"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir masal ki gerçek ola!

Mü'mine GÜNEŞ
15 Kasım 2020, Pazar
Ey dünya denilen şu âlemdeki sergileri gezerken mest olanlar! Gölgelerden kurtulup da gerçeğe erişeceğimiz ebede niye talip olmuyorsunuz ki?

Bir masal yazmak istiyordu, ama içindeki herşey gerçek olmalıydı. Tablolar olmalıydı içine girebildiği. Yerlere bir halı gibi döşenmiş, rengârenk cins cins çiçeklerini elleriyle okşayabilmeli, kokularını duyabilmeli, onların başlarında ve koyunlarındaki kendi cinslerini sümbül verecek tohumlarını ekerek, isterse çok özel bahçeler kurabilmeliydi. 

Tablodaki her cinsten ağaçlar, yapraklarını çarpıştırarak İlâhî nağmelerle onu cezbetmeliydi. Dağlar olmalıydı, yüksek çok yüksek. Çıkamadığı, ama o çıkabildiğince yükseklere çıkmaya çalışmalıydı. 

Akarsulara rastlamalıydı, güller misali tomurcuklanarak akan. Yükseklerden korkmadan kendini salıveren çağlayanların haşmetli gümbürtüleriyle sarsılmalıydı.

Kuşlar uçuşmalıydı, manzaralarının içinde. Ağaçların dallarına, dağların başlarına konmalıydı. O kadar çok çeşitleri olmalıydı ki, sayarken şaşırmalıydı. Öylesine güzel nakışları, öyle tatlı ötüşleri, öyle güzel bakışları olmalıydı ki, böyle bir güzellik nasıl olabilir diye hayranlıktan kendinden geçmeliydi. Sonra daha başka hayvanlar da olmalıydı, sayısız. Bir suyun başında ansızın bir ceylana rastlayabilmeliydi. Bir dağ keçisi sekerek, kayaları sıçratarak, vadilere doğru inmeliydi.

Meyve ağaçları olmalıydı. Çiçek açışlarını, sümbüllenişlerini, meyve verişlerini seyrettiği hengâmda, halden hale geçişlerindeki sayısız güzelliğe meftun olmalıydı. Meyvelerinin ayrı ayrı tatlarını karıştırmadan tadabilmeli, tadabildiği için mutlu olmalıydı.

Geceler olmalıydı. Rüzgârın sesiyle ürpermeli, cırcır böceklerinin sesiyle coşmalı, bülbüllerin ötüşünü dinlerken, başka âlemlere uçmalıydı. Uzak âlemler. 

Lahuti diyarlar. Gözlerini yukarı çevirdiğinde yıldızlar ve ay, sanki kalbinde izdüşümleri varmış gibi, hem gözleriyle, hem kalbiyle sözleşmeliydi. “Biz de buradayız diye.” O da “İyi ki oradalar. 

Bu tablo onlarsız elbette ki çok eksik kalırdı” demeliydi. Birden, bir ıhlamur kokusu sarmalıydı ki her yanı, erimeliydi.

Denizler olmalıydı, gri, mavi, yeşil renklerle atağa kalkmış. Dalgalarının gümbürtüsü kulakları sağır eden. Sakinleştiğinde, uyuyan bir çocuk sükûnetiyle sessizleşen. Güneşin serptiği ışık ile, yüzüne emsalsiz mücevherler atılmış gibi parıldayan. Denizin kıyısından yükselen dağlar, dağlara tırmanan ormanların aksi düşmeliydi kıyılara.

Bulutlar olmalıydı ki, bazen gizlenip, bazen ordular misali ortaya çıkarak, köpürüp coşan. Tablolarının içinde dolaşıp durmalıydılar. Bu tablolar onlarsız olabilir miydi?

Buzullar, buz dağları, buzdan vadiler, beyazlığı insana kendini unutturan, uçsuz bucaksız diyarlar… Buranın ayıları, tavşanları, tilkileri bile beyaz olmalıydı. Kar yağmalı, derin sessizlikte kendi varlığını ellerinle yoklayarak, “Bu tabloda ben de varım” diye hissedebilmeliydi.

Ey dünya denilen şu âlemdeki sergileri gezerken mest olanlar! Gölgelerden kurtulup da gerçeğe erişeceğimiz ebede niye talip olmuyorsunuz ki? Neden o san’atkâra bigâne kalıyorsunuz? Sizinle görüşmeyi talep ediyor, sizi tanımayı istiyor, ama önce siz O’nu hakkıyla tanımalısınız. O’nu memnun ve razı etmelisiniz. 

Sizden nasıl razı olacağını da öğrenmelisiniz.

Okunma Sayısı: 1995
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Raciye efe

    15.11.2020 15:30:25

    Sevgili mümine kardeşim Ben 83 yaşındayım bugünkü Yazınızı okudular çok hoşuma gitti dinledim İslam davasına yaptığın katkıdan dolayı çocuklarımdan birini senin adını koymuştum . Rabbim iman selameti versin. Bana da ismen dua et.allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı