03 Haziran 2013, Pazartesi
Üniversiteli genç kızlarımıza yaz tatili öncesinde, okuma programı düzenledik. Mütevazi küçük dershanemizde, altı kız öğrencimiz kalıyor. Kim bilir belki de onlar, geleceğin Kur’ân hadimi olacaklar inşaallah.
Programımız beş gün sürdü. Her ânı dolu dolu geçen programımıza, Nevin Alan ablamızı dâvet ettik. Programdan bir gün önce gelen Nevin ablamızı, otogardan aldık. Şehrimizin gözdesi Şeyh Edebali Türbesinin bulunduğu piknik yerinde dersimizi yapmayı planlamıştık. Planladığımız gibi, Risale-i Nur’dan dersimizi orada yaptık. Karşımızda muhteşem manzara ruhumuzu okşarken, Uhuvvet Risalesi’nden okunan dersler de manevî âlemimizi coşturuyordu. Herkesin birbirine yabancılaştığı bu zamanda, şu birbirine kenetlenme, şu birliktelik, şu dayanışma nelere değmez ki?
Nevin ablamız gelirken kitaplarından da getirmişti. Piknik yerindeki o güzel ortamı imza programı, daha da güzelleştirdi. Piknik sonrasında, dershanemize geri döndük. Akşama başka misafirlerimiz de vardı.
Ertesi gün programımızın asıl başlama günüydü. Medrese-i Nuriye’mizde dolu dolu beş gün geçirdik. Buralar ilim meclisleri, “İlim meclisleri Cennet bahçeleridir” diyordu Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm. Buralardan dönerken “Nereden geliyorsunuz?” diye size sorsalar, siz de cennet bahçelerinden deseniz vallahi yalan söylememiş olursunuz diyordu, Kâinatın Efendisi. Bu cennet bahçesine girmeyi bizlere nasip eden Rabbimize, sonsuz hamdü senalar olsun.
Programımız kızlarımıza idi, ama hanım kardeşlerimiz de bırakmadı oradaki manevî atmosferi. Çünkü her an yeni bir şeyler öğreniliyordu, dünya ve ahiret adına. Liseli kızlarımızın son yazılıları var, ama onlar da maşaallah, Allah için Nur medresesindeler. Kiramen Kâtibin meleklerinin çektikleri resimde bulunmak istiyor, ebedî manzaralarda bu anları hatırlamak istiyorlar. Onlara da binler tebrik.
Herkes, bu cennet bahçesinden başkaları da nasibini alsın istiyor. Çalışan hanım kardeşlerimiz iş arkadaşlarını, öğrenci kardeşlerimiz okul arkadaşlarını getiriyorlar bu cennet bahçesine. Bu cennet bahçesi girilmeye değer, buraya girer girmez içerdeki manevî hava etkiler insanı, dertler unutulur, kederler unutulur, sanki sorunlar birden çözüme ulaşır. Mutlaka bir hisse alır buraya giren insan.
Programın son günü, Bozüyük’teki kardeşlerimizin dâveti üzerine, oradaki dershanemizde yapılan, ihlâs dersine iştirak ettik. Nevin abla ve kızlarımızla birlikte dâvete icabet ettik. Kahvaltıyı yaparken, bir yandan da uhuvvetimizi kuvvetlendiren sohbetlerimiz devam ediyordu. Kahvaltı sonrasında kardeşlerimiz sıra ile İhlâs Risalesini okudular. Hep birlikte İhlâs sırlarını anlamaya çalıştık.
Nevin ablamıza ve kızlarımıza bir sürprizimiz vardı. İkindi namazı sonrası, kuruluşun ve kurtuluşun simgesi olan Bilecik’in Söğüt ilçesindeki Dursun Fakıh ve Ertuğrul Gazi Türbesine gittik. Oraya giderken, yolun iki tarafındaki kiraz ağaçları, bizi tefekküre daldırdı. Kirazlar kıpkırmızı, dallar ağırlığı taşıyamıyor, yerlere sarkmış. Yeşil yaprakların arasındaki kıpkırmızı kirazlar görülmeye değerdi. Programımızın bu son günü ruhumuz adeta doyuma ulaşırken, gözlerimiz de yine bu tefekkürlük manzaralar karşısında adeta bayram etmişti.
Ziyaretimizi tamamlayıp akşam ezanıyla dershanemize döndük. Dershanemizde kalan kızlarımızdan ikisinin başları açıktı. Artık tesettür emrinin hikmetini anlamışlar ki kapanmaya karar vermişlerdi. Bu arada şunu söylemeyi unuttum. Programımızın ilk günü Nevin ablamız, soğan istedi. Şaşırmıştık, soğanların birinin baş kısmını kesti, birinin kabuklarını tamamen soydu, birininse birazını soyup biraz kabuğunu bıraktı. “Bunları gözlemleyelim bakalım, ne olacak?” dedi. Birkaç gün sonra, baş kısmı kesilen soğanın içindeki cücüğü, yukarı doğru çıkmaya başladı. “Bu, tesettürlü kadın, sadece yüzü görünen kadın, bakın hayat emaresi var” dedi. “Diğer soğanlarsa tamamen açık ve yarım tesettürlü bayanları hatırlatıyor. Bunlarda hiçbir hayat emaresi yok” dedi. Görsellik insanda daha çok tesir eder, uygulamalı olarak göstermişti bizlere Nevin ablamız. İşte kızlarımız bundan da etkilenmiş olmalı ki, tesettür emrine uymaya karar verdiler. Böylece programımız sona erdi, herkes birbiriyle kucaklaşıp, sarıldı, adeta tek bir beden gibi olmuştuk, gözlerde yine sevinç ifadeleri…
Rabbim bu programa katılan bütün misafirlerimizden razı olsun. Küfür ve dalâlet dışındaki her halden dolayı Allah’a hamd olsun.
Okunma Sayısı: 1643
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.