"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dehşetli halimiz

H. Muharrem OKUR
22 Haziran 2025, Pazar
H. MUHARREM OKUR - ARDA BİLİK

Ülkemizin bulunduğu coğrafya yüzyıllardır savaşlar, çekişmeler sonucundaki maddî-manevî yangınlara tanıklık etmiş. Bu yangınlar zamana göre farklı sebeplerle ortaya çıkmışlar. Son yüzyılımızda harlanan ve yükselen bu yangının sebepleri ise sisli ve puslu siyaset oyunları altında pek de net görülemiyor. Dahilî ve haricî sinsi oyunlar oynanıyor. Fakat çok net görülen, bilinen ve herkesin hem fikir olduğu konu ise İslâm devletleri arasında bir birlik ve beraberliğin, yani ittihadın olmayışı. Özellikle dessas zalim din düşmanlarının menfî milliyetçilik, ırkçılık, kavimcilik gibi öldürücü zehirleri İslâm devletlerinin içine attıklarını belirten Bediüzzaman Said Nursî, bu şekilde İslâm devletlerine ayrılık verilerek parçalanmalarının ve kolaylıkla yutulmalarının hedeflendiğini söyler. (1) 

Yirmi İkinci Mektup yani Uhuvvet Risalesinde ise birlik beraberliğin sağlanamamasının ne derece vahim sonuçları olduğunu aktararak bunlara karşı Kur’ânî çareler sunar. Özellikle bu eserde Bedevî aşiretlerinden Hasenan aşiretinin birbirine düşman iki kabilesi hakkında verdiği örnek oldukça manidardır. Birbirine düşman o iki kabile birbirlerinden elli adamdan fazla öldürdükleri halde karşılarına farklı bir aşiret çıktığında; o iki kabile eski düşmanlıklarını bir kenara bırakarak, haricî düşman def edilinceye kadar omuz omuza verip düşmanlıklarını hatırlarına getirmezlermiş. Günümüzde de Ehl-i iman toplumuna saldıran, tecavüz eden haricî düşmana karşı birtakım dahili sorunları gündeme getirmenin, düşmanlık beslemenin, birlikte hareket edememenin o tecavüzü kolaylaştırdığını ve düşmana yardım olduğunu belirten Bediüzzaman, bunun çok büyük bir vebal olduğunu belirterek vakit kaybetmeden ayılmamız gerektiğini söyler. (2)

Gayeleri, inançları, hassasiyetleri temelde aynı olan, aynı dinin mensupları olan komşu devletlerin birlik ve beraberlik gösterememesi ise özünde hakikaten akıldan uzak olup; Hz. Mevlânâ’nin Mesnevî eserindeki şu hikâyeyi akıllara getiriyor. Hz. Mevlânâ: “Dinle!” sözüyle başlar ve devam eder: “Bir adam dört kişiye bir miktar para verdi. “Bu para ile işinize yarayanı alın!” dedi. Dört kişiden biri; “Bu parayla engür alalım” dedi. Öbür arkadaşı Arap idi. “Aksilik etme!” dedi. “Ben engür istemem, ineb isterim.” Onlardan birisi Türk idi. “Ben ineb istemem, üzüm isterim.” dedi. Rum olan bir başkası: “Bırakın bu lafları! Bu para ile istafil alalım.” dedi. (İstafil Rumca, ineb Arapça, engür de Farsça üzüm demektir).

Derken dört kişi birbirleri ile çekişmeye, dövüşmeye başladılar. Çünkü adların anlamından haberleri yoktu. Onlar ahmaklıklarından, birbirlerine yumruk atıyorlardı…” (3)

Maalesef durumumuz dövüşen bu kişiler gibi. En kısa sürede fikrî ayrılıkları, düşmanlıkları, kin ve nefreti bırakarak tecavüz eden din düşmanlarına karşı ortak hareket edilmeli ve kavmimiz, devletimiz, kıtamız kurtarılmak isteniyorsa Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin şu sözü rehber edinilerek bu minvalde adımlar atılmalı: “Azametli bahtsız bir kıt'anın, şanlı tali'siz bir devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi; İttihad-ı İslâmdır.” (4)

Dipnotlar:

1-Şualar, s. 488.

2-Yirmi İkinci Mektup, s. 317.

3-Mevlâna, Mesnevî, c. 2, beyit: 3681-3693.

4-Mektubat, Hakikat Çekirdekleri, s. 551.

Okunma Sayısı: 254
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı