"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şuuraltını temizleme ve yeniden inşâ etme

Yasemin YAŞAR
23 Temmuz 2011, Cumartesi
Bilinç ve bilinç altı son yıllarda sıkça rastlanan bir kavramdır. İslâmî gelenekte şuur tabir edilmektedir. Gerek, tıp çevrelerinde gerekse insan-ruh-ahlâk-beyin gelişimleriyle ilgilenen kişilerce sıkça dile getirilen bu kavramların ne olduğunu bilmek gerekir.
Buna göre bilinç, kişinin uyarıcılara karşı beş duyu ile farkındalığı, bu uyaranları denetleyebilmesi gibi bir anlamı vardır. Bilinç, irâdî tercihlerimizle oluşan zihinsel bir aktivitedir ve sadece insanın sahip olduğu bir zihin düzeyidir. Mahlûkatın hiçbirisinde etrafındaki olayları anlamlandırma, yönlendirme, kontrol etme ve geliştirme gibi bir program yoktur. Hayvanların ve bitkilerin bu programları sabittir.
Bilinçaltı dediğimiz kavram ise, bir tür programlamadır. İnsanın hayatındaki bütün tercihlerinde etkilendiği ana nokta bilinçaltıdır. Her şeyi kayıt altına alan bir cihaz gibi çalışmaktadır. İnsan farkında olsun veya olmasın baktığı, tattığı, okuduğu, dokunduğu, kokladığı, duyduğu her şeyi bilinç altı kayıt altına almaktadır.
İnsanın bilinci, farkındalık ve iradî bir zihin aşaması iken, bilinçaltı iradenin devrede olmadığı, daha doğrusu farkındalığın sağlanamadığı, her şeyin depolandığı zihin aşamasını ifade etmektedir. Adeta bir kamera görevi görür. Siz bilincinizle, iradenizle kamerayı bir şeyi kaydetmek üzere yönlendirirsiniz, ama kamera hüviyetindeki bilinçaltı, fotoğraf karesinin içine giren her şeyi depolar.
Bilinçaltı yazılımı veya programı adeta bir mıknatıs gibidir. Bilinçaltını bir tarla gibi düşünürsek, oraya hangi tohumları ektiysek, o büyüyecek ve bundan sonraki iradî tercihlerimiz ve meyillerimiz de o yönde olacaktır.
Kişinin bakış açısının şekillenmesi ve nasıllığı, bilinçaltı beslenmesine göre oluşmaktadır. Bu da düşüncelerini, duygularını, davranışlarını ve hatta kişinin karakterini oluşturacak bir süreçtir. Zira bilinçaltı, bir fikri kaydettikten sonra doğruluğa ve yanlışlığına bakmadan, sorgusuz sualsiz uygulamaya başlar. Yani ektiğimiz ne ise, iyi veya kötü mutlaka yetişecektir.
Bediüzzaman’ın bakış açısı ile ilgili ve insanın adeta manevî haritasını göstermesi açısından çok önemli olan şu tesbiti, aslında söylediklerimizi özetler niteliktedir: “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Güzel görmek, şuurla, irade ile farkındalık ile alâkalı bir durumdur. Şuurlu bakışlar, dokunuşlar, dinlemeler şuuraltını oluşturacaktır. Tefekkür, bu noktadan bakıldığında, şuurlu yapılan bir düşünce, yani bilinç düzeyinde bir ibadettir. Bundan sonraki aşama ise, güzel düşünmeyi netice verecektir. Güzel düşünme de insanın hayatındaki en kötü hadisenin bile, melekût cihetini, mektubat-ı samedaniye olduğunu görmeyi sağlayacaktır. Bu da hayatı daha da lezzetlendirecektir. Zira insan hayatını acılaştıran, mutsuzlaştıran şey, karşılaştığı hadiselere doğru anlam verememesi yani melekûtiyet cihetini okuyamamasından kaynaklanır. Aslında Bediüzzaman, bu güzel görme, güzel düşünme programı ile imanın tahkikleşmesi meselesini de veciz bir ifadeyle anlatmaktadır.
Hâsılı, iradî olarak şuurlu seçimlerimiz, şuuraltını beslemekte, sonra da şuuraltı, almış olduğu bilgileri yürürlüğe koyup, hayatî tercihlerimizi, meyillerimizi belirlemektedir.
Bilinçaltı programının en önemli yazılım safhası, hiç şüphesiz 0-6 yaş dönemidir. Bugün pedegogların da, psikologların da, İslâm âlimlerinin de hem fikir olduğu bu süreçte, çocuk anne ve babasının telkinleri ve çevresinden aldığı mesajlar ile ileriki hayatının tercihlerinin ve meyillerinin tohumlarını oluşturmaktadır. Bu noktada Bediüzzaman’ın şu tesbiti, şuuraltı beslenmesinin, 0-1 yaş döneminde çok daha önemli olduğuna dairdir: “Merhum validemden aldığım telkinat ve manevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinatını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.” Şuuraltı, öncelikle sağlam ve doğru bilgilerle oluşturulursa, insanın bağışıklık sistemi nasıl vücuda giren zararlı mikrobu tanıyıp, mücadele ediyorsa; doğru bilinçaltı programlaması da insanı his ve hevasıyla işleyeceği günah ve haram tercihlerinden alıkoyacak ve bir programlama yapacaktır.
Şuuraltı, İlâhî programa göre beslenirse, yaşanan hayat boyunca buraya gönderilen her türlü mesajı ayıklamaya tabi tutacak, faydalı olanı, yani kendindeki temel program ile uyumlu olanı alıp diğerini atacaktır.
Şuuraltı programını İlâhî programa göre düzenleme işinin temelini anne baba atacaktır. Böyle bir programla büyümeyen, her türlü günahın içine girmiş ve bilinçaltı programını bozmuş kişilerin de bu noktada ümitsizliğe düşmemesi gerekir. Zira Rabbimizin, tövbe, istiğfar ve duâ gibi yenilenme kaynakları, Kur’ân, sünnet ve bunlardan mülhem yazılan Risâle-i Nur eserleri, bozulmuş bilinçaltını tamir ve yeniden inşâ vazifesi yapmaktadır. Asr-ı kıyamet insanları olarak etrafımız dört bir yandan günahlar ile çevrilidir. Böyle bir ortamda şuuraltı tarlasında yabanî ve zararlı otlar da bitmektedir. Fakat ciddî anlamdaki bir pişmanlık ve yakarış, sebat ve azimle iman hakikatlerini okumak ve ibadetlere ciddi devam, hepsinin de temel noktası olan ve ruhu olan ihlâs olduğu takdirde Cenâb-ı Hak, şuuraltındaki yanlış programları silmekte, hidayet ve istikamet nasip etmektedir.
Aslında kişinin bulunduğu iman derecesine göre, şirki terk etmesi, günahları terk etmesi ve Allah’tan gayr her şeyi terk etmesi olan takva, ciddî anlamda bir bilinçaltı programlamasıdır. İmanın taklitten tahkik aşamasına geçmesi de yine bilinçaltının İlâhî programa göre şekillenmesi anlamındadır.
Nitekim yaklaşmakta olan Ramazan ayı, bilinçaltı programının resetlenmesi, programa girmiş olan virüslerin ayıklanması ve yepyeni bir bakış açısı sunması açısından çok önemli bir aylık programlanma dönemidir. Bu kazanç ve bereket ayından azamî istifade etmek duâsıyla.
Okunma Sayısı: 31373
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı