Arzî fay hatları gibi, zamanla siyasî fay hatları da geriliyor.
Gerilim had safhaya çıkınca kırılmalar oluyor. Şimdilerde olduğu gibi: Sismik sarsıntılarla eş zamanlı olarak, siyaset âleminde de şiddetli sarsıntılar yaşanıyor. Muhtemelen, bu sarsıntılar seçim tarihine kadar da devam edip gidecek. Seçimden sonra artçı şokların yaşanması yine ihtimal dahilinde.
Bilhassa böylesi zamanlarda dik durmanın, dirayetli olmanın, yerinde sebat etmenin ehemmiyeti büyüktür. Köklü misyon sahiplerine de böylesine asil ve asaletli bir duruş yakışır.
*
Bugünlerde hemen hepimizin adeta ezber derecede vakıf hale geldiği arzî sarsıntılardan müşahhas misâller vererek, buradan siyaset âlemine ayna tutmaya çalışalım.
Yaptığımız evlerin, binaların enkaza dönüşmemesi, depremde can ve mal kaybının olmaması için, öncelikle fay hattının geçtiği noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. O hatlar üzerinde ev yapmaktan, bina inşa etmekten uzak durulması lazım. Aynı şekilde, tarım arazisi veya kumlu-alüvyonlu-eski bataklık gibi gevşek zemin üzerinde bir yapılaşmadan da imtina edilmesi icap ediyor. Bu işin garantili bir şekilde sağlama alınabilmesi için, siyasî imtiyazlardan uzak ve herkesi bağlayan bir imar projesinin yürürlükte olması mecburi bir gereklilik olarak görünüyor.
Sağlıklı bir siyasî yapılanma için bu misâlleri verdikten sonra, yine aynı minvâl üzere konuyu işlemeye devam edelim.
İmar faaliyetinin izin verilen-verilecek olan sağlam zemin üzerinde yürütülmesi de, tek başına yine maksadın hasıl olmasına yetmez. Yapılacak binaların, temelden çatıya kadar her yönüyle, özellikle teknik olarak mutlaka usûlüne uygun şekilde inşa edilmesi de söz konusu zururetler zincirinin birer halkası mesabesindedir.
*
Netice itibariyle, sismik faylar ile siyasî fay hatları arasında önemli benzerlikler var. Gerilim olsun, kırılma veya yıkıcı sarsıntılar olsun, her ikisi için de geçerlidir. Depreme karşı binalar nasıl güvenilir zeminde ve usûlüne uygu şekilde yapılması gerekli ise, güçlü siyasî yapıların da aynı şekilde köklü misyonlar üzerinde ve demokratik usûller dairesinde yükselmesi icap ediyor. Aksi halde, şiddetli sarsıntılar ve büyük depremler karşısında enkazların, dolayısıyla hasarların meydana gelmesi kaçınılmaz olur.
Yaşadığımız şu devirde, hem arzî sarsıntıların, hem siyasî depremlerin eş zamanlı olarak vuku bulması, bizi de konuyu bu şekilde işlemeye sevk etti. Ta ki, dirayetli durmanın, sağlam zeminde sebat etmenin ehemmiyeti daha iyi anlaşılsın. Bir nebze olsun, ufuk açıcı olması dileğiyle…
GÜNÜN TARİHİ 06 Mart 1920-1948
İki edebiyatçının vefatı
Millî ve tarihî hikâyeleriyle tanınan Ömer Seyfeddin, 6 Mart 1920 tarihinde 36 yaşında iken vefat etti. 1884’te Balıkesir Gönen’de doğan meşhûr hikâyeci vefat ettiğinde, İstanbul işgal altında bulunuyordu. Milliyetçilik duyguları ağır basan Ömer Seyfeddin’in yayınlanmış onlarca hikâyesi var.
Ömer Seyfettin
*
Millî edebiyat akımını benimseyen, şiirlerinde yurt sevgisi, gurbet ve aşk temalarını işleyen Kemâlettin Kamu, 6 Mart 1948’de vefat etti. Bir dönem milletvekilliği de yapan Kamu’nun özellikle “Bingöl Çobanları” isimli şiiiri hâlâ hatıralarda. Aşağıdaki mısralar, o şiirde geçiyor:
Kemalettin Kamu
Okuma yok yazma yok; bilmeyiz eski-yeni;Kuzular bize söyler yılların geçtiğini...