Duânın tesiri ve etkisi çok büyüktür. Duânın semeresi mutlakâ görünür. Çünkü Cenâb-ı Allah Kurân’da, “Bana duâ edin, size cevap vereyim” diyor.
Hele duâ eden yaratılmışların en hayırlısı sevgili nebîmiz ise, duâsı ânında ve mucizevî şekilde kabül ediliyor.
Enes İbn-i Mâlik (ra) anlatıyor: Nebiyy-i Ekrem (sav) zamânında nâs bir kıtlığa maruz kaldı. Sevgili nebîmiz, bir cuma günü minberde hutbe okuyordu. Tam bu esnâda a’râbinin biri ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Yâ Resûlallah! Mallar helâk oldu. At sürüleri helâk oldu. Davar sürüleri mahvoldu. Çoluk çocuk da aç kaldı. Bize duâ ve niyazda bulun!”
Resûlullah (sav) hemen mübarek ellerini kaldırdı. Gök yüzünde hiç bulut yoktu. Nefsim yed-i kudretinde olan ecell-ü a’lâya kasem olsun ki; bir anda bulutlar gök yüzünü istila etmeden mübarek ellerini indirmedi ve yağmur yağmadan minberden inmedi. Yağmur öyle çok yağdı ki; minberden inerken mübarek sakalına doğru yağmur tânelerinin yuvarlandığını gördüm.
O gün, ertesi gün ve tâ öteki cumâ gününe kadar yağdı. İkinci cuma biri ayağa kaltı: “Yâ Resûlallah! Binâlar yıkılmaya ve mallar suda boğulmaya başladı. Duâ buyur” dedi.
Peygamberimiz (sav) mübarek ellerini kaldırdı ve: “İlâhî! Etrâfımıza yağdır, üzerimize değil!” diye duâ buyurdu. Elleriyle de bulutlara işâret etti. Medîne’nin üstü birden açıldı. Kanat vâdisinden bir ay su aktı. Her cihetten gelenler meşhur olan bu yağmurdan bahsetti.”
Îman, istikâmet, ihlâs, duâ, niyaz, tövbe üzere kalınız.