"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kader ve cüz-i ihtiyârî

Ramazan Çalışan
26 Haziran 2022, Pazar
“Kader ve cüz-i ihtiyârî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüzlerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir.”

Yirmi Altıncı Söz’de geçen bu bölümü, şu başlıklar altında izah etmeye çalışacağız:

- Kader

- Cüz-i ihtiyârî

- İslâmiyetin ve imanın nihayet hududu

- Hâlî ve vicdanî olması

- İlmî ve nazarî olmaması

KADER: Cenâb-ı Hakkın kâinatta olmuş ve olacak her şeyin evsâfını, havassını ve sâir geleceğini ve geçmişini ezelden bilip, Levh-i Mahfuzunda takdiri ve yazması. Demek ki, her neye baksak kader görünür. Gözümüzün yüzümüzde olması, iki tane olması, bu büyüklükte ve simetrik olmasından, dünyanın bu büyüklükte olması, güneşten şu kadar uzak olması, kendi etrafında ve güneşin etrafında şu hızla dönmesine kadar her şey Allah’ın (cc) sonsuz ilmi ile takdir edip planlaması iledir.

CÜZ-İ İHTİYÂRÎ: Serbest ve hür hareket edebilme yeteneği. İnsanın elindeki seçim gücü. İnsanın ruhunda irade sıfatı vardır. İhtiyar, iradenin işidir. Nasıl ki, elimizle tutar, gözümüzle görür ve kalbimizle seversek, irademizle de ihtiyar ederiz. İhtiyarımızın cüz’î olması ise: İnsan bir anda ancak bir şeyi irade edebilir. Birden iki işi bir arada yapamayız. İki kişi ile ile aynı anda konuşamadığımız gibi, iki kişiyi aynı anda dinleyemeyiz. Cenab-ı Allah’ın (cc) iradesi küllî olduğu için bütün işleri aynı anda yapabilir. Gözümüzü, kulağımızı ve kalbimizi aynı anda çalıştırdığı gibi, zerrelerle yıldızları aynı aynı anda çevirip hadsiz işleri aynı anda yapabilir.

İSLÂMİYET VE İMANIN NİHAYET HUDUDU: Bunu iki şekilde anlayabiliriz. Birincisi: Âmentü’yü sayarken, kader rüknünü en son sayıyoruz. İkincisi: “Yani, mü’min, her şeyi, hatta fiilini, nefsini Cenab-ı Hakka vere vere, tâ nihayette teklif ve mes’uliyetten kurtulmamak için cüz-i ihtiyârî önüne çıkıyor; ona ‘Mes’ul ve mükellefsin’ der.” Birinci hudud bu.

İkinci hududu ise, “Sonra, ondan sudûr eden iyilikler ve kemâlât ile mağrur olmamak için kader karşısına geliyor; der: ‘Haddini bil, yapan sen değilsin.’” İşte iki nihayet hudud ortasında bize bir yol çiziyor.

HÂLÎ VE VİCDANÎ OLMASI: Her insan vicdanen biliyor ki: “Bende bir irade var. Ben irade ediyorum, Allah (cc) yaratıyor.” Vicdanen bilinen bir şeye aklî delil getirilmez. Nasıl ki, dişimizin ağrıması hâlimiz, onu bilmek ise vicdanen oluyorsa, iradenin varlığı da vicdenen bilinir. Onun için, hâlî ve vicdanî olması daha çok iradeye bakıyor.

İLMÎ VE NAZARÎ OLMAMASI: Allah’ı (cc) inkâr eden bir adama ise fizik kimya anlatılır gibi anlatılmayacağı için de, ilmî ve nazarî olmaması da daha çok kadere bakıyor.

Okunma Sayısı: 2341
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı