Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Hacca hazırlanırken



Bu mevsim, hac mevsimi. Herkes, yakınını, konu komşusunu hacca gönderiyor. Yolculuyor. Hacı adayları da, gitmeden önce sıla-i rahim yapıp, helâllık diliyorlar çevrelerinden.

İlk defa gidenler için hem büyük bir heyecan, hem de merak sözkonusu. Arzuladıkları o yüce makama ulaşma hasretiyle, neyi nasıl yapacaklarına dair sorup soruşturdukları yüzlerce başlık var.

Hacı adaylarının, önceden yeterli bir eğitim aldıkları veya sağlıklı bir rehberlikten geçtikleri söylenemez. Son yıllarda Diyanet’in ve özel firmaların rehberlik hizmetlerine rağmen, arzu edilen zihnî hazırlığın yapılabildiği tereddütlü. Duygu dengesi ile farz olmasının gerektirdiği huşu içinde ibadet menziline hazırlanma metotlarında çok mesafe alınmasına rağmen, çalışmalar yeterli değil.

Bazen fazla tedbirli olunuyor, gerekmeyen eşya götürülüyor. Dönerken, Türkiye’de bulunan hediyeler oradan getiriliyor. Çoğunlukla duyuma dayalı öğrenmeyle hacca gidiliyor. Kulaktan kulağa etkileşim öne çıkıyor. Daha önce gidenler, tecrübelerini aktarırken, olumsuz vakaları nazara vermeleri, aşırı tedbir ve teyakkuza sevkediyor hacı adaylarını.

Burada hacı adaylarına cesaret vermek gerekiyor. Mümkünse olumluları anlatmak, meşakkatli bir ibadet olduğunu söylemek ve sabır tavsiye ederken, psikolojisini iyi hazırlamak icab ediyor.

Aylar öncesinden, hatta birkaç yıl boyunca hacca niyetlenip, Diyanet’e başvuranların bir kısmına kuradan “buyur” daveti çıkınca, sevinçle birlikte tatlı bir telâş başlıyor. Bir sonraki yıla/kuraya kalanlar ise ertelenmenin artan iştiyakını yaşıyorlar. Bunların hepsi bir ibadet ve ihlas emaresi.

Hacıların farz ibadeti yapmaya niyetlendikleri andan, yol hazırlıklarının hızlandığı zaman aralığına kadar, zihnen ve hayalen de kendilerini hazırlamaları, yetiştirmeleri, haccın verim ve bereketini kat kat arttırır. En önemlisi, idrak seviyesini yükseltir. Gitmiş gibi kalben, ruhen ve niyeten harekete geçirecek en önemli amil, şuurlu gitmektir. Yani okuyarak, dinleyerek ve görerek gitmektir.

Okuma ve dinlemeyi anladık da, “Görmeyi, önceden nasıl yapacağız?” diyeceksiniz. Zaten en önemli mevzu da bu. Bugünkü görüntü teknolojilerinden yararlanmak. Gözümüzle görmek, kulağımızla işitmek ve kalbimizle tasdik edip hislerimizin artan buluşma talebini, daha da kuvvetlendirmektir.

Şu anda kitapçılarda veya vcd satan yerlerde, hacla ilgili bir çok belgesel ve hac rehberi bulmak mümkün. Bunlardan, farklı açıları nazara veren birden fazla, hatta mümkünse hepsini birkaç gün eve kapanıp veya iş arasında veya akşamları ailece seyredip, kavramlara, mekânlara ve farzlara alışmakta yarar var.

Mekke ve Medine belgeselleri, hac ziyaretleri ve günlük tarzında yazılmış yazı ve kitaplarda önemli bir malzemedir. Giderken dolu gitmek. Ruhunu yaşayarak revan olmak. İştiyakı taçlandıracak, azamet-i İlâhiyenin hikmet perdesini Resulullah’ın (asm) şahsında bize sunuşunu yaşamaya gideceğimiz en müstesna hallere aşina olurcasına, hayalen ve fikren gidip, sonra bedenen gitmek, inanılmaz derecede irfan ve iz’an katar.

Haccın hikmetlerini bilmek, Peygamber Efendimizin hayatını tekraren okumak, sahabelerin, Asr-ı Saadet’in tarihçesine bir daha göz atmak, notlar çıkarmak, zaruri duâları, ezbere bilmiyorsak, elimizin altında tutmak, sünnet-i seniyyeyi derin bir nazarla tetkik ederek yönelmek, elbette duâmıza duâ, kalbimize sürûr, gidişimize bereket, mülâkî olacağımız, müşerref olacağımız Kâbe’nin azametine yaraşır bir kabul ve teslimiyet safhasına götürür.

Bir inşirahın, bir inkişafın, bir fethin kalbimizdeki ufkunu farkedeceğimiz en güzel zamanlardır haccı düşünmek, Resûllullah’ı (asm) hayal etmek ve onun nebiler nebisi Hatem’ül Enbiyalığını anlamak, haccı haclandırır.

Hazırlıklar bununla sınırlı değil elbet. Daha konuşacaklarımız var. İyi bir hac planlaması, iyi bir duâ tasavvuru, iyi bir niyet halisiyetinin yanında, bunu besleyecek semboller, değerler ve anlamlar bütünlüğünün tefekkür kapılarına dayanmak gerekiyor. Bir de Tefekkürname olmalı.

06.12.2007

E-Posta: [email protected].


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (05.12.2007) - Tören “terör”ü

  (04.12.2007) - Girişimci üniversite

  (03.12.2007) - GAP’la kalkınmak

  (02.12.2007) - Günün beş dönemi

  (29.11.2007) - Tevhid ve tevhide

  (28.11.2007) - Kozan'da korkak ruhun dayatması

  (27.11.2007) - 21. Yüzyıl anayasası

  (25.11.2007) - Öğle zirvesi

  (22.11.2007) - Adalet Sempozyumu’nun ardından

  (21.11.2007) - Onurlu bir dünya adaleti ve Risâle-i Nur

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri