâkim de kendi aleyhinde hüküm verdi. Ben şehadet ederim ki, bu din haktır. Ve yine ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed de onun Resûl’üdür. Bu zırh senindir. Devenden düşmüştü, ben de almıştım.’

“Hz. Ali, bu neticeye çok sevindi: ‘Mademki Müslüman oldun, ben de zırhı sana hediye ediyorum.’ dedi.”[2]

Dipnotlar:

[1]Tarihçe-i Hayat, s.73. s.93

[2]Târihü’l-Hulefâ, s. 172.

Okunma Sayısı: 1687
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı