Bu yazıyı özellikle geçim sıkıntısından dolayı ancak çoluk çocuğuna nafaka yetiştirebilen ve bu yüzden 3 yıldır giydiği takım elbisenin torbaya döndüğünden şikâyet eden cefakâr ve fedakâr öğretmen arkadaşım ile “Ya hoca, bu sene ceketi kravatı yenilemezsek valla ‘postacı’ lâkabını yeriz. Var mı ucuz yollu bir şeyler bulabileceğimiz yerler. Hani ne duruyorsunuz, sendika anlaşsın da mağazalarla ucuza alış veriş yapalım” diye bana takılan arkadaşlarımı görünce yazmaya karar verdim.
Bilindiği gibi devlet memuru erkekler ceket-pantolon-kravat, bayanlar ise başörtüsü hariç her türlü kıyafeti giyebilmektedir. (Yok ya öyle değil, bayanlarda kot, v.b yasak diye hatırlatmada bulunanlar olabilir. Ama fiilî durumun böyle olduğunu herkes biliyor).
Devlet kendisine ve bağlılarına saçma sapan bir şekilde kendince statü verdirme işareti olarak bütün kamu çalışanlarına kravat, takım elbise, v.s gibi kılık-kıyafetleri giyme zorunluluğu getirmiş bulunmaktadır.
Daha önce bu konuyu haber yapan başta Yeni Asya olmak üzere Star gazetesine ve hassas olan diğer gazetelere teşekkür etmekle beraber bu yasağın özellikle çalışanlar ve öğretmenlerden de kalkması gerektiğine dair yayınlarına devam etmelerini bekliyoruz. Çok hayır duâ alırlar, bizden söylemesi.
Bu yasağın kalkmasına karşı çıkacak tek mantık yıllardan beri sivillerle devlet dairesinde çalışanların fark edilmesi ve ayrımı için bu kıyafet zorunluluğunun konulduğunu söyler.
Bu zayıf düşünceyi eleştirmiyor ve komikliğini ortaya bile koymuyorum, sizlerin zekâvetine havale edip olması gerekeni söylüyorum;
Kamuda çalışan kadınlar başörtüsü takabilmeli, erkeklerde ise kravat, gömlek, ceket ve kumaş pantolon zorunluluğu kaldırılmalı. Erkek çalışanlar sakal ve bıyık bırakabilmeli. (Erkeklere bıyık zaten serbest diyenlere şunu söyleyeceğim: 1998’de stajer öğretmen iken o yıllarda halen geçerli olan 12 Eylül ihtilâlinde çıkartılmış bıyık ‘nizamnamesini’ okumuştum. Şimdi de aynen geçerlidir herhalde. Düpedüz daha çok dindar insanlarla dalga geçmek için kullanılan ‘badem bıyık’ tarifi vardı. Dudaklar gözükecek, yok şöyle olacak, yok böyle olacak, v.s v.s..)
Öğrencilerde de aynı şekilde kılık-kıyafet zorunluluğu ortadan kaldırılmalıdır.
İlla disiplin deniliyorsa ve özel olsun resmî olsun okul bir kıyafet dayatıyorsa öğrenci dinî inançları gereği o kıyafetle uyumlu renkte giyinme serbestiyeti getirilmeli.
Tek tipleştirici mantalitenin ürünü olan bu kışla düzenine son vermek lâzım.
İşte bu yasağın kalkması bana göre Türkiye’de topluma yapacağı psikolojik rahatlama ile bir çok alanda ivme kazandıracak devrimsel bir gelişme olur.
Buna karşı çıkanlar ise bir şekilde baskıcı olup zorbalığını değişik kılıflarla örtmeye çalışanlardır.
Yasağın kalkması yolunda teklif veren herkes hangi görüşten olursa olsun bütün kesimler tarafından minnetle ve şükranla anılacağına adım gibi eminim.
Hepsinin söylediği şu: “Kıyafet serbestisi için kim meydana çıkarsa çıksın, hiçbir parti ve sendika bu işe karşı çıkmaz, çıkamaz da. Kurtarın bizi bu ceket, kravat mecburiyetinden.”
Var mısınız bu belâdan kurtulmaya, öyleyse buyurun:
Aşağıdaki adreslere atacağınız e-postalar ve yazacağınız dilekçeler ile hep beraber bu yasağı kaldırtalım.
Gücümüzü küçümsemeyelim, herkes bu durumdan şikâyetçi.
Allah, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Vira Bismillah.
İşte adresler:
TBMM, ANAYASA KOMİSYONU
İletişim Tel: 420 53 20
Tel-Fax: 420 53 21
E-posta: [email protected]
ADALET KOMİSYONU
İletişim Tel: 420 53 23
Tel-Fax: 420 53 24,
E-posta: [email protected]
CUMHURBAŞKANLIĞI
TEL: 0 (312) 470 12 00,
FAX: 0 (312) 470 13 02,
E-posta: [email protected]
BAŞBAKANLIK
TEL: 413 70 00,
FAX: 422 18 99,
E-posta: [email protected]
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
TEL: 425 40 80,
FAX: 418 17 95,
E-posta: [email protected]
ADALET BAKANLIĞI
TEL: 419 46 69,
FAX: 417 71 13,
E-posta: [email protected]