"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölümün ikazıyla gaflet perdesi parçalanıyor

Risale-i Nur'dan
05 Ekim 2019, Cumartesi
(Dünden devam)

İşte, felsefe-i sakîme-i Avrupaiyeden yekçeşm olan dehasının yanlış gördüğü hakikatleri, iki cihana bakan, gayb-âşinâ parlak iki gözüyle iki âleme nazar eden, beşer için iki saadete iki eliyle işaret eden hüda-i Kur’ânî der ki:

Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil, belki sana emanettir. O emanetin mâliki her şeye kadîr, her şeyi bilir bir Rahîm-i Kerîm’dir. O, senin yanındaki mülkünü senden satın almak istiyor; tâ senin için muhafaza etsin, zayi olmasın. İleride mühim bir fiyat sana verecek. Sen muvazzaf ve memur bir askersin. O’nun namıyla çalış ve hesabıyla amel et. O’dur ki, muhtaç olduğun şeyleri sana rızık olarak gönderiyor ve senin tâkatin yetmediği şeylerden seni muhafaza eder. Senin şu hayatının gayesi, neticesi, o Mâlik’in esmasına ve şuunatına bir mazhariyettir. Sana bir musîbet geldiği vakit de: “İnna lillâhi ve innâ ileyhi râciûn”. Yani “Ben Mâlik’imin hizmetindeyim. Ey musîbet! Eğer O’nun izin ve rızasıyla geldin ise merhaba, safa geldin. Çünkü elbette bir vakit O’na döneceğiz ve O’nun huzuruna gideceğiz ve O’na müştakız. Madem her halde bir zaman bizi hayatın tekâlifinden âzâd edecektir; haydi ey musîbet, o terhis ve o âzâd etmek senin elinle olsun, razıyım! Eğer benim emanet muhafazasında ve vazifeperverliğimi tecrübe suretinde sana emir ve irade etmiş, fakat sana teslim olmaklığıma izin ve rızası olmazsa, benim tâkatim yettikçe, emin olmayana, Mâlik’imin emanetini teslim etmem” der.

İşte, binden bir numune olarak, deha-i felsefînin ve hüda-i Kur’ânînin verdikleri derslerin derecelerine bak.

Evet, iki tarafın hakikat-i hali, sâbıkan beyan edilen tarz ile gidiyor. Fakat hidayet ve dalâlette insanların dereceleri mütefavittir; gafletin mertebeleri de muhteliftir. 

Herkes her mertebede bu hakikati tamamıyla hissedemez. Çünkü gaflet, hissi iptal ediyor. Ve bu zamanda öyle bir derecede iptal-i his etmiş ki, bu elîm elemin acısını ehl-i medeniyet hissetmiyorlar. Fakat hassasiyet-i ilmiyenin tezayüdüyle ve her günde otuz bin cenazeyi gösteren mevtin ikazatıyla o gaflet perdesi parçalanıyor. Ecnebilerin tağutlarıyla ve fünun-u tabiiyeleriyle dalâlete gidenlere ve onları körü körüne taklit edip ittiba edenlere binler nefrin ve teessüfler!

Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip, kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Agâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz! Çünkü şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzadır.

“Allah bizi ve sizi dosdoğru yola iletsin.” [Arabî ibarenin meali]

Mesnevî-i Nuriye, Zühre, s. 173-174

LÛ­GAT­ÇE:

adavet: Düşmanlık, husûmet.

agâh: Bilgili, haberli, uyanık.

âyâ: Şaşkınlık ve sorma ile karışık, “Acaba mümkün mü?” manasında, şüphe ve tereddüt bildiren ünlem edatı.

deha-i felsefî: Felsefî kuvvet, felsefeyle ilgili deha.

felsefe-i sakîme-i Avrupaiye: Avrupa’nın sakat ve karanlık felsefesi, Avrupa’nın yanlış yoldaki felsefesi.

Frenk: Avrupalı, Batılı.

fünun-u tabiiye: Tabiat fenleri, ilimleri.

gayb-âşinâ: Gaybı bilen, gaybdan haberi olan, gelecekten veya ahiretten haber veren.

hassasiyet-i ilmiye: İlmî duyarlılık.

hüda-i Kur’ânî: Kur’ân’ın gösterdiği doğru yol.

istihfaf: Küçük görme, hafife alma, hor görme.

ittiba: Tâbi olma, uyma.

mevt: Ölüm.

mütefavit: Birbirinden farklı, çeşitli olan.

sefahet: Gayr-i meşrû zevk ve eğlenceler.

şuunat: Şuunlar, keyfiyetler, haller; işler.

tezayüd: Artma.

yekçeşm: Tek gözlü, sokur.

Okunma Sayısı: 1890
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı