13 Temmuz Pazar günü okuyucu pikniği için Fatsa Bolaman’da Mustafa Özcan’ın bahçesindeydik. Müstesna bir gündü. Muhteşem bir mekândı. Gıyaben tanıştığımız okuyucularımızla görüştük, muhabbet ettik. Halleştik, dertleştik.
Önceden de yazmıştım: Böyle piknikler bizim için adeta birer oksijen kaynağıdır. Ağaçların, yeşilliklerin, dostların, kardeşlerin arasında doğrusu insan kendini kaybediyor. Hayatın bütün negatif yüklerini atıyorsunuz. Pozitif yüklerle doluyorsunuz.
Bu günlerde pozitif yüklere çok ihtiyacımız var. Çünkü üzerimizde çok kem gözler var. Açık söyleyeyim: Bizi kıskanıyorlar. Bizi çekemeyenler var.
Bizim de ele güne inat : Daha çok kardeş olmamız, uhuvvet düsturlarını daha çok yaşamamız, hizmete daha çok sarılmamız, birbirimize daha çok dua etmemiz lazım.
Bizim daha çok bize ihtiyacımız var. Ve bizi bizden başkası anlamaz.
Bizim, birbirimize iltifatlar edip, şevk vermemiz lazım. Bu bizi “fenafilihvan” düsturuna götürecektir; emin olalım.
Fatsa Tarihi
Fatsa’nın tarihi, M.Ö 400 yılına kadar iner. O yıllarda bu bölgede Kolhlar, Driller, Halipler, Mossinoikler ve Tibaranetler adında yerli kabileler yaşamaktaymış. Sonraları Roma’ya bağlı bir krallık olarak tarihteki yerini almıştır.
Bölgenin önemli bir tarihi mekânı Çıngırt Kayadır. Tarihi boyunca Fanise, Phadsane, Pytane, Faça adları ile anılan kasaba, son olarak Fatsa adını almıştır.
Türkler bu bölgeye 1071 Malazgirt sonrasında akınlar sağlamıştır. Danışment Gazi’nin beylerinden Sevli Bey, Ladik taraflarından harekete geçerek az zamanda Samsun, Ünye, Fatsa ve Giresun taraflarını elde edip Trabzon’ a kadar ilerlemeyi başarmıştır. Bu olaylardan sonra yerleşen Oymaklar sayesinde Türkleşme ve İslâmlaşma süreci başlamıştır. Bu Oymaklardan en önemlisi Çepni’ lerdir.
Fatsa 4 Aralık 1920’de Ordu’ya bağlı bir kaza olmuştur.
Fatsa Pikniği
Bu piknik hakkında Fatsalı ağabeylerden Harun Cerme şunları söyledi: “Burada piknik heyecanımız yaklaşık 35 sene öncesine dayanır. O zaman ilimiz üniversite Yeni Asya Risale-i Nur talebelerine yönelik buluşma ve kaynaşma pikniği olarak yola çıktık. Sonradan Ordu ve diğer yakın illerin katılımıyla genişledi. Şimdi burada Mustafa Özcan’ın bahçesindeki görülmeye değer küçük bir dere kenarındayız.
Yaklaşık yüzelli erkek ve hanımlara tahsis edilen aynı mahalde 60 kadar hanım kardeşlerimizin iştirakiyle bu pikniği gerçekleştirdik.
İzmir, İzmit, Bozhöyük, Trabzon, Giresun, Ordu, Tokat, Samsun, Amasya, Çorum, Sinop, Ankara, Bursa, illeri ve çevre ilçelerinden katılan okuyucularımızın katılımıyla, kardeşlik ve uhuvvetin önemini hizmette olmazsa olmaz dedirten bir havanın hâkim olduğu görülmeye değer bir hava hakim.
Hizmet-i kudsiyeyi hayatının ana gayesi yapan 1350 km yol katederek bize şevk unsuru olan İzmir kahramanlarına, gazetemiz yazarlarından Süleyman Kösmene, Ahmet Battal, Mehmet Kovancı, Abdülbaki Çimiç, Şemsettin Çakır, gibi yazar kadromuzu aramızda görmekten mutluluk duyduk.
Tanışma ve görüş bildirmelerinin ana teması uhuvvet ve müfritane irtibata ayırmaları, hizmetin ana unsurunun cemaatin şahs-ı manevîsinin kardeşlik hukukuna önem vermesi gerektiğini bir kez daha kavramış olduk. Hizmet düsturlarından en önemlisi meşverete riayet etmek olduğunu Fatsa hizmet erlerinin çalışmalarında ve hizmeti paylaşımda görmüş olduk. Katılımcılara teşekkür ediyoruz.”