İnsan, aceleci ve peşinciliği ile beraber ve nefsine mağlubiyet sebebiyle, fani dünyanın fani lezzetlerini, bâki âlemin bâki lezzetlerine tercih edip, şeytanın peşinden gidebilmektedir.
İnsan bu aceleciliğini namazı vaktinde kılma, verdiği sözü zamanında yerine getirme ve zamanı iyi değerlendirip hayırlı amelleri geçiktirmeme gibi hayırlırda kullanması gerekirken, aceleciğini yanlış kullandığında, ilerde alacağı bir ton lezzeti hemen alacağı bir kilo lezzete tercih ederek büyük bir zarar eder.
Oysa, âhiretten sinek kanadı kadar bir nur, ebedi olduğu için, bir insanın bütün ömründe dünyadan aldığı lezzet ve nimete mukabil gelir.
Kur’an-ı Kerim’de “Bu (azap), onların dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ve Allah’ın kâfirler topluluğunu hidayete erdirmemesinden ötürüdür” (Nahl 16:107) ifadesinde beyan buyrulduğu gibi, küfrün en önde gelen sebeplerinden biri budur.
“İşte bu sırlar içindir ki Kur’an-ı Hakîm, mü’minleri pek çok tekrar ve ısrar ile tehdit ve teşvik ile günahtan zecir ve hayra sevk ediyor.” (Lem’alar, 13. Lem’a)
Günahlardan kaçınmakta sabır insanı takvâya, ibadetleri yerine getirmede sabır Cenab-ı Allah tarafından sevilmeye, musibetler karşısında sabır rıza mertebesine ve bir neticeye ulaşmada gösterilecek sabır da Hz. Allah’ın izniyle muvaffakiyete götürür.