Bu hafta müfredatta oyunlar varmış. Allah'ım nasıl bir şuursuzluktur bu ya! Ben buraya ders anlatıp dil öğretmeye geliyorum, müfredatta oyun var, diyorlar. Oyun oynayacak olsam yattığım yerden hiç kalkmaz sabahlara kadar oynardım. Ama ne yaptım size ilim getirdim irfan getirdim. Ama getirirken otobüste unutmuşum galiba. Tüh, başka zamana artık... Neyse artık elimizdekilerle yetineceğiz. Arkadaşlar! Geçenlerde kimya araştırmalarıma yoğunlaşmışken tabiatta değişken halde bulunan bir madde keşfettim. O da Türkiye eğitim sistemi. Kararsız yapıda olduğunu ve uzun vadede zehir etkisi yaptığını uzun gözlemlerim sonucunda keyfetmiştim, ama bu denli değişkenliği beni bile benden aldı ki, ben hep kendimdeyimdir misafirliğe bile gitmem. Bu sistem meselesine de üzülecektim az kalsın, ama bizim maaşları etkilemiyormuş, o yüzden pek üzülemedim, kusura bakmayın. Hakkımda hazırlanan bir bilirkişi raporuna daha tahammül edemeyeceğim için bu hafta Çilli Eğitim Bakanlığı'na sallamayacağım. Ama azalan lise derslerine değinmek istiyorum birazcık. Birazcık diyorum çünkü lise son sınıfta birazcık ders bırakmışlar. Neymiş 7 ders olacakmış. Yahu 7 ders kime yetecek? Bu çocuklar onlarca lüzumsuz bilgi olmaksızın hayata nasıl hazırlanacak? Bir de şimdi tutarlar İngilizce ders saatlerini falan arttırırlar. Of, biraz üzüldüm galiba ya. Galiba istifa edeceğim. Ani bir kararla mesleği bırakmaya karar verdim. Annem demişti öğretmenlik sana göre değil diye. Keşke sadece İngiliz olsaymışım, yoruldum artık bu öğretmenlikten. Ne yapsam bilemedim ya. Bari size bir ödev vereyim de idareten keyfim yerine gelsin. Haftaya kadar eğitim sistemimizin kaç kere değiştiğini ve kaç yüz kere daha değişeceğinin öngörülebildiğini araştırıp gelin bakalım. Hep beraber gülüp eğleniriz...