"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nokta-i istinad ve nokta-i istimdad

Şeyma TÜRKAN
20 Mart 2016, Pazar

“Fıtrat ve vicdanda nokta-i istinadla nokta-i istimdad, iki hakikat-ı zaruriyedir… Şu nokta-i istimdat ve nokta-i istinadla bu derece nizam-ı âlemde hükümfermalık, hakikat-ı nefsül’emriyenin hassa-i münhasırası olduğu için, her vicdanda iki pencere olan şu iki noktadan Sani-i Zülcelâl marifetini kalb-i beşere daima tecelli ettiriyor.”1 Mesnevî-i Nuriye’de izhar edilen insanda bulunan nokta-i istinad ve nokta-i istimdad hakikatini burada biraz mütalâa edeceğiz.  Öncelikle Üstad Hazretleri’nin bu hakikati Asa-yı Musa’da şöyle naklettiğini görmekteyiz:

“Hadsiz hâcâta müptelâ, nihayetsiz a’dânın hücumuna hedef olan ruh-u insanî şu kelimede [Lailaheillallah] öyle bir nokta-i istimdad bulur ki, bütün hâcâtını temin edecek bir hazine-i rahmet kapısını ona açar. Ve öyle bir nokta-i istinad bulur ki, bütün a’dâsının şerrinden emin edecek bir kudret-i mutlakanın sahibi olan kendi Mâbudunu ve Hâlık’ını bildirir ve tanıttırır, sahibini gösterir, mâliki kim olduğunu irâe eder. Ve o irâe ile, kalbi vahşet-i mutlakadan ve ruhu hüzn-ü elîmden kurtarıp, ebedî bir ferahı, daimî bir süruru temin eder.”2 

Evet insanda nokta-i istinad ve istimdad denen iki damar bulunmaktadır. Ve bunlar istikamette kullanıldığında Rabbimizin, Rahim ve Kerim esmalarının tecellisine mazhar olunmaktadır. Yani insan acizliğini ve fakirliğini, ancak Kadîr-i Rahîm’e tevekkülü ile tedavi edebilmektedir. Hayat ve vücudunun yükünü, O’nun kudretine, rahmetine teslim edip; kendine yüklemeyerek ve hatta kendisi o hayatına ve nefsine binerek rahat bir makam bulabilmektedir.3

 Hem şu kâinatta, görülen insaniyetin saltanatı ve beşerin terakkiyatı ve medeniyetin kemalatı; insana kendisinin zayıflığından dolayı verilmiş, onun acziyetinden dolayı yardım edilmiş, insanın fakirliğinden dolayı hediye edilmiş, insanın ihtiyaçlarının pek çok olmasından dolayı ikram edilmiştir ve o saltanat, Rabbimizin şefkat ve rahmet ve hikmetinin tecellileridir ki; eşyayı insana boyun eğdirmiştir. Cenâb-ı Hakk, Rabbânî emri ve Rahmanî ikramları ile âlemi  biz kullarına musahhar etmektedir. İnsan, Allah-u Teâlâ’nın merhamet ve yardımına sığınması ile; ihtiyacatını duâ lisanıyla ilân etmesi ve kulluğunu göstermesiyle; kendisini en güzel şekilde şereflendirmekte ve ‘Allah bize kâfidir. O ne güzel vekildir.’4 diyerek aziz bir abd olup insaniyet makamına yükselebilmektedir.5 Ayrıca bir haşiye olarak eklemek gerekirse Bediüzzaman Hazretleri’nin, aczin ve fakrın yanlış anlaşılmaması için şöyle bir ihtarda bulunmuş olduğunu hatırlatmakta fayda var. Şöyle ki: ‘Yanlış anlaşılmasın: Acz ve fakr ve kusurunu, Cenâb-ı Hakk’a karşı görmek demektir. Yoksa onları yapmak veya halka göstermek demek değildir.’6 Netice-i meram, acz ve fakr kanadını fark ederek, Cenâb-ı Hakk’ın ulvî dergâhına ubudiyetle uçmalı ve nokta-i istinad ve istimdad melekesini Allah’a dayandırarak kullanmalıdır ki; şu âlemde imtihan olunan kulun her müşkülü hallolsun. 

Dipnot: 1- Mesnevî-i Nuriye, s. 215. 2- Asayı Musa s. 218. 3- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler. 4- Al-i İmran Sûresi: 173. 5- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler. 6- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, s. 438.

 

Okunma Sayısı: 6082
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı