Her hâdisenin bir ön yüzü, bir de arka yüzü vardır.
Sebepler bir araya gelir, hastalık olur, bir belâ gelir, bir zulüm olur, fakat kader plânının bize söylemek istediği yazılı olmayan mesajları vardır. Azan kavimlerin başlarına gelen kahredici azaplar, sonradan da olsa sebep sonuç ilişkisi okunur, tarihe de yazılır/yazılmıştır.
Dünya şu an karantinada; rûtin giden iş, ticaret, sosyal, siyasal ibadet irşad tebliğ ve insanî ilişkiler yerle bir oldu. Dünya sessiz bir çöle, yerleşim yerleri hayalet şehirlere döndü. Trafik akışı durdu, bağırsaklar hükmünde olan ulaşım kontağı kapandı ki, sükût..
Hoyratça kullandığımız hayatımızı, sermayemizi, kazancımızı aileye, hayır ve hesenata ilim meclislerine değil, gayrimeşrû yerlerde harcadık ki hayat, sükût..
Sevmemiz gereken ulvî şahsiyetler, âlimler, mücedditler, tarihin şeref levhâları yerine, binler günahı işleyen ve binler maddî manevî kul hakkını mahveden adamdan bir tek iyilik, az bir dünyevî menfaati dokunan, hattâ dini dünyadan ayırıp hevâ ve hevesi teşci eden adamlara bağladık ki kalbimiz, sükût..
Siyaset devleti yönetme sanatıdır, siyasetçi milletin hizmetkârıdır, geri kalmış milletlerde bir şeyh veya ahireti kurtaran adam gözüyle bakıldığından vurun dese vuran, sevme dese sevmeyen “bir topluluğa olan kininiz sizi ateşe atmasın” 1 emrine rağmen bir adamın bir sözüyle bir topluluğa kin duyan, siyasî kardeşlik bağları yüzünden mü’min kardeşliği, sükût..
Kendisi imam olduğu ve her Cum’a hutbede akrabaya iyiliği emreden âyeti okuduğu halde “din için, imân için destekliyorum” dediği siyasete fedâ eden akrabalık, sükût..
Kuruluş gâyeleri ilim, irfan, din eğitimi iken, iktidara getirdikleri Siyasal İslâm’ın yanlışlarına, yolsuzluklarına, adaletsizliklerine ses çıkarmayarak, İslâm’a zıd fetvalar veren ve biat kültürünü geliştiren cemaatler, sükût..
Ortaya çıktığında dindarlar iktidara geliyor, artık Müslümanların çektiği eziyet yeter, dindar memur görmek istiyoruz, yeter horlandığımız, başörtüsü yasağı, keyfiliklerle, haksız yere hapse giren demokrat, aydın, gazeteci, sanatçı, politikacı için AİHM’e gitmeyelim diye iktidara getirdiği d(k)indarların yaptığı zulümleri AİHM’e taşıyanlara “bunlar vatan haini, Türkiye’yi satıyorlar diyen Siyasal İslâm, sükût..
Dindarlar iktidara geldi, artık İslâm âlemiyle kardeşliğimiz pekişsin, bizi laiklikten dolayı dinsiz bilmelerini istemiyoruz, Filistin, Mısır, Suriye Irak’la yek-vücud, “İhvan-ı müslimin” olalım derken, Kobani, Rakka, Münbiç, Afrin ve en son İdlip’teki politikalarla ittihad-ı İslâm, sükût..
Mantı yaptı, bankaya para yatırdı, derneğe üye oldu vs. gibi siyasî ajandayla içerde yatan manav, öğretmen, esnafla 115 bin kapasiteli 296 binle lebaleb dolu 2 hapishanelerde adalet, sükût...
Aylan, Halil, Ayşe bebekler tehcir edilirken mübarek cesetleri sahile vurduğunda “oh olsun, büyüyünce terörist olacaklardı” diyen vicdanlar, sükût..
DERSHANELER
Yine dershanelerimiz bir buluşma, kaynaşma mahalli iken, sadece aklımızı doyuran kelime izahıyla tatmin olduk. Halbukî Bediüzzaman “Kardeşim, siz hizmeti düşünmeyin. Hizmeti en muhalife dahi Cenâb-ı Hak yaptırır. Sizin düşüneceğiniz, uhuvvet, muhabbet, ittihad ve tesanüddür. Bu gün bize en fazla lâzım olan da budur” diyordu ki, uhuvvet, muhabbet, sükût..
Namaz, abdest bilmeyen çok insan dersle, cemaatle tanışır, orada İslâmiyet’i, her derste hiç olmazsa on kelâm öğrenir, seneler içinde hıfzına aldığı binlerce ilim, irfan içinde kendisine ya da sokaktan aldığı siyasetine ters bir cümle söylediğinizde, binler bedduâyla sizden kopar ki ahde vefa, sükût..
Evet, dindarlaştık, iktidara da geldik, hattâ Risale-i Nurlar’ı bütün dindarlar sahiplendi, fakat yaşanan 15 Temmuz süreciyle bütün değerler gerisin geri gitti. Dershaneler boşaldı, kitaplar çöplere atıldı, Bediüzzaman’a ve Nurlar’a kısmen saldırılar başladı. Bütün bu süreçlerde Yeni Asya olarak hakikatin gür sesi olmaya devam edip yapılan yanlışları, zulümleri nazara verdiğimiz ve Saraydan her dikte edilene itibar etmeyişimizden düşman olundu. Bizden giden bazıları bize saldırmaya, mahkemelere vermelere kadar dayandı iş. En acısı da.. Ah ki vefa, sükût..
Kâbe sükût, Cami sükût, Cum’a sükût, dershaneler sükût...
Konuş ey korona söz senin!..
DİPNOTLAR:
1. Maide Sûresi, 8.
2. Rakamlar muhtelif.