"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyaset dini nasıl istismar eder?

Süleyman KÖSMENE
10 Mart 2022, Perşembe
İstanbul’dan Ergin Boz: “Bir siyasî parti ne yaparsa dine hizmet etmiş olur? Ne yaparsa dini istismar etmiş olur?”

Din Tercihi Milletin Öz Hakkıdır

Demokrasilerde bir siyasî parti, içinden çıktığı milletin öz değerlerini değeri saymalı, muhafaza etmeli, tüzel kişiliğini bu çerçevede kurmalı, tüzüğünü bu çerçevede oluşturmalıdır. Çünkü bunlar bir siyasî parti için kan damarlarıdır. 

Siyasî partinin dünya görüşü, içinden çıktığı milletin dünya görüşü olmalıdır.  

Din tercihi, milletin, millet olmaktan kaynaklanan hakkıdır. Millet bu tercih hakkını doğuştan getirmiştir. Bu tercihi hür iradesiyle ve kendi inisiyatifi ile yapar ve yaşar.  

Bir kavme hizmet eden, hizmet ettiği kavmin değerlerinden kopmaz,  kavminin değerlerini yok saymaz; daha da ötesi, kavminin değerlerini tekeline almaz, aynı kavimden olanları bu değerlerin dışına itmez. Bir siyasetçi, “seyyidü’l-kavmi hadimühüm” (Kavmin efendisi ona hizmet edendir) 1 prensibiyle çalışırsa milletine hizmet eder. Milleti kendisine hizmetkâr bilmesi ise, aslında tükenmişliğinin ve zulmünün ifadesidir.

İslâmiyet’te böyledir. Bu aynı zamanda demokratik de bir değerdir.  

Merkezde Millet Vardır 

Din zemininde kurulmuş bir tüzel kişiliğe siyasî parti değil, kulüp veya dernek demek daha doğru olur. Siyasî partiler umumun malıdır, kulüp veya derneklere ise ilgili dinî ve dünya görüşünü benimseyenler sahip çıkar.

Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir millete hizmet götürmeye programlı bir siyasî parti, İslâmiyet dışında bir dini zaten kendine yol haritası yapmaz. Ve milletin dinine de hizmet eder. Ama bunu propaganda malzemesi yapmamalıdır. Propaganda malzemesi yapar ve bunu kullanarak taraftar toplarsa, yaptığı kutsal hizmeti ikbali için kulanmış olur.  

Bir parti millet ekseriyetinde veya ekalliyetinde hangi eğilimler varsa, hangi dinî cemaatler veya sosyal gruplar varsa, ahlâka aykırı olmamak kaydıyla, ayırt etmeden, dışlamadan, ötelemeden, itelemeden, kayırmadan hepsine eşit mesafede durmalıdır.   

Parti millete hizmet için kurulur. Millet fertleri ise millet için kurulmuş partileri denetler, oy verir, destekler, eleştirir, bitirir veya devamı için güç verir. Yetki millettedir, partide değil! Söz milletindir, partinin değil! Hizmet milletedir, partiye değil! Şeref milletindir, partinin değil. Merkezde millet vardır, parti değil!

Öte yandan siyasî partilerin, istismar etmemek kaydıyla milletin dinine hizmet etmesinde bir sakınca da yoktur. Ama bu kıldan ince kılıçtan keskin bir yoldur. Bunu oy hesabıyla değil, vazife olarak yapmalıdırlar. Bunu vazife bilmeyip, oy için propaganda malzemesi yapmak dini istismar etmektir.      

Din Yerdeki Işıklara Tabi Olmaz

Oy vermek bir vatandaşlık görevidir. Ama bu, oy verdiğin partinin yanlışlarını tevil etmek ve görmemek demek değildir. Din tercihi yapar gibi, parti tercihi yapılmaz. Oy verdiği partiyi eleştirmek, ona gerektiğinde rehber olmak, doğrusuna doğru, eğrisine eğri demek, her yaptığında hikmet görmemek vatandaşın vazifesi ve hakkıdır.  

Aksi takdirde peygambere teslim olur gibi partiye teslim olmak, hatanın başıdır. Çünkü parti insanlardan teşekkül etmiştir. İnsanın hataları olduğu gibi, partilerin de hataları olabilir. Partiler layuhti değildirler. Bu sebeple partileri hataları ile kabul etmelidir.  

Dinin bir parti tarafından savunulmaya ihtiyacı yoktur. Dindarın da ihtiyacı yoktur. Esasen dini yerdeki ışıklara tabi kılmak, dine verilen en büyük zarardır. Bundandır ki, “Dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim.” Diyen Bediüzzaman Hazretleri, “o gizli münafık zındıkların, garplılaşmak bahanesiyle siyaseti dinsizliğe alet yapmalarına mukabil, bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i İslâmiyeye alet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara alet ve tabi olmaz. Ve alet yapmak, İslâmiyet’in kıymetini tenzil etmektir. Büyük bir cinayettir.”2 demiştir.

Dipnotlar: 

1- Deylemî, el-Firdevs bi-Me’sûri’l-Hitâb, Beyrut 1986, II, 324. 2- Esi Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 250.

Okunma Sayısı: 2200
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    10.3.2022 17:35:33

    Ey ehl-i iman, ey Risale-i Nurları okuduğunu iddia edenler, ey gafil menfaatperast siyasiler bu gerçekleri ne zaman göreceksiniz. Allah razı olsun Süleyman ağabey, Allah razı olsun Yeni Asyam. Sizler olmasa idiniz zalim, münafıkane esen siyaset rüzgarları önünde diğer taklitçiler gibi savrulup gidecektir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı