Risale-i Nurlar’ın kalplerdeki, ruhlardaki, akıllardaki yeri zaman geçirilmeden tesis edilmelidir. Bunun en birinci yolu, en emniyetli, selâmetli ve kolay yolu Risale-i Nurlar’ın anlayarak okunmasından geçmektedir…
Risale-i Nur okumalarının; her tanıyan, bilen fert gibi umumun okumasıyla hasıl olan, teşkil edilen şahs-ı manevî çadırı da umum mü’minleri, Müslümanları içine alarak, onlara faydalar vermesi, manevî muhafazası yolunda yardımcı olması tecrübeyle sabittir ki inkâr edilemez…
Dünyanın her yerinden, memleketin her inançsız kesiminden, ehl-i imana, mü’min ve muvahhid insanlarımıza saldırılar insafsızca ve merhametsizce yapılırken elbette ki Müslümanlara tahassüngâh olacak; Kur’ân’ın, Risale-i Nurlar’ın ve mübarek duâların teşkil ettiği şahs-ı manevî çadırının ihtiyacı inkâr edilemez. Çünkü ehl-i küfür, ehl-i dalâlet, ehl-i gaflet, ehl-i sefahat ve ehl-i zındıka bu zaman ve zeminde Müslümanlara, ehl-i imana tek tek ve ferden ferda saldırmıyorlar, tuzaklar hazırlamıyorlar… Belki muhakkak bir surette cemaat şeklinde, bir şahs-ı manevî kuvveti teşkil ederek saldırıyorlar, hücum ediyorlar, tuzak hazırlıyorlar…
Menfilerin ve menfiliğin teşkil ettiği şahs-ı manevî insanlarımızı imansızlığa, dinsizliğe ve sefihane, gafletkârane tuzaklara çekerken ehl-i iman bundan birinci derecede ve en çok zararı görmektedir…
Bu saldırıların, hücumların, tuzakların yegâne ve tek çaresi ancak ve ancak imanî eserleri okuyarak, anlayarak imanımızı tahkiki ve daha ileri mertebelere çıkarmak ve kuvvetlendirmekten geçmektedir…
Evet okumak, imanî bilgileri elde etmek çaredir… Fakat anlayarak okumak, anladıklarımızı; anlatabilecek ve yaşayabilecek kadar fazla okumak, sahip çıkmak ve neşrine çalışmak bizler için esas olmalıdır…
Bugünün okumalarını yarına bırakmadan, sabırla, devamla ve anlayarak okumaya devam inşallah…