16 Kasım 2013, Cumartesi
“Adalet hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirlik güdemez.”
Bediüzzaman Said Nursî
Hz. Ömer (ra) ile Sa’d ibni Vakkas’ın (ra) ticaret için İran’a gittikleri ve İran hükümdarı Nuşirevan’ın hiç kimseyi kayırmayan adaletine şahit oldukları vakitten, bir hayli zaman sonraydı. Ömer (ra) Halife olmuş, Sa’d ibni Vakkas ise Mısır’a vali olmuştu.
İbni Vakkas (ra) Mısır’da İslâmiyet’i yayma çabası içindeydi. Bunun için Mescitler, camiler inşa ettiriyordu. Cami inşası için düşündüğü arsalardan birinde, bir Yahudinin evi vardı.
Mısır valisi Yahudinin evini yıkma çalışmalarına başladı. Yahudi, çaresiz bir şekilde sokaklarda dolaşırken, bir Müslüman sordu:
“Bu halin nedendir?”
Yahudi cevap verdi:
“Benim bir evim vardı. Tek malım, mülküm oydu. Ama şimdi Mısır valisi evimi yıkarak yerine cami yaptırıyor. Ben ne yapacağım şimdi? Açıkta kaldım…”
Müslüman adam:
“Sen Medine’ye git. Halife Ömer’i bul. O senin derdine bir çare bulacaktır.”dedi.
Bunun üzerine Yahudi derhal Medine’ye gitti. Sorup soruşturup Halife Ömer’i buldu. Ve bir solukta derdini anlattı. Duyduklarına çok öfkelenen Halife (ra), hemen eline bir kemik aldı ve üzerine bir şeyler yazdı. Yahudi’ye uzatarak:
“Bunu götür, Valinize ver.” dedi.
Yahudi, Ömer’in (ra) yazdıklarından bir şey anlamamıştı. Yine de söylenileni yaptı; kemiği Vali’ye götürdü.
Notu okuyan Vali, korkuyla ayağa fırladı. Cami inşaatını durdurdu. Yahudi’nin evini daha güzel bir şekilde inşa ettirdi. Ayrıca onu memnun etmek için bir miktar yardımda bulundu.
Yahudi, Valinin yaptıklarına şaşırmıştı. Bir notun nasıl bu kadar etki ettiğini anlayamamıştı. Notu validen istedi ve sesli bir şekilde tekrar okudu:
“Ben Nuşirevan’dan daha âdilim!”
Okunma Sayısı: 647
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.