"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeryüzü gökyüzüne teslim

Selim GÜNDÜZALP
22 Ocak 2012, Pazar
Meleklerin bir kısmı küçücük olarak yağmur ve kar katrelerine binip san'at ve rahmet-i İlâhiyeyi kendi dilleriyle alkışlıyorlar. Bediüzzaman Said Nursî
Yeryüzü bembeyaz...
Yeryüzü gökyüzüne teslim...
Geceden başlayan kar her yeri bir anda rengine boyadı. Her yer bembeyaz.
Allah’ım, herkesin hayran kalacağı işlerin var Senin. Ey güzel Allah’ım, yaptığın her şey güzel Senin. Karın rengi güzel, indirilişi bir başka güzel.
Günlerdir bekliyordu çocuklar. Onların dilinde ne güzel tekerlemeler vardır:
“Kar yağdır Allah’ım...
Toprağı güldür Allah’ım…”
Ve beklenen misafir bir anda geliverdi. Çocukların duâlarına cevap gecikmedi, beklenen misafir bir anda geliverdi. Tertemiz dualar hürmetine, her yer beyaza boyanıverdi.
Gökyüzü, yeryüzüne en güzel rengiyle iner. Biz de o renge benzeyelim, hayatımızda bir sayfa açalım diye. Yeryüzü beyazlara teslim.
İnişinde, indirilişinde, o kadar harika hikmetler var ki, başımızı kaldırıp hayranlıkla seyretmekten başka bir şey yapamıyoruz.
Çocuklara sormak gerek karın ne mânâ ifade ettiğini. Onların gözüyle bakmak gerek gönderilen bu hediyenin içlerini nasıl ısıttığını. Melekmisâl dünyaları, karla gelen mesajı almakta zorlanmıyor. Allah (cc), bu küçük yavruların içini en soğuk mevsimde bile böyle ısıtıyor, böyle sevindiriyor işte.
Her renk güzel ama beyaz bir başka güzel.
Baharın çiçekleri beyaz, karın rengi beyaz. Temizliği ifade eden, saflığı anlatan ve hayatımızda yepyeni bir sayfa açmak için bizi yüreklendiren bir renktir beyaz.
Ön fonda ışıklar ve arka planda inen kar taneleri... Durup seyrettim. Aman Allah’ım, o inişindeki hesap, incelik, zerafet... Kalbim müthiş bir heyecana tutuldu.
Nerede tesadüf, nerede tabiat, nerede bu ince işler?
Bin bir perde saklasa da Seni...
Aklı başında olan Sensiz izah edemez bu olup biteni.
Semadan gönderdiğin bu misafirleri hayretle seyrediyoruz. ‘Subhanallah’, ‘Maşallah’ diyoruz.
Her bir çocuğun dilindeki sevinç nağmesi de bundan başka bir şey değil zaten.
Balya balya değil, tane tane indirilir. Senden başka kim bilir? Bu hediyeyi bize kim gönderebilir? Birbirine değmeden, bitişmeden gönderilir. Ağır ağır indirilir. Belli ki indirilişindeki o muhteşem sanatı, gönderilişindeki o harika hikmeti dikkatle, ağır çekimde seyredelim diye.
Şimdi her yer bembeyaz. Allah’ım, rahmetin her yeri kuşattığı gibi, karlar için seçtiğin bu renk gönlümüze huzur veriyor. Sana olan sevgimizi ve hayranlığımızı bir kat daha artırıyor. Baharda gönderdiğin yağmurlar ve çiçekler ruhumuzu ne kadar şenlendiriyorsa, kış mevsiminde gönderdiğin bu sema çiçekleri de öyle sevindiriyor bizleri. 
Gökyüzü yeryüzüne teslim.
Karlar her yeri kuşattı. Gökyüzü yeryüzünü teslim aldı.
Dünyamız, bir gecede beyaza boyandı. Her yerde renk aynı olduğuna göre mülkün sahibi bir, yaratanı da bir.
Hayretten bağırası geliyor insanın Dağıstanlı o adam gibi:
“Boyacı, boyacı sen nerdesin?”
Allah’ım isimlerinle ve sıfatlarınla Sen her yerdesin. Ama her şeyden münezzeh olan Zatınla mekândan ve zamandan münezzehsin.
Her san'at eseri san'âtkarını bildirdiği gibi bu ince ve san'atlı işler de Seni bildiriyor, Seni tanıtıyor, Seni gösteriyor.
Gecenin bir vakti, camı açıp kokusunu içime çektim. Karın kokusu da varmış demek ki. Hafızamda en güzel yerini aldı o koku. Ramazan’ın, orucun kokusu gibi. Ana kokusu, çocuk kokusu gibi. Hafızamda bir yerlere nakşoldu. Evet, yanlış duymadınız; karın da kokusu var. Çocukluğumda hissettiğim o kokuyu yıllar sonra bir gece vakti camı açtığımda yine hissettim. Tarifsiz sevindim. Rengi ayrı güzel, tadı ayrı güzel, kokusu varmış, o da ayrı güzel...
Koca şehir beyaza teslim. Yeryüzü, gökyüzüne beyaz bir teslim bayrağı çekmiş âdetâ.
Gökyüzünden yeryüzüne bembeyaz âyetler indirildi bu gece. Dağlar rengini değiştirdi. Şehrin yüzü tazelendi. Ağaçlara can suyu geldi. Pencerelerin gerisindeki ihtiyarların yüzlerine, gözlerine fer geldi. Çocuklara neş’e geldi. Gökyüzünden yeryüzüne bembeyaz bir tebessüm indi. 
Rahmetine râm olduk. Her şeyi Senden bildik. Onca siyahımıza, karamıza rağmen, yine üzerimizi beyazla örttün, rahmetinle kuşattın. Yeryüzü bembeyaz bir duâda şimdi. Rabbimize hamdini ve şükrünü iletiyor her şey. Gökten yere kar yağar da, yerden göğe dualar yağmaz mı? Dilekler, niyazlar ulaşmaz mı? Bembeyaz sayfalara, en beyaz dilekler yazılıyor şimdi. En temiz diller ile Rabbimize duâlar ediliyor şimdi.
Yıllar önce Rahmetli Cemil dayımın cenazesinde su bulamamıştım, Sakarya Nehri’nin hemen kenarında bir köy. Karlarla abdest almıştım orada. Onu hatırladım. Her yer o gün bembeyazdı. Pırıl pırıl parlayan bir güneşin altında bembeyaz karlarla aldığım o abdesti hiç unutamadım. Cenaze namazını o abdestle kılmıştım.
Bugün yine unutamayacağım bir şey yapmak istiyorum. Ayakkabılarımı çıkarıp karların üzerinde yürümek istiyorum. Dayanabildiğim yere kadar, gidebildiğim yere kadar... Üşümek istiyorum. Üşüyenlerin hâlini anlamak istiyorum. Rahmetine ne kadar ihtiyacımızın olduğunu bir kere daha üşüyerek, yaşayarak hissetmek istiyorum. Nasıl ki bir çocuk annesi tarafından kucaklanıp şefkatle sarıldığında o benzersiz duyguları yaşarsa, rahmetinin beni kuşattığını, sarıp sarmaladığını  bir kere daha yakînen yaşamak istiyorum.
Karlara upuzun yatıp, gökyüzüne doğru bakıp, dualar etmek istiyorum. Gözlerimi kapatıp rahmetini dolu dolu hissetmek istiyorum.
Yeryüzü, karlarla beyaza boyanmış. Bu rengi Sen seçtin ve bize bu hediyeyi Sen gönderdin. Bütün duygularımla Sana şükrediyorum Rabbim.
Çocuklar beyazı seviyor, karı seviyor. Üşüseler de seviyorlar. Her şeye rağmen, karı ve kışı seviyorlar. Size de tuhaf gelmiyor mu? Bu kadar zıt bir duygu nasıl barınır o küçücük yüreklerin içinde? Allah sevdirmese sevebilir mi insan bir şeyi? Sevebilir mi insan kendisine ters gelen bir şeyi? Allah sevdirdiği için seviyorlar.
Bazıları sevmeyebilir bu mevsimi. Ona da cevap var:
Meselâ, “kar”ı pek bâridâne ve tatsız telâkkî ederler. Halbuki, o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gâyeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez. (Sözler, 211)
Çocukluğumuzdan uzaklaşalı çok oldu. O eski güzel günlerin tadını unuttuk. Bir fırsat daha sunuyor Rabbimiz çocukların sesiyle, neşesiyle, onların dünyasına misafir olmamız için.
Gökler yeryüzünü teslim almış... Kuşlar birazdan çıkagelirler. İhtiyarlar eskiden tedbirliydiler. Babaannem, hatırlarım, birkaç ekmek kırıntısını camın kenarına koyardı nasibi olan kuşlar gelsin, yesin diye. Bazıları da avuç avuç buğday serperdi karların üstüne. Kurda kuşa merhametti bu. Bu dünya Rahman’ındı. Onlar, her şeyi O'ndan bilirlerdi. Onun içindi ki, yaptıklarını da büyük bir sadelik içinde yaparlardı.
Allah’ım! Yeryüzünü beyaza boyadığın gibi, içimizi de o renge boya. Çocuklarımızın o saf dünyasına bizi de misafir et. Onların neşesini bize de duyur, bize de hissettir.
Çocuklar kendi dünyalarının rengini buldukları için karı severler.
Kar beyaz olduğu için değil, onların iç dünyaları da bembeyaz olduğu için karı severler...
Hiç el değmemiş bir kar tanesinin üzerine elinizi değdirin. Sonra yüzünüzü gökyüzüne doğru çevirin. İçinizden geçen en güzel bir dilek ve duâyı Rabbimize gönderin. Tam sırasıdır. Size ait, size mahsus kelimelerle.
Dua etmek için diri bir kalp gerek. Duâ etmek için temiz bir yürek gerek. Toprak tohuma kavuştuğunda nasıl duâ ederse, su toprakla buluştuğunda nasıl duâ ederse, hayat, baştan sona böyle bir duâdır. Her şey duâ ile başlar, duâ ile biter. Bilsek de, bilmesek de...
Kaldırılmadan yeryüzünden gökyüzünün o bembeyaz misafirleri, elimizi üzerine koyup duâlar edelim. Rabbimizden bereketli ömürler dileyelim…
***
Ellerim karların üzerinde.
Güneş de vurmuş üzerime.
Ellerim ki bin bir günaha batmış, beyazını arıyor…
İlk günkü hâlini arıyor karlar üzerinde.
Eksikliğini hissettiğim şeyler çok, pek çok…  Erişmek istediğim ufuklar da şimdi çok uzak… Gayrı affına sığınırım, başka yok yapacak. İlk günahın tövbesinde bir yansam, bir yansam. Ve affolunsam, bağışlansam.
Allah’ım, budur Senden niyazım…
Okunma Sayısı: 1679
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • fidan satır

    23.1.2012 00:00:00

    1 hafta önce nt ye gittim kitap almak icin öylesine seçtiğim bi kitabın bende etkisi çok fazla oldu, insan bildiği şeyleri hatırlaması yada birşeylerin vesile olması o an insanı bambaşka etkiliyor tarifsiz diyebilirim...Okuduğum kitap SERAP’tı. Merak ettim kitabın yazarını ve internet araştırmak için açtım ve köşe yazınızı gördüm hiç böyle düşünmemiştim çok güzel çok...Emeğinize elinize sağlık...

  • güler tiz

    23.1.2012 00:00:00

    yazıyı yeni asyada okudum,herzamanki gibi,eşim zaten okuyor,oğluma okuttum.Allah razı olsun...yaşlı annem sıkı takipçiniz,arkadaşlarıma göndermek için buradayım,bir iki kişiye ulaştırsam ne mutlu bana....Allaha emanet olun....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı