Çalışmalarını iman temeli üzerinde milletin irşadında yoğunlaştıran; imanı akıl ve ilim ile açıklayan; demokrasiye İslâm adına sahip çıkan; ‘lâikliğin dünya ölçeğinde bir prensip olarak benimsenmesinin din için silâhlı cihad devrini kapattığı’ içtihadında bulunan; buna mukabil yeni çağda cihadın manevî, fikrî ve ekonomik bir muhteva kazandığını belirten; devletle hiçbir şekilde çatışmaya girmeyen, ama onun adına yapılan dayatmalara teslim de olmayan; her hâl ve şart altında barış ve asayişin muhafazası çağrısında bulunup şiddeti kesinlikle reddeden; din adına siyaset yapılmasını ve iktidar kavgası verilmesini asla tasvip etmeyen Bediüzzaman Said Nursî’nin hizmet modeli, Türkiye’yi hem çok büyük badirelerden korudu, hem de ülkemize çok şey kazandırdı.”
Tıklayınız: https://www.yeniasyakitap.com/
Yukarıdaki ifadeler, “Yeni Asya” gazetesi yazarlarından Kâzım Güleçyüz’ün “Dünya Barışı İçin Bediüzzaman Modeli” isimli kitabın “Takdim” yazısından.
Görüldüğü üzere “Risale-i Nur Külliyatı”nın, te’lif edilmiş olduğu Türkiye coğrafyası için önemini ortaya koyan tesbitlerle başlayan “takdim”in bundan sonraki kısmında da—ki “kapak yazısı”nda mevcut—mevzu-u bahis hizmet tarzının hem İslâm âlemi, hem de bütün dünya için numune-i imtisal bir model olduğu belirtiliyor.
Eser, gazeteci-yazar Kâzım Güleçyüz’ün “Yeni Asya”daki köşesinde neşredilen yazıların konuyla ilgili derlemesinden ibaret. (Elimizdeki nüsha Aralık 2011 tarihli “ilk baskı” olup, 10,5 x 17,5 cm ebadında ve 140 sayfa—ki yakınlarda “dördüncü baskısı” da çıkmış bulunmakta.)
Kitapta kısaca, Türkiye dâhil çeşitli İslâm ülkelerinde de temsilcileri bulunan “siyasal İslâm” akımının “derde deva, sadra şifa” olmayacağı, çözümün gerçekte “din karşıtlığı”nı esas almayan “demokratik ve laik (tarafsız) cumhuriyet” modelinde olduğu; Türkiye’nin de ancak bu rol-modellikle âlem-i İslâm’a ve dolayısıyla da cihana örneklik teşkil edebileceği (ss. 91-96) kaydediliyor.
İşte, bölümleri olmayan, birbiri peşi sıra yazıların konuşlandığı kitaptan konu başlıkları: “11 Eylül ve Risale-i Nur,” “Manevî cihad,” “Cihad ve şehitlik,” “Müsbet hareket ve güvenlik,” “Provokasyonlara karşı Peygamber metodu,” “İsrail’e karşı Filistin cihadı,” “İntihar eylemleri,” “Nurcular-İhvan, siyaset,” “Said Nursî farkı,” “Hutbe-i Şamiye mesajları,” “Kıştan bahara 100. yıl,” “Hutbe-i Şamiye’den demokratik cumhuriyete,” “Model ülke ancak Bediüzzaman modeliyle olur,” “Asıl olan sivil toplum,” “Fikir ve gönül seferberliği,” “100 yıllık kırıksız çizgi,” “Meşrûtiyetten 100 yıl sonra demokrasinin neresindeyiz?,” “Hürriyete hitap,” “Asırlık gecikme,” “Meclis-i Mebusan’dan TBMM’ye,” “Demokratik ve laik cumhuriyet,” “Çıkış yolu,” “Risale-i Nur hizmeti olmasaydı,” “Türkiye’nin şansı,” “Türkiye 2025,” “Krizleri aşabilmek için,” “Nur hareketi,” “Bir asırdır cevap bekleyen uyanış çağrısı,” “Çağın beklediği ses: Bediüzzaman,” “Ortak mücadele,” “Risale-i Nur ve Papalık...”
KAPAK YAZISI
“Son dönemde sancılı bir değişim sürecinden geçmekte olan İslâm ülkeleri, Bediüzzaman’ın peygamberî bir metot olarak yaşayış ve eserleri ile ortaya koyduğu temel ölçü ve prensiplerinden haberdar olmayışlarının sıkıntısını yaşıyorlar. Said Nursî’nin fikir ve yaklaşımları, gerek İslâm âleminin, gerekse insanlığın karşı karşıya kaldığı derin açmazları kolayca aşmalarını sağlayabilecek güç ve derinliğe sahip.”