İmanî, Kur’ânî, İslâmî hizmetlerde teslimiyet ve gönüllülük esastır. Kendi nefis ve şeytanını susturarak ihlâsla, sadâkatle Allah yolunda, Allah’ın emrettiği hizmetlere talip olmak ve bizatihi yaşayarak içerisinde yer almak…
Teslimiyet ve gönüllülüğü ihlâs ile yapanlar ise neticeden ve zaferden mes’ul olmazlar. Çünkü mü’min bir insanın imanının gereği yapacağı işlerden, koşturmadan, vazife yapmaktan, tebliğ ve irşaddan sorumlu/mes’ul olması gerekmektedir.
Hedef daima iyi olmalı. Yoksa kötünün iyisini hedefe koyanlar bu girdaptan çıkamazlar. Çünkü Kur’ân, iman, İslâmiyet gönüllüleri iyi olan, iyi olacak olan ve iyi olabilecek olan irşadî hallerden ve durumlardan sorumludurlar.
Bizler hizmet hademeleri olarak yalnız ve yalnız ihlâsla, elif gibi dosdoğru olarak ve ye gibi eğriliklerden kaçarak iman hakikatlarını anlatmak ve aktarmak noktalarından vazifeli ve sorumluyuz.
Şevkin, ümidin ve tesanüdün kırıldığı anlarda ihlâsla bu imanî, Kur’ânî, İslâmî hizmet ve vazifeler yapılamaz, yerine tam hakikatıyla getirilemez.
Kul olarak yanlış yapabiliriz. Ama hizmet erleri olarak, yanlışlarımıza bahaneler ve sebepler bularak kaytarmak bizim işimiz değildir. Yanlızca şunu hiç unutmamalıyız ki; hakkı, hakikatı, doğruyu ifade etmek, anlatmak ve anlamaktan sorumluyuz.
Rabbim bütün Kur’ân hizmeti hadimlerine inşallah aşk, şevk, ümid ve tesanüd içerisinde ihlâsla ve sadâkatle hizmet etmeyi imanî Kur’ânî ve İslâmî hizmetlerde bulunmayı nasip etsin.