Başbakanın tartışmayı kapalı kapılar ardına taşıma teklifinden sonra irtica “kakofoni”sinin ateşi düşmüş görünüyor. Ama konunun ay sonunda, 31 Ekim günü yapılacak MGK toplantısına gelmesi bekleniyor.
Taraflar, yani hükümet, asker ve Köşk, irticanın tarifi başta olmak üzere ilgili bahisler için sıkı bir hazırlığa şimdiden girişmiş olmalı.
Gerçi özellikle Çankaya’nın irticayı tarif” gibi bir problemi olduğunu zannetmiyoruz.
“Laikliği korumak için temel hak ve özgürlükler sınırlanabilir” sözüyle, 12 Mart’ta “Kriz dönemlerinde hürriyet heykelinin üzerine şal örtmek lâzım” dediği için adı “şalcı başbakan”a çıkan Nihat Erim’i yad ettiren Sezer, tarifin ötesinde çareyi de bulmuş görünüyor!
Sezer Merkel’in yanında Ali Babacan’ı azarlarken sergilediği asabî tavırla da, bu çözümü uygulama yöntemini gösteriyor olsa gerek...
Sezer’in benzer bir tavrı, beş buçuk sene önce bir MGK toplantısında—kendisini Köşke çıkaran—Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatarak ortaya koyduğunu ve akabinde olanları da hatırlamazsak, bu bahis herhalde noksan kalır.
Gelelim askerî cenahtaki tabloya. Orada iş bir hayli karışık ve netlikten uzak görünüyor.
“Gizli anayasa” olarak bilinen ve hükümetin onayı ile yürürlüğe giren Millî Güvenlik Siyaset Belgesinde irticaî faaliyetin tarifi şu:
“Devletin anayasada belirlenen demokratik, laik, sosyal, hukukî, siyasî ve iktisadî yapısını ortadan kaldırarak dinî esas ve prensiplere dayanan bir devlet kurma amacını güden faaliyetler.” (Sabah, 6 Ekim 2006)
Bu tarif, TCK’nın on altı sene önce kaldırılan 163. maddesindeki ifadelerle örtüşüyor.
Bu ifadelerin, 163 yürürlükteyken yine su-i tefsir yoluyla her nevi dinî hizmet ve faaliyetin takip ve tacizi için kullanıldığı mâlûm.
Buna rağmen, gizli anayasadaki tarifin, “İrtica nedir, ne değildir?” tartışmasında baz alınabilecek bir ölçü getirdiği farz edilse dahi...
Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ’un irtica için “devrime karşı hareket” gibi hukuken belirsiz bir tanım yaparken, bu bağlamda cemaatlerle tarikatları devrim karşıtı hareketin odağı olarak nitelemesine ne demeli?
Daha da ötesinde, Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Karahanoğlu’nun, işi Türkçe ezan meselesine kadar götürmesinin izahı ne?
Bakalım, konu MGK’ya nasıl getirilecek?
Bir taraftan havayı soğutmaya çalışan iktidarın, diğer taraftan “Askerin tepkisi haklı. Kanunlarda irtica suçu yok, ama irticaî faaliyet suçu var” gibi söylemlerle dümen kırma sinyalleri veren fiilî icraatı ise kaygıyla izleniyor.
Önce TESEV’in güvenlik almanağına yazı yazan Polis Akademisi öğretim üyeleri hakkında inceleme ve soruşturma başlatılıyor.
Sonra, 9. reform paketinde yer alan ve askerî harcamaların Sayıştay denetimine alınmasını öngören düzenleme, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanının “Acelemiz yok” beyanlarıyla sessiz sedasız askıya alınıyor.
Ve kulislerde, Erdoğan’ın askerle arasını bulacak emekli paşa arayışına girdiği, ayrıca “Devlet kadrolarındaki bazı cemaat mensupları azaltılsın” talimatı verdiği iddia ediliyor...
10.10.2006
E-Posta:
[email protected]
|