Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

S. Bahattin YAŞAR

Morali bozulasıcalar



Gel, gül, geç bunlara

Efendim insanlar gerçekten farklı farklı. Kendilerini insanların morallerini bozmaya adamış insanlardan tutun; felâket tellâllarına, yaygaracılara, huzur bozuculara, dedikoduculara kadar var da var. Ve biz böyle insanlarla birlikte yaşıyoruz hayatı. Bazen yanı başımızda bir eş, bir çocuk, bir kaynana, bir akraba; bazen de işyerinde patron, mesaî arkadaşı, alış veriş yaptığımız bakkal; hatta daha öte-lerde ana muhalefet partisi li-deri, bir şeyleri yapamadığını itiraf edemeyen başbakan, işinin dışında her şeye karışan paşalar… Birisi bir kişinin moralini yok ederken; bir diğeri bir ülkenin moralini, enerjisini yok etmektedir.

Neredeyse özel beceri kurs-larına katılıp, anormalleştirme sertifikaları almış gibi eğitimliler beyefendiler, hanımefendiler.

Yine bir takım insanlar, çok güzel yapılmış işlerde, çok anlamlı atılmış adımlarda, projelerde, hizmetlerde kusur bulma konusunda hep bir numara olan tiplerdir. Yani onlar adeta eleştirel düşünce üretme konusunda kendilerinden daha iyi bir eleştiri yapan olduğunda kahro-luyorlar, kıskanıyorlar ve ‘Bu eleştiriyi neden ben yapmadım’ diye adeta çatlıyorlar.

Yelkenleri hemen bırakmamalı

Böyle insanlara karşı, seyirci olmak ve dinleyici konumda kalmak onlara müthiş zevk veren bir şeydir.

Benim moralimi bozmaya çalışan bir insana karşı, kurduğu cümleleri önce dinliyorum, sonra da ona, ‘Senin için çok üzgünüm. Gerçekten böyle bir düşünce içerisinde olmak, seni ciddî şekilde rahatsız ediyordur.’ diyorum. Ve onu da kapsayan bir çözüm önerisiyle, ‘gel, gül, geç, bunlara’ diyorum.

Adam cidden şaşırıyor. Atağı sonuç vermediği için üzülüyor, ama cazibeli karşı taktiğe de duyarsız kalamadığı için, biraz sonra bana katılıyor ve ‘gülümsüyor’. Biraz sonra, sanki az önce konuşan kendisi değilmiş gibi bir halet-i ruhiye içerisine giriyor.

Anlıyorum ki, her cümle, bizim toprağımıza uygun çiçek açıyor.

Her tenkide müsaade etmemek

Yine bir takım insanların kendileriyle adeta bütünleştirdikleri ‘eleştirel duruşlar’ dikkat çekiyor.

Eleştirmenin güzel tarafları var tabiî. Hele hele yapıcı eleştirilere sürekli açık durmak gelişmenin de bir yoludur.

Ancak hemen her meselede, kendisine düşen her söz hakkında, artık herkes ondan ‘bakalım nasıl bir eleştiri yapacak’ diye beklenir hale gelinmişse, bu kişi taşımış olduğu bu düşünce yapısı ile kısa zamanda kendi kendini yer hale gelecektir.

Özellikle yapılan tenkitler kendi-mize yönelik ise ve tenkitleri de hak etmiyor isek; bu yapılan tenkitleri değil kabul etmek, dinlemek bile gereksizdir. Eleştiri hakkı, kişiye yıkma hakkı vermez.

Böyle ortamları değiştiremiyor isek, terk etmek, en basit çözüm önerisidir.

Size bu konuda katılmıyorum

Konusu ve konumu ile ilgili haddi aşan insanlara karşı, ‘Size bu konuda katılmıyorum’, ‘Ben böyle düşünmüyorum’ cümlelerini, bir ‘kişisel hak’ olarak görmek ve söylemek çok önemli bir mesajdır.

Görüş ve düşüncesini kendilerine saklayanlar, çekimser kalanlar aslında yanlışın zemin bulmasına yardım ediyorlar demektir.

Geçenlerde, sürekli ilişkiler içerisinde bulunduğumuz beyefendi, açtı ağzını yumdu gözünü. Anlaşılan birisine fena halde kızmıştı.

Ona, ‘bir kişinin, sadece bir zaman diliminde, sadece bir organıyla yaptığı bir yanlışına odaklanarak, o kişinin bütün hayatına o yanlış penceresinden bakmak ve değerlendirmek doğru olmasa gerek’ dedim.

Kısa sohbetin biten cümlesi, ‘aslında haklısınız’ şeklindeydi.

Diyeceğim o ki, aklımıza, mantığımıza, inancımıza uymayan meseleleri seslendiren insanlara karşı, ‘Size bu konuda katılmıyorum.’ demek çok önemli, adeta ‘varlığımızı anlamlı kılan’ bir cümledir.

Her şeyin bir sebebi var

Tabiî ki sırf laf olsun diye böyle bir halet-i ruhiye taşımıyor insanlar. Haliyle onu etkileyen, onu böyle olmaya sevk eden bir takım sebepler bulunmaktadır. Bunlarında başında, ‘vatanı kurtaramama’, ‘âleme bir nizamat verememe’ gibi, elinin yetişmeyeceği meselelerde topyekün bir çözüm arayışı ve beklentisi gelmektedir.

Oysa ki ‘yüzde bir’lik bir gelişme çok önemli bir gelişmedir.

21.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.07.2007) - Şu bizim kaktüs çiçeği!

  (07.07.2007) - Aman dikkat!

  (30.06.2007) - Mümkünün en güzeli: İnsan

  (23.06.2007) - Desteklediğimiz parti iktidara gelirse…

  (16.06.2007) - İdeal komşu aramak değil, önce ideal komşu olmak -2

  (09.06.2007) - ‘Komşuya merhaba!’ yazıları -1

  (02.06.2007) - Olumlulamalar -4

  (26.05.2007) - Müsbet davranış örnekleri

  (19.05.2007) - Her şey bakış açısındadır

  (12.05.2007) - Olumlulamalar-3

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004