"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

OHAL-sizleştiremediklerimiz

Ömer Faruk ÖZAYDIN
16 Ekim 2016, Pazar
1960’tan beri darbeleri yaşamış bir darbezâde olarak, darbelerin ne olduğu ve neye hizmet ettiğini yaşayan ve bilenlerdeniz. Dolayısıyla, darbe-ihtilâl-cunta kavramlarını tel’in ettik ve ediyoruz.

20. asrın başından beri sıkıyönetimsiz ya da OHAL’siz senelerimiz çok az gibidir.

İttihâd ve terakki döneminde hareket ordusunun Selânik’ten gelip isyancıları bastırmak ve sonrasında kurulan Divan-ı Harb-i Örfî, Şeyh Said ayaklanması, Ağrı, Menemen hadiseleri, Dersim İsyânı, 1960, 80 ihtilâlleri, 1971 Mart muhtırası, 28 Şubat 1997 süreci, Ergenekon-Balyoz, 27 Nisan 2007 e-muhtırası ve daha bir çok irili ufaklı hadiselerde olağanüstü hallerle; postal ve süngüden uzak bir türlü demokrasi ve normalleşme süreçlerini doyasıya yaşamadık.

Gele-gele adını henüz koyamadığımız bir 15 Temmuz kalkışmasına naklen şahit olduk ki, canlı olmasına rağmen gittikçe çetrefilleşen bir meçhule doğru yol alıyoruz.

Her bir darbenin adı, yapılma bahanesi ve darbeci gurupları ayrı ayrı olmasına rağmen, hangi ifsat komitesi ve hangi karanlık emellere hizmet ettiğine bakmak gerektir.

Darbelerin ortak aklında;

1) Kemalizm ve lâiklik vazgeçilmez umdelerdir.

2) İrtica adı altında dinî cemaatlerin faaliyetleri ya durdurulur ya da kontrol altına alınır. 

3) Gelişen dinî hassasiyetlerin önü alınıp sert tedbirlerle dindarlar sindirilir veya takiyye’ye teşvik edilir.

4) Kanaât önderleri ya hapse atılır ya da dışardayken teslim alınıp cemaat istedikleri mecralara veya doğacak partilere yönlendirilir. 

4) AB hedefleri askıya alınır, hatta hiç mevzu edilmez (zaten AB kriterleri cunta’ya değil demokrasi normlarına göre kabul görür)

5) Darbe öncesi kaotik ortam hazırlanır ve darbe beklentisine imkân hazırlanır. (12 Eylül’de çok açık dile getirildi.)

6) Sendikalar kapatılır, boykot v.s gibi demokratik haklar iptal edilir.

7) Anayasa askıya alınır, onun yerine komuta-kademe emirleri uygulanır. 

8) Gazeteler kapatılıp yazarlar ve fikir adamları hapse atılır.

9) Vakıf mallarına el konulup faaliyetleri durdurulur.

10) Bürokratlar yıldırım hızıyla görevden alınıp, cuntacılara biat eden adamlar yerleştirilir.

11) Muhalif sesler kesilir ya da ortadan kaldırılır. Zaten muhalefet olamaz..

12) Sıkıyönetim ilân edilir, bilâhare OHAL’e geçilir. ilh.

Bunlar alışageldiğimiz klâsik darbe icraatlarıdır. Ya bu gün?

15 TEMMUZ SONRASI

Zâhiren bir iki madde ve geliş şekli digerlerine benzemiyorsa da muhteva olarak hayata geçiriliyor. Hem de darbeye karşı durmuş ve milleti de arkasına alarak darbe bastırılmış olmasına rağmen. “Darbe olsaydı ne olurdu?” sorusu bu gün yaşananların özetidir.

1) Sudan bahaneler ve zanla daha ilk dakikadan itibaren bir camiâ hedef gösterilip, topyekûn saldırıya geçildi.

2) Hastahane, okul, kreş vakıflara el konuldu.

3) Sendikalar kapatıldı.

4 Onbinlerce personel açığa alındı. Bir o kadar da işten el çektirildi.

5) Yüzlerce gazeteci tutuklandı.

6) Muhalif basın yerle bir edildi. (Darbe öncesi zaten can çekişiyordu)

7) Darbenin ertesi günü 10 binlerce insan tutuklandı (Listeler; 11 Eylül’de yakalanmayan teröristlerin, 12 Eylül sabahı nasıl yakalandığını hatırlatıyor.)

8) Biat etmeyenler örgüt ilân edilirken, fişlemeler meşrûlaştırıldı ve cadı avı başlatıldı.  

9) AB yolunda kapılar kapanırken, istemezük sesleri çıkmaya başlandı. Zaten AB kriterinlerden çok uzaklaşıldı. 

10) OHAL ilân edildi.

11) Yavaştan cemaatlerin zararları dile getirilip “Diyânetimiz var cemaatlere ihtiyaç yoktur” havası pompalandı. (Aynen 30-40’lı yıllarda olduğu gibi.)

12) Muhalefetin sesi kesildi ya da kesilmeye mecbur bırakıldı. 

(Burada olmayan Kemâlizm pek rağbet görmediğinden perde ardına çekilmiştir. Zâhiren olmasa da icraatları zaman içinde görülecektir.)

Bu süreçte mağduriyetlerin aileleriyle bir milyon kişiye te’sir ettiği ifade ediliyor. Bu toz-duman içinde her şey mümkün denilirken hakikatın su yüzüne çıkması OHAL’e kurban ediliyor 

Adı üstünde olağanüstü hâl; CB’nin dediği gibi “At izi it izine de karıştı”, BB’nin de; “Bu mücadelede haksızlığa uğradığını düşünenlerin başvurularını, itirazlarını kılı kırk yararak değerlendireceğiz” beyanları “mağdur yok” çıkışına karışıp, OHAL’de kaybolup gitti.

Bu haller taliimiz değil. Hürriyettir sevdamız. 

Çok nazlandın ey hürriyet! 

Neredeysen gel artık, gündüzlerimiz de karardı.

Okunma Sayısı: 3366
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Albayrak

    16.10.2016 17:10:39

    ALLAH bu ümmet in yar ve yardımcısı olsun akil tutulması kin nefret le hiçbirşey hal olmamıştır olmazda sevgi saygı hoşgörü herşeyin ilacı

  • Sebahat

    16.10.2016 14:43:03

    Allahım güç kuvvet ver her gün bir hükümet yetkilileri nden azar isitiyoruz Sanki artık hiç seçim ve demokrasi gelmeyecek gibi hissediyorum.İns.aksi olur.

  • Fatıma

    16.10.2016 11:18:56

    Darbe gerçekleşmedi hamd olsun ama sonuç niye değişmedi onu bir türlü anlayamıyorum.

  • serdar çelik

    16.10.2016 10:32:34

    maf olduk biz bittik sabır yaa sabırr sendikadan çıkalı bir yıl oldu neden ihraç oldumki

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı