Dahilî ve haricî bütün nimetler emanettir. Bu nimetler ve ihsanlar, imtihan gereği helâl dâirede kullanmak için verilmiştir. Allah namına ve onun razı olduğu yerlerde kullanmak için verilmiştir.
Beş duyu haram yollarda kullanıldığı zaman bizden şikâyetçi olacaktır. Âhirette aleyhimizde şahitlik edeceklerdir.
Göz: Benimle harama baktı; kulak: Benimle haram ve gıybetli laflar dinledi; ayaklar: benimle haramlara yürüdü; el: Benimle vurdu ve hırsızlık yaptı; dil: Benimle gıybet edip yalan söyledi, diyecektir. “İşte bu, inkârınız sebebiyle size va’d edilen Cehennemdir. Oraya girin. O gün onların ağızlarını mühürleriz. Yaptıklarını bize elleri konuşarak anlatır. Ayakları da konuşup yaptıklarını anlatarak şahitlik eder.” (Yâsîn Suresi: 63-65.)
“Allah’ın düşmanları, cehenneme sürülmek üzere toplandıkları gün, hepsi bir araya getirilirler. Nihâyet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri konuşur, işledikleri günahları anlatıp sâhibinin aleyhine şâhitlik edecekler. Kişi derilerine, kulaklarına ve gözlerine, “Niçin aleyhime şahitlik ettiniz?” diye itiraz edip soracaktır. Göz, kulak ve derileri de: Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu. İlk defa sizi o yarattı. Yine ona döndürülüyorsunuz. Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz, diye cevap verecekler.” (Fussilet Suresi: 19-22)
Eğer insan enâniyet, nefis, kibir, şeytan ve deccal putlarına yenik düşerse, bütün uzuvları aleyhinde şahitlik edecektir.
Eğer insan, uzuvlarını Allah’ın izin verdiği yerlerde kullanırsa onun lehinde şahitlik edeceklerdir.
Çünkü insana verilen harika cihazlar, cenneti kazanmak için verilmiştir.
Mevlâna da, “Ömrü neyle bitirdin. Verdiğim gıdayı, ihsan ettiğim kuvveti ne uğruna mahvettin. Gözünün nurunu nerelerde tükettin. Beş duyunu nerelerde yıprattın?
Gözünü kulağını aklını ve arşa ait bütün cevherlerini harcadın. Bunlara karşı ne satın aldın? Sana bunca zaman verdim. Bana ne getirdin, diye soracaktır Cenab-ı Allah.” diyor. (Mesnevî, Mevlâna, s. 245.)
İman, İslâm, ihlâs, Kur’ân ve sünnet üzere kalınız.