"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tabiatla buluşmalı insan

Meryem TORTUK
15 Ağustos 2014, Cuma
Dört mevsimi de yaşamalı insan. Tıpkı içindeki mevsimlere dokunur gibi, dokunmalı onlara. Toprağa uzanmalı, gökyüzünün sonsuz maviliğinde kaybolup, kalbindeki nokta âlemden sonsuz âleme yolculuk yapmalı. Bir nar tanesinden bir nar ağacının serüvenine hayretle bakmalı meselâ. Sonra bütün tohumların serüveninde şaşkınlıkla kendi tohum haline de bakmalı. Çiğnenmiş bir tutam etten kocaman bir insan… Bir çam ağacının şarkısını dinlemeli.
“Dağlar ile taşlar ile, seherlerde kuşlar ile…” içindeki âlemin kapılarını aralayıp, sonsuzluğu kucaklayacak sevinçlere gark olmalı. Sonsuzluğa aklı ermese de, varlığı yokluğu var eden sonsuz varlığın karşısında başı öne düşüp hayretler, muhabbetler, şükürlerle alnı secdeye varmalı. Bazen bir dağ tepesinde bedenini saran rüzgârı, bazen bir nehir kıyısında suya dalan ayakları, bazen karlı dağların ufkuna  çivilenen gözleri.
İlkbaharda “Kün!” emriyle bir anda canlanan tabiatı taa en derininde  yaşarken, delişmen ırmaklar gibi içindeki ırmakların coşkusunu hissetmeli, sonra bir çiçeğin sabah mahmurluğuyla uyanmış gibi başını topraktan kaldırmasını izlemeli. Bir karıncanın sırtına aldığı onlarca ağırlıkla yine de nasıl keyifle yol almaya çalıştığına bakmalı.
Arıların çiçeklerle buluşmasını izlemeli. Toprağın yağmura kavuşunca miskü amber kokusunu içine çekmeli.
Yazın başakların olgunlaşan başlarını nasıl eğdiklerini görüp, olgun ve dolu olan her şeyin nasıl başını tevazuyla eğdiğini düşünmeli. Başakların rüzgârla söylediği şarkıyı dinlemeli. Güneşin kavurucu sıcağında her şeyin nasıl pişirilip tablacı hükmündeki ağaçların elleriyle kendisine ikram edildiğine bakıp şükrün nasıl bir nimet olduğunu keşfetmeli.
Sonbaharın haşir rüzgârları ağaçların yapraklarını savurdukça saçılan tohumların yeni bir baharı müjdeleyen sessiz, ama ihtişamlı bir şekilde toprakla buluşmasının görkemine şahit olmalı. Dökülen yaprakların hışırtıları arasında dolaşmalı. Belki hüznün dibine vurmalı. Sonra  yazın bereketinin harmanlandığı bağ bozumuyla; pekmez kokuları, salça kokuları, nar kokuları arasında sohpet, muhabbet, mırıltı ve tıkırtılar arasında paylaşmanın zevkini tatmalı.
Gecenin karanlığında, kışın ayazında gökyüzündeki en parlak yaldızı seçmeli kendine. Onunla sohpet etmeli. Ay’ın her haline şahit olmalı. Seherde doğuda bir hilâl. Gecede bir dolunay…
İnsan tabiatla buluşmalı. Bilgisayar tuşlarından başını kaldırıp, hayatla kucaklaşmalı. Varlığın ve varlığının hikmetine vakıf olmak için yirmidört saatini kapitale hizmet etmek için değil, içinden üç dört saati de kalbine ayırmalı.
Okunma Sayısı: 1406
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı