Çankaya Köşk’ündeki statükocu, halka kapalı görüntünün yerini gülen, halka daha yakın, akreditasyonlarla kişilerin ayrılmadığı bir dönem almaya başladı.
Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz’le beraber gazetemizi temsilen katıldığımız Köşk’teki resepsiyonda 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ilk yılları hariç dâvet edilmeyen gazete yöneticileri, işadamları, sivil toplum örgütleri vardı. Bu sefer, o dönemde akredite olanlarla, akredite olmayanlar bir aradaydı. Henüz 11 günlük Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül’ün daima tebessüm eden görüntüsü âdeta dâvetlilerin yüzüne de yansımıştı.
* * *
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra devlet erkanı ve yabancı misyon şeflerinin tebriklerini kabul eden Gül, önceki gün de sivil toplum kuruluşları ve basın kuruluşlarının genel yönetmeni ve Ankara temsilcilerini Çankaya Köşkü'nde kabul etti. Gül, resepsiyona katılan davetlilerin salona girişlerinde hepsiyle yaklaşık 20 dakika el sıkışırken, bazı davetlilerle kısa süreli sohbet etti, tebriklerini kabul etti.
Bu sefer ne asker, ne CHP davetliydi. Yani basının “geldi, gelmedi” tartışmaları yapamayacağı bir resepsiyondu. Bu yüzden rahat bir ortam gözleniyordu. Ancak bu kadar çok gazeteci olunca gündeme yönelik sorular birbiri ardına geldi. Cumhurbaşkanı ilk davette aralarda rahat rahat dolaşıp misafirleri ile ilgilenebilirken, bu sefer bir gazeteci soru yönelttiğinde diğer gazeteciler haber atlamamak için hemen oraya biriktiler.
Gazeteciler Gül’ü soru yağmuruna tutarken, bu sorulardan birisi de, yeni anayasa taslağı ile cumhurbaşkanını yetkilerinin daraltılacağına ilişkin soruydu. Gül bu soruya gayet net cevap verdi. “Cumhurbaşkanlığı icracı bir makam değil, Türkiye'nin önünü açan, moral veren konumda olan bir makamdır. Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin kısıtlanacak olmasından rahatsız değilim. Ben işimi yaparım.”
* * *
Resepsiyonda iki görüntü dikkatimizi çekti.
Uçan Süpürge Kadın Derneği’nin Koordinatörü Halime Güner’in “Sayın Cumhurbaşkanım eşiniz Hayrunnisa Hanım yan binada, neden burada değil?” sorusuna ise, “Kendi kararı, kendi tercihi. Yoksa bir sorun yok. Kendisi katılmak istemiyor. Onunla birlikte katılacağımız toplantılar da olacak. Yoksa dirençlidir, sağlamdır. Hiç merak etmeyin” diyerek cevap verdi yeni cumhurbaşkanı…
Resepsiyonu tek başörtülü katılan Başkent Kadın Platformu dönem Başkanı Zeynep Göknil Piyade’nin, “Hayrunnisa Hanım niçin davetlere katılmıyor? Hayrunnisa Hanımı gölgede bırakmayın” sözlerine Gül’ün tebessümle söylediği şu cevabı anlamlıydı: Hayrunnisa hanım gölgede kalacak bir insan değil…”
* * *
Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanı döneminde bir çok programa katıldığı için o dönemde bu programlara katılan bir çok kişi yanımıza gelip, Demirel ile Sezer arasındaki farkları uzun uzadıya anlattılar. Demirel dönemindeki hareketliliğin Sezer döneminde bittiğini, bu dönemin de Demirel dönemi gibi olacağının işaretlerini aldıklarını ilettiler. Demirel döneminde ve Sezer’in ilk yılında başörtülülerin resepsiyonlara rahatça girdiklerini ve herhangi bir “sorun” yaşanmadığını hatırlattılar.
* * *
Özetle, Köşk’te yeni bir dönem başlı-yor. Bunun ilk izlenimlerini yaşadık.
Resepsiyona katılan bir çok gazetecinin ortak görüşü, Köşk’teki somurtkan görüntü artık gülen bir görüntüye bıraktığıydı…
Resepsiyonun özeti de buydu…
09.09.2007
E-Posta:
[email protected]
|