Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîmde Peygamberimize (asm) hitaben “Allah, sana kitabı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir.” buyurur. İslâm bilginleri “Kitab”ın Kur’ân-ı Azimüşşan, “Hikmet”in de Hadis-i Şerifler olduğunda ittifak etmişlerdir. Her ikisi de vahiydir ve her ikisinin de ilâhî olduğunda şüphe yoktur.
Peygamberimiz (asm) elbette gerek Mi’racda gerekse başka zaman Hz. Cebrail (as) aracılığı ile yüce Allah ile konuşmuş, yüce Allah da Peygamberimize (asm) Kur’ân dışında emirlerinin tatbikatını nasıl yapacağını ve âyetlerinin manalarının ne anlama geldiğini “Beyan” edecek, Peygamberimiz (asm) da sahabelerine ve ümmetine “Tebliğ” görevi gereği öğretecektir. Zaten yüce Allah “İnsanları Rabbin yoluna hikmetle, güzel öğütle dâvet et ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!” ferman etmiştir. Bunun yollarını da ilham edecek ve öğretecektir.
Peygamberimize (asm) verilen hikmetin içinde elbette münacatlar ve duâlar da olacaktır ki “Cevşen-i Kebir” de bunlardan birisidir. Ayrıca Celcelutiye dışında Cebrail’in (as) sırlı bir şekilde getirdiği, Peygamberimizin (asm) Hz. Ali’ye “Yaz!” diye emredip yazdırdığı ve sonra Hz. Ali’nin nazmettiği “Celcelutiye Kasidesi” de böyle bir ilham sonucu yazılmıştır. İçerisinde pek çok sırlar ve geleceğe dönük işaretler var ki bunların bir kısmını İmam-ı Gazali, Muhiddin-i Arabi ve Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri kitaplarında açıklamışlardır.
CEVŞEN’İN KIYMET VE FAZİLETİ ı Risale-i Nur Enstitüsü