"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Olmadığın gibi görünmek

Yasemin YAŞAR
20 Temmuz 2019, Cumartesi
Sürekli öz çekim (selfie) yapan insanlar hep dikkatimi çekmiştir. Burada yatan psikolojiyi, dünya devi olan telefon şirketleri iyi anlamış olacak ki çekimlerin bin bir tür modunu, şeklini, formunu da üretmişler.

Sizi genç ve güzel gösteren modlar, sizi köpek gibi iki kulaklı veya ayı gibi bir burunla gösteren modlar, hatta cinsiyetinizi bile değiştirip kadını erkek, erkeği kadın gibi gösteren modlar, ihtiyarlatan bebekleştiren… vs uzayıp gidiyor. İmaj zengini modlarla her defasında farklı olabiliyor, her defasında yeniden yeniye imaj çizebiliyor ve teknolojik yalanlar söyleyebiliyorsunuz.

Öz çekim yapanlar içerisinde en çok dikkatimi çekenlerden bir kısmı da hani şu minare veya kulenin ucuna parmaklarını koyuyormuş gibi yapanlar, gökyüzündeki ayı avuçlarının arasına sığdıranlar, dünyaca ünlü Pisa Kulesi’nin eğriliğini düzeltmeye çalışırmış gibi yapanlar olmuştur.  

Neden insan gerçekle alâkası olmayan bir dünyanın içinde olmayı veya böyle bir dünyayı yaşamak ister. İnsanı böyle yaşamaya mecbur eden veya boyun eğdiren bir şeyler mi var acaba?

Evet, günümüz kapitalist sistemin ürettiği popüler kültür insanları bir şekilde esir almışa benziyor. Gerçekle, görünen arasında hep büyük bir açı farkı olmasını bu farkın da yine kendi ürettiği imajlarla kapatmayı hedefliyor. Yani, insanın hayatını, baştanbaşa yalanlarla örmesini istiyor.

  Bu tarz öz çekimler gerçekle alâkası olmayan bir dünya görüntüsünün,  adeta bir resmi gibi geliyor. İnsanlar kendi resimlerini çekerken, aslında kendileri de bir resim veriyor. Tıpkı bugün bu kültürün esiri olmuş milyonlarca insan gibi. 

Yani kendi gerçekleri ile görünmesi gereken yer arasındaki uçurumu popüler kültürün imajlarıyla kapatmaya çalışan her defasında tiyatro yapan, riyakârlığa alıştırılan milyonlar.

Yalandan bir dünyanın imajları ile insanı avutmak isteyen bu kültür, yalanını devam ettirmek için yakıtı olan imajlarla dolu bir hayat sunar.

 Meselâ yalandan dünyanın kadın imajı erkek imajı, anne baba imajı, fıtratın biçtiği imajdan, hayatın gerçekliğinden çok farklılaşmış ve uzaklaşmıştır.

Yalandan dünyanın kadın imajı, her daim bakımlı, cıvıl cıvıl, enerjik, hayat dolu, genç güzel, zayıf… Oysa gerçekte böyle bir imaj yoktur ve fıtrî değildir. Olan ile gösterilen arasında bu derin açının içerisi, moda, estetik, makyaj ve sanal riyakârlık ve gösterişle kapatılmaya çalışılmaktadır. 

Popüler kültürün kadın imajına, bugün böyle olmadığı halde böyleymiş gibi davranan milyonlarca kadın kapılmış durumdadır. Oysa gerçek dünyada acılar zorluklar, yaşlanmışlıklar, yıpranmışlıklar, bakımsızlıklar, hüzünler bulunmakta iken, yalan dünyanın kadın imajına uymadığı için bu yoz kültüre uymak zorunda bırakılan veya boyun eğen milyonlar…  

Boyun eğmeyenler ise ya meczup, ya gerici, ya zevksiz, ya da uyumsuz oluveriyorlar. Hatta dişilikleri bile sorgulanıyor. 

Oysa bütün bu imajlarla, bin bir surat gibi gezmeye, tiyatro yapmaya gerek yok. İnsan bu yoz kültüre boyun eğmediği takdirde kimlikli olacak, kendi olacak, hür olacak, meta olmaktan kurtulacaktır.       

Yalandan dünyanın erkek imajı da kadından farklı değildir. Bir tarafta kökü peygamber uygulamasında olmayan, geleneklerin dokuduğu sert erkek, eşiyle istişare etmeyi zayıflık gören, dediğim dedik, kadını saçı uzun aklı kısa olarak değerlendiren, erkekliği, kabalıkla, saygısızlıkla ifade etmek sanan imaja karşın esnek, kıskanç olmayan, sözüm ona özgürlükçü, cesaretsiz, duruşu olmayan ödlek ve tam da salon tipi erkek imajı…

Hasılı, bizleri kuşatan bu imajlar dünyasına bütün zamanı sarfedecek kadar meşgulüz. Sürekli neyin popüler olduğu ile ilgilenip kendi gerçeklerimizi öldürerek bu imajlarla her defasında yeniden doğmayı var olmayı istiyoruz. 

Bu yüzden de giysi değiştirir gibi giyilip sonra fırlatılıp atılan kimliklerle, imajlarla yaşamaya çalışıyoruz. 

İnsan, kendi tercihlerinin kendine ait oluşu ile, kendi sorumluluklarını üstlenme cesareti, gerekirse bu uğurda yalnız kalabilmeyi göze alabilmekle eşsiz, özel, hür ve kimlikli olabilir. Yalandan dünyanın yalandan imajları ile değil. Olduğun gibi görünmek bir zamanların bir erdemi iken, şimdilerde ise olmadığın gibi görünmek maharet sayılmaktadır.

Okunma Sayısı: 3996
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı