Uzmanlar, Bursa’da binaların yüzde 50’sinin muhtemel bir depremde risk taşıdığını belirterek “Kaybedecek vakit yok” dedi.
İzmir’de 115 kişinin öldüğü depremin ardından riskli bir bölgede bulunan Bursa’da da gözler çürük binalara çevrildi. 2012 yılında devletin açıkladığı haritaya göre merkez ve ilçelerinden birçok fay hattı geçiyor. Duvar’daki habere göre TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Engin Er, şehrin depremsellik haritasını anlattı. Bursa olası bir depreme olması gerektiği gibi hazır olmadığını söyleyen Er, “Marmara Denizi’nin içerisinden geçen, kamuoyunda beklenen İstanbul depremi olarak bilinen 7’nin üzerinde bir depremden Bursa etkilenir. 1999 depreminde bunu gördük. Kuzey Anadolu’nun fay hattının orta kolu, İznik’ten başlayıp Gemlik’te birkaç kola ayrılan, Orhangazi, Mudanya ve Karacabey’e doğru devam eden fay hattı. Güney kolu ise İnegöl’den Bursa’nın merkez ilçelerinden Yıldırım, Osmangazi, Nilüfer, Uluabat Gölü’nün güneyinden devam eden bir fay hattı” dedi.
Zaman daralıyor
1855’de Kuzey Anadolu fay hattının Güney kolunda meydana gelen depremi hatırlatan Er, “Can ve mal kayıplarına sebep olan doğal afetler Bursa’nın bir gerçeği. 1855’de meydana gelen depremin, bilimsel bir çalışmaya tabi olmamakla birlikte, sismolojik çalışmalarla tekrarlanma süreci kayıtlarda 150 ile 180 yıllık periyodu gösteriyor. Yani bu deprem için önümüzde birkaç yılın kaldığını görüyoruz” dedi. Bursa’yı bekleyen en büyük riskin bu fay hattı üzerinde olduğunu kaydeden Er, Bursa’da yapılan deprem çalışmalarının eksik olduğunu vurguladı.

Mühendislik hizmeti almış binalar daha güvenli
Bursa’nın birçok ilçesinde Bayraklı’nın zeminine benzer alüvyon zemin özellikleri gösteren yerler olduğunu belirten Er, “Mühendislik hizmeti almış binaların daha güvenli binalar olduğunu söyleyebiliriz. Yapılaşma, fay hatları ve zeminde sıvılaşma dikkate alınarak yapılmalı” diye konuştu. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (IMO) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Albayrak, İzmir’de yaşanan can kayıplarının nedenini şu sözlerle ifade etti: “İzmir’de deprem 27 km uzaklıktaki Seferihisar’da değil, 70 km uzaklıktaki Bayraklı’da hasara yol açtı, can kayıpları yaşandı. Sebebi alüvyon zemin üzerine imara açılmış olan Bayraklı’nın zemin yapısı. Oradaki zemin depremin etkisini büyütmüş ve büyüterek binaların yıkılmasına etki etmiş. Bu öngörülebilecek bir durum. Bugünkü teknolojiye göre yapılmış olsalardı bu binalar hasar görebilirdi ama çökmezdi”
‘Mevcut yapı stoku denetlenmeli’
Albayrak, “Kentsel dönüşüm Yasası’nın yetersiz olduğu artık anlaşıldı. Bu yüzden meclisten yeni bir yasa çıkmak zorunda. AFAD’ın ortaya attığı Fay Yasası çıkarılarak depreme hazır hale gelinemez. Depreme hazırlığın tek ve temel noktası mevcut yapı stokunun elden geçirilmesidir. Bursa’da yapı stokunun yüzde 50’si mühendislik hizmeti almamış binalardır. Olası bir depremde bu bölgenin hasar görme ihtimali çok yüksek” ifadelerini kullandı.

Çatlakları sıvayarak kapatmışlardı
Afet ve Âcil Durum Kurulu Üyesi ve Fırat Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kürşat Esat Alyamaç, Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından bin 400 binanın orta hasarlı duruma geldiğine dikkat çekerek vatandaşların orta hasarlı binalarda oturtulmasını vicdanî olmadığını kaydetti. Elazığ’da 2007 yılında meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremde hasarlı binaların tesbit edilememesinden dolayı bu binalarda vatandaşların oturmaya devam ettiğini belirten Alyamaç, “Elazığ’da geçmişte Sivrice ilçesinde birçok deprem meydana geldi. 2007 yılının Şubat ayında iki deprem yaşadık. O depremler sonrasında tam 200 tane binada ağır hasar oluştu. Bu hasarlı binalar kayıtlara geçti. O depremlerde kayıtlara girmese de orta hasar ve ağır hasar alan binalar oldu. Fakat genel bir çalışma yapılmadığı için vatandaşlar çatlakları sıvayarak boyayarak kapattı” diye konuştu.