"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın son dersinde küfr-ü mutlak ve anarşi (3)

İlimdar Kaya
20 Eylül 2021, Pazartesi
Üstad Bediüzzaman Said Nursî son derste müsbet hareket ile cihadı anlatırken dünyevîleşme ve küfr-ü mutlakın ortaya çıkardığı komünizm ve anarşizm gibi çok önemli tehlikelere de dikkatleri çekiyor.

“….şimdi fen ve felsefenin dalâlet kısmı; yani Kur’ânla barışmayan, yoldan çıkmış, Kur’âna muhalefet eden kısmı, küfr-ü mutlakı komünistler tarzında neşre başladılar. Komünistlik perdesinde anarşistliği netice verecek bir surette münafıklar, zındıklar vasıtasıyla ve bazı müfrit dinsiz siyasetçiler vasıtasıyla neşir ile aşılanmağa başlandığı için; şimdiki hayat, dinsiz olarak kabil değildir, yaşamaz.” 

Bediüzzaman bu asırda küfr-ü mutlakın komünizm perdesi altında anarşistliği netice vereceğini ifade ediyor.  Şuâlar’da da “Kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa, akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir; daha siyasetle idare edilmez” şeklinde beyan ediyor. 

O gün bu büyük tehlikenin ülkeye ve millete istikbalde zarar vermemesi için bu sese kulak verip gerekli tedbirleri alması gereken büyük kafalar Bediüzzaman’ın tabiriyle gaflet içindeydi. Nihayet ateş bacayı sarar. Bugün dünyanın her yerinde iflâs eden komünizm geçmişte yayılmacı ve işgalci politikaları ile Çin’i, yarı Avrupa’yı ve Balkanları işgal etti. Ülkemizde de fikrî bazda zihinlerde tahribat yaparak gençleri din, iman, Allah ve Kur’ân’a düşman edip kendisine bağladı. Üstad Bediüzzaman’ın yıllar öncesi yaptığı tesbit gerçekleşerek bu insanlar komünizm dairesinde kalmayarak her biri anarşist olup ülkemizin başına belâ oldular. Çünkü hiçbir insan dinsiz yaşayamazdı. Yetmişli yıllarda ülkemiz anarşiden ve anarşist bu gençlerden çok çekti, hatta kendilerinin yetişmesine zemin izhar edenleri bile katlettiler. Hiçbir kural, kaide tanımıyorlardı. Bu insanlar daha da ileri giderek bazı üst rütbeli insanlar vasıtası ile ihtilâlle ülkemizde yönetimi bile değiştirmek istediler, ama kader bu ülkenin fedakâr evlâtları vasıtası ile buna müsaade etmedi. 

Ülkemizin etrafı komünist rejimler tarafından sarılmıştı, diğer ülkelere harcanan paranın birkaç misli ülkemize harcanıyordu. Ama Türkiye bir türlü komünizm tarafından ne siyasî olarak ne fikrî olarak işgal edilemiyordu, yapılan planlar hep boşa çıkıyordu. 

Bu husus herkesi düşündürüyor ve neden, niçin sorularını sorduruyordu.  Zübeyir Gündüzalp’in Afyon Müdafaasında “komünist ve masonlar, kendi zehirli fikirlerinin yayılmasına Risale-i Nur’un kuvvetli bir mâni teşkil ettiğini biliyorlar” şeklindeki beyanlarından küfr-ü mutlakın, komünizmin ve anarşinin panzehrinin Risale-i Nur olduğunu anlıyoruz. Komünizm ülkemize girdi, ama tutunamadı. Çünkü burada Kur’ân-ı Azim’in tefsiri Risale-i Nur, Bediüzzaman ve Nur Talebeleri var.   

Bediüzzaman’ın son dersi ile amacını gerçekleştiren Risale-i Nur küfr-ü mutlak, komünizm ve anarşinin ülkemize musallat olmasına mani olarak bu büyük tehlikeden korudu. Kendi tabiri ile “…Kur’ân-ı Hakîm, bu asırda bir mu’cize-i maneviyesi olarak Risale-i Nur Şakirdlerine bu dersi vermiş ki; küfr-ü mutlaka, anarşistliğe karşı sed çeksin. Hem çekmiş.” Zülkarneyn Peygamber’in (as) Sedd-i Zülkarneyn ile mazlum kavimleri Ye’cüc ve Me’cüc denilen bozguncu, vahşî, saldırgan ve zalim kabilelerin şerrinden koruduğu gibi, Risale-i Nur da bu asırda komünizm, dinsizlik ve anarşizme karşı Sedd-i Zülkarneyn görevi yapmıştır. 

Risale-i Nur Talebeleri ve Yeni Asya Bediüzzaman’ın son dersindeki hakikatin idrakine vararak neşriyat hizmetleri ile Anadolu’yu bir mektep yaptılar. Yaptıkları neşriyat hizmetleri ile bozguncu komünizme aman vermediler, fikrî ve siyasî alanda iflâs etmesini sağladılar. Bugünkü imanlı neslin meydana gelmesinde Risale-i Nur’u rehber edinen Yeni Asya ve Nur Talebelerinin payı büyüktür.

“….Cenab-ı Hakk’a şükür Kur’ân-ı Hakîm’in işarat-ı gaybiyesi ile kahraman Türk ve Arab milletleri içinde lisan-ı Türkî ve Arabî ile bu asrı kurtaracak bir mu’cize-i Kur’âniyenin Risale-i Nur namıyla bir dersi intişara başlamış. Ve on altı sene evvel altı yüz bin adamın imanını kurtardığı gibi, şimdi milyonlardan geçtiği sabit olmuş.” 

Bediüzzaman Türk ve Arap kardeşliğinden bahsederek Risale-i Nur Türkçe ve Arapça lisanı ile intişara başlayacağını haber veriyor. Çok önemli bir konuya parmak basarak Âlem-i İslâm’ın dostluğu hedefleniyor. Geçmişte Osmanlı tarafından yönetilen, şimdi ise bağımsız birer devlet olan Araplar ile Türkler o günlerde pek samimî değillerdi, dışarının da tahrikiyle düşmanca tavırlar içindeydiler. Bediüzzaman Risale-i Nur ile tekrar eskisi gibi kardeşliğin tesis edileceğinin müjdesini verdi. 

Demokrat hükümetler döneminde, özellikle Süleyman Demirel hükümetlerinde müjdelenen sevgi ve muhabbetin yeniden tesis edilmesi için 1969 yılında İslâm İş Birliği Teşkilâtı kurularak Âlem-i İslâm ile yakınlaşma sağlandı. Rüyet-i Hilâl Konferansları sayesinde İslâm Devletleri aynı günde oruç tutmaya, aynı günde bayram yapmaya başladılar. 

Nur Talebeleri Bediüzzaman’ın Arap Türk kardeşliği vasiyetini Âlem-i İslâm ile kardeşlik ve uhuvveti gerçekleştiren Demokratların iktidara gelmelerine yardımcı olarak vesile oldular. Ama bu gün geçmişteki İslâm Devletleri arasındaki muhabbet ve işbirliğinden bahsedilemez, bu devletler düşman kardeşleri oynuyorlar. Ama ne yazık ki abilik yaparak İslâm Âlemini birbirine yapıştıran, kaynaştırıp barıştıran ülkemizde devleti yönetmekte mahir olan Demokratlar iktidarda değil. Bediüzzaman’ın son dersi ile istikbalde gerçekleşecek müjdelerden bahsetmesi yönü ile de önemlidir.  

Okunma Sayısı: 1015
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı