Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hakan YALMAN

İnsanlığın yolunu aydınlatan nur



Varlık alemi içinde temel problemi, varlığı ve kendini tanımlamak olan fert; çevresinin ve olayların ruh boyutunda oluşturduğu fırtınalar ve dalgalanmalara karşı ayakta kalabilmek için kuvvelere tutunacaktır. Kendisi için yararlı olan şeyleri benliğine yöneltmeye çalıştığı “şehevi” kuvveleri, zararlı şeyleri benliğinden uzak tutmaya çalıştığı “gadabi” kuvveleri ve faydalı ve zararlı olanları ayırt etmeye yarayan “akli” kuvveleri varlık aleminin kargaşası içinde ferde bir yol çizer.

Bu kuvvelerin tezahürleri günümüz psikiyatrisinin terminolojisine “dürtüler” olarak girmiştir. Bunların vasat ve her iki yöndeki aşırılık noktalarından geçen fertler adedince kişilik tipleri, varlık alemi içinde ve sosyal hayatta bir yer edinme gayreti içindedir. Arzular, hırslar, ihtiraslar, sevgiler, menfaat çatışmaları, mücadele ve kin, nefret, aşk gibi duygular bu tablonun sosyal hayata yansıması olmalıdır.

Bunun itikadi anlamda uç noktasını temsil eden Mutezile mezhebi olmalıdır. Mutezile mezhebinin sebep-sonuş bağlantısında belirgin şekilde pozitivizm ve determinizme yakın olduğu ve bu yaklaşımla sebebi, sonucu doğuran asıl faktör olarak algıladığıdır. Diğer taraftan güzellik ve çirkinlik varlıkların zatından kaynaklanan özellikler olarak kabul edilmektedir. Yani, Cenab-ı Hak ve Külli İrade varlıkları kendi asıllarında var olan, varlık alemi içinde temel problemi, varlığı ve kendini tanımlamak olan fert çevresinin ve olayların ruh boyutunda oluşturduğu fırtınalar ve dalgalanmalara karşı ayakta kalabilmek için kuvvelere tutunacaktır.

Kendisi için yararlı olan şeyleri benliğine yöneltmeye çalıştığı “şehevi” güzelliklere göre güzel ya da çirkin olarak kabul etmek durumundadır. Adeta varlık Halık-ı Külli’şey’in dışında bir işleyişle özellikler kazanmakta ve onların bu özelliklerine göre ve ikincil bir irade olarak Alemlerin Rabbı eşya ile alakasını ve muamelelerini yürütmektedir. Yani eşya kendi iç mekanizmaları ile işleyen, başka bir alan ve irade ile bağlantısı olmayan, kendinden kaynaklı yani zatî özellikler taşıyan bir alandır ve Halık-ı Külli Şey bu işleyişte bir seyirci, olaylara tabi olan ve işleyişin ortaya çıkardığı sonuca göre muamele etmek durumunda olan bir konumdadır.

Bu hafta sonu Anakara Risale-i Nur Enstitüsü tarafından düzenlenen “anlama seminerleri”nden İbrahim Kaygusuz’un çalışması gerçekten takdire şayandı. Mutezile, Cebriye, Meşşaiyyun, Akl-ı Evvel, Eski Yunan filozofları ve bunların İslâm felsefesi üzerindeki etkileri, Aristo, Eflatun ve Sokrat ile ilgili tesbitleri çok yerine oturan ve Risale-i Nur yaklaşımını çok dengeli şekilde ortaya koyan bir çalışmaydı. Bu tesbitler aslında Kur’ân’ın bakışının asra yansımalarıydı.

Her şeyde olduğu gibi, bu durumda da istikamet Halık-ı Külli’Şey ile bağlantılı, O’ndan olduğu bilinen bir varlık anlayışı ile mümkündür. Mensubiyet duygusunun en istikametli şekilde hissedileceği durum benliğin nübüvvet silsilesi ile yani Hazret-i Adem’den (a.s.) Hazret-i Muhammed’e (a.s.m.) kadar insanlık alemine dal budak salmış iyilik ağacının zamana uzantısı, asra uzanan dalında bir meyve olduğunu hissetmek mensubiyet duygusu adına yaşanabilecek en güzel hal olmalıdır. Kendine yansıtarak ve grup psikolojisi içinde, mensubu olduğu gruptan birilerinin şerefiyle şereflenmek ve varlığını anlamlandırmak için insanlık nev’inden Hazret-i Muhammed (a.s.m.) gibi bir şahsiyetin çıkmış olması yeter. Böyle bir gruba mensubiyet ve öyle bir zatın (a.s.m.) yüceleştirilmesi ile kendi varlığını anlamlı kılmak sosyal hayatın ve benliğin en yüce noktası olmalıdır. Bu hal benliğine varlığa ve sosyal hayata benlik adına değil, Halık adına bakmanın işaretidir. Varlığı kendi içinde ve maddî planda anlamlandırmakla sahipsiz ve çaresiz, başıboş algılanan bir alem yerine her şeyin gücünü ve bütün özelliklerini Kadir-i Külli’Şey’den aldığı kontrollü ve isitikametli bir alem algısının ferdi plandaki emniyetini yaşamaktır.

Aslında varlığın karmakarışık yolları arasında kişinin doğru istikameti bulabilmesi çok zor. Bu durumda en sağlıklı pusula Kâinat Sultanı’na bizzat muhatap olabilmek. Bu da yeryüzü denen şu gezegende ancak Kur’ân’a muhatap olmakla mümkün ve Kur’ân’ın yeryüzüne indirildiği aya tekrar kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ramazan ayının hayatımıza taşıyacağı en büyük farklılık Kur’ân ile ve Kur’ânî paylaşımlarımızın artması olmalı. Çünkü maddi boyuttan algılandığında çok karanlık ve belirsiz olan geleceğimizi aydınlatan en büyük rehber.

Bu paylaşımlarımıza bir teşvik ve külli bir dua olması açısından gazetemizin Ramazan’da Kur’ân hediye ediyor olmasının manevî değeri ve anlamı çok büyük. Bizler de bu büyük ve ayın anlamı ile çok örtüşen duaya hem fiili hem kavli dua ve gayretlerimizle amin demeliyiz. Bu uğurda en ufak bir adımın manevi karşılığı hiç bir dünyevi menfaatla kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Allah bu ramazan duasını Risale-i Nur ile Kur’ân’ı insanlığın hayatına taşımaya çalışan cemaatimizin samimi gayretlerine yardımcı kılsın. Bu gayretler ve duaların küresel bir asr-ı saadet vesilesi olması için Zat-ı Zülcelal ve Rahman’ur Rahim’e yalvarıyor ve o sonsuz rahmetin tesirini göreceğimizden en ufak bir şüphe duymuyoruz.

10.09.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.09.2007) - Varlığın gerçek anlamı

  (20.08.2007) - Cumhuriyet, cumhur ve başkanı

  (06.08.2007) - Kader algısı ve insanlığın geleceği

  (30.07.2007) - Muhabbet fedailiği

  (23.07.2007) - Millet iradesi ve İlâhî murad

  (16.07.2007) - Fikri hür olmak

  (09.07.2007) - Tire’de hizmet aşkı ve birlik ruhu

  (02.07.2007) - Dâvâmız ve misyonumuz

  (18.06.2007) - Sağlam kimlik birlik ruhu ile olur

  (04.06.2007) - Namaza dil uzatmak edepsizliktir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri