"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Oku’Mak

ÖMER ASAF OKUR
20 Mayıs 2011, Cuma
Okuma programları neden önemlidir? Bir hafta için bazen binlerce kilometre tepmenin ne manası var? Neden herkes bulunduğu yerde oturup okumuyor da masraf edilip farklı yerlere gidiliyor? Niçin okuma programı yapıyoruz?
Bu sorulara cevap aradım geçen yaz lise gençliğiyle bulunduğumuz Bursa İnegöl’de. Açık renklerin her tonunun ruhumuza sunulduğu (çok şükür ki telefonun çekmediği) bu nadide yerde bir haftalık bir program yaptık. İstifadeye vesile oldu.
Yirmi kilo süt, yaklaşık iki yüz gram yoğurtla mayalanır… Yıl elli iki haftadır ve koca bir yılı sadece bir hafta mayalıyor. Zerre şüphesi olan bir hafta okuma programı yapabilir. Gençliğin, yaş beton gibi olan ruhuna ne düşse iz bırakıyor. Bir yılda arabamızı servise muhtaç görmemiz kadar, hatta ondan daha önemlidir ruhumuzu, Kur’ân ve Risâle-i Nur servisinin önüne koymak. Nasıl ki “Arabayı servise verdim, bir hafta yok” diyebiliyoruz... “Oğlum-kızım Kur’ân ve Risâle-i Nur servisinde yıllık bakımda, bir hafta yok” diyebilmek, bundan daha mânâlı ve elzem olmalı...
Okuma programlarında Risâle-i Nur’un mühim bir esası olan “iştirak-i a’mal-i uhreviye” sırrı tezahür ediyor. Hatta hesapladık ki, on beş kişilik bir grup sadece farzı edayla her birinin yüz günlük ibadetine kâfî gelecek bir mânânın inkişafına vesile oluyor. Keza günde ortalama yüz sayfa okunsa, 1500 sayfa eder ki her bir kardeş 1500 sayfa okumuş ve manen istifade etmiş sevabı alır.
Risâle-i Nur’dan çıkardığımız ve anladığımız şekliyle bir okuma programının dört, küllî, daireli-içiçe maslahatı vardır:
Bunlardan birincisi “Şu kâinatın mevcudatı; esmâ-i İlâhiyeyi okutan birer mektubat-ı Samedaniye, birer muvazzaf memur ve bekaya mazhar kıymettar ve manidar birer mevcuddurlar” sırrıyla gittiğimiz yerlerde Cenâb-ı Hakk’ın varlığına ve birliğine, nefislerimiz üzerindeki rububiyetine işaret eden dağlar, çiçekler, ağaçlar vasıtasıyla kâinatı okumaktır.
İkincisi: “İnsan, üstünde nakışları görünen esmâ-i İlâhiyeye âyinedarlık eder. (...) İnsanın mahiyet-i câmiasında nakışları zâhir olan yetmişten ziyâde esmâ vardır. Meselâ, yaratılışından Sâni’, Hâlık ismini ve hüsn-ü takvîminden Rahmân ve Rahîm isimlerini ve hüsn-ü terbiyesinden Kerîm, Latîf isimlerini ve hâkezâ, bütün âzâ ve âlâtı ile, cihazât ve cevârihi ile, letâif ve mâneviyâtı ile, havâss ve hissiyâtı ile ayrı ayrı esmânın ayrı ayrı nakışlarını gösteriyor. Demek, nasıl esmâda bir İsm-i âzam var; öyle de, o esmânın nukuşunda dahi bir nakş-ı âzam var ki, o da insandır. Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa, hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimâli var.” sırrıyla kendini okumaktır.
Üçüncüsü: “Said Nursî, bâzan bir talebesine Risâle-i Nur’dan okuyuvermek nimetini lûtfettiği zaman der ki: ‘Bu benim dersimdir. Ben kendim için okuyorum. Bu risâleyi şimdiye kadar belki yüz defa okumuşum. Fakat, şimdi yeni görüyorum gibi tekrar okumaya ihtiyaç ve iştiyâkım var.’” sırrıyla Kur’ân’ı ve onun manevî bir tefsiri olan Risâle-i Nur’u okumaktır. Çünkü, müellifi en az yüz defa okumuşsa, bizim ne kadar şiddetle okumaya muhtaç olduğumuz anlaşılır.
Dördüncüsü ve en mühimi: “Risâle-i Nur şakirtlerinin iştirâk-i âmâl-i uhreviye düstur-u esasiyeleri sırrınca, herbirisinin kazandığı miktar, herbir kardeşlerine aynı miktar defter-i âmâline geçmesi, o düsturun ve rahmet-i İlâhiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risâle-i Nur dairesine sıdk ve ihlâsla girenlerin kazançları pek azim ve küllîdir.” sırrıyla programa katılan her kardeşin istifade ettiği üç vechenin üçünün toplamı kadar istifade etmektir. Ki bu okuma, âyet-i kerimedeki İslâm’ın ilk emri olan ‘Oku!’ya tam mutabıktır.
Mayıs ayının sonuna yaklaştık. Yakın bir zaman sonra okullar tatile girecek. Şimdiden bir hafta-on günümüzü okuma programına ayırmak için boşaltmalıyız. Kalbimizin, aklımızın, ruhumuzun bir tatile ihtiyacı var.
Oku, küfre meydan oku!
Zübeyir Ağabeyi dinliyoruz: “Bu can bu kafesten çıkıncaya kadar, bu ruh bu cesedden ayrılıncaya kadar, bu nefes bu bedenden gidinceye kadar, Risâle-i Nur’u okuyacağız, neşredeceğiz.”
Okunma Sayısı: 2292
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı