Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Kırmayalım, kırılmayalım



Asıl olan ne kırmak, ne de kırılmak... Ne incitmek, ne de incinmek... Ne darıltmak, ne de darılmak... Gel gör ki insanız işte... Kusurlarla, hatalarla âlûde bir yapımız var... Zaaflarımız var, vartalarımız var, yanlışlarımız var...

Bazen kuvve-i gadabiyemiz galebe çalıyor, öfkemizi gemlemekte zorlanıyoruz... Bazen yıpranmış sinirlerimize hâkim olamıyoruz... Bazen de kendimizden kaynaklanan sıkıntı ve streslerimizin sevkiyle çevremizdeki insanları kırıp döküyoruz...

Ne olursa olsun, insanları, hele de yakın dostları kırmanın, rencide etmenin mazereti olamaz, olmamalı. Hiç bir sebep, hiç bir gerekçe çevremizdeki insanları darıltacak, küstürecek söz, hâl ve hareketlerimize bir haklılık tanımaz, tanımamalı.

Hiç bir canlıyı, hiç bir insanı incitmemeli, kırmamalı; bizimle beraber ulvî bir dâvâya gönül veren insanları kat’a ve asla incitmemeli, kırmamalıyız. Bilerek veya bilmeyerek böyle bir duruma sebebiyet vermiş isek, derhal tamir etmeliyiz.

“Canım, böyle bir dâvâ içinde olan hiç küser mi, hiç kırılır mı?” demeye de hiç bir hakkımız olmamalı... Elbette bir büyük dâvâya baş koyanların gündeminde darılma küsme olmamalı. Böyle nazik bir zeminde, böyle ulvî ve ağır bir mânevî mesuliyeti yüklenenler asla darılıp kenara çekilmemeli. Birileri bizi kırıp incitmekle bir kusur işlemiş ise, biz de küsüp kat’-ı alâka etmekle ikinci ve daha büyük bir hata işlemiş oluruz. Haksız yere hakaretlere de uğrasak, izzet ve şerefimizle dahi oynanmış olsa, üstlenmiş olduğumuz bu şerefli dâvâmızın hatırı için olup bitenleri sineye çekmeye nefsimizi iknaya çalışmalıyız.

İsterseniz bu konuda Bediüzzaman’ın söylediklerine kulak verelim:

“Kardeşlerimden rica ederim ki: Sıkıntıdan veya ruh darlığından veya titizlikten, nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudûr eden fena ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve ‘Haysiyetime dokundu’ demesinler. Ben o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mâbeynindeki muhabbet ve samimiyete feda ederim.”

Basit gibi görünen bu gibi problemleri ciddiye alan Bediüzzaman’ın, sözkonusu durumlardaki tavsiye ve yaklaşımı böyle olduğu halde, bazıları “Ne yapayım, benim yapım böyle” deyip kırıp dökmeyi alışkanlık haline getiriyorsa, bazıları da “Valla ben hiç kimsenin hakaretlerini sineye çekmek zorunda değilim” deyip nefsini feragate ikna edemiyorsa, elbette yapılacak bir şey yok.

Ama bilinmelidir ki, Nur mesleği aynı zamanda bir feragat ve fedakârlık mesleğidir. Uhuvvet, ihlâs, şefkat gibi hasletler de bu kudsî mesleğin vazgeçilmez esaslarıdır. Kardeşliği, ihlâsı, sevgiyi, merhameti kulak ardı ettiğimiz zaman Nur hizmetinden bahsedilemez.

Bunun için Bediüzzaman: “Mabeynimizdeki hakiki ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz” diyor. Ve bunun akabinde de “Madem ben size bütün kuvvetimle itimat edip bel bağlamışım ve sizin için, değil yalnız istirahatımı ve haysiyetimi ve şerefimi, belki sevinçle ruhumu da fedâ etmeye karar verdiğimi bilirsiniz, belki görüyorsunuz” diyerek bize bu konuda yol gösteriyor.

Bu meyanda Bediüzzaman’ın, nurun iki rüknünün arasında vuku bulan, bize göre ehemmiyeti olmayan basit nazlanmalara karşı; “Eyvah, eyvah, el-aman, el-aman. Ya erhamürrâhimîn, medet... Bizi muhafaza eyle, bizi insî ve cinnî şeytanların şerrinden kurtar, kardeşlerimin kalplerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur” diyerek feverân ettiğini görüyoruz.

“Eyvah, eyvah” diyerek feverân eden Bediüzzaman’ın, bu işi çok ciddiye almasındaki sebep nedir acaba?

Bu olaydan dolayı kalben ve ruhen ağladığını beyan eden Bediüzzaman, bundan sonraki ifadelerinde de; “Gerçi hadise pek cüz’î ve geçici ve küçük idi. Fakat saatimizin zembereğine ve gözümüzün hadekasına gelen bir saç, bir zerrecik dahi incitir” diyerek, kardeşler arasında bizce çok küçük, önemsiz gibi görünen nazlanmaların, sitemlerin, soğuklukların dahi yüklendiğimiz kudsî dâvâmıza zarar verebileceğini nazarlarımıza sunuyor.

Bediüzzaman’ın talebelerine yazdığı bu ve benzeri mektuplarda geçen ifadelerden anlıyoruz ki, kudsî bir dâvâ etrafında kenetlenen ve Nurlarla hizmeti gaye edinen insanlar için en önemli ve öncelikli vazife; ihlâs, uhuvvet ve tesanüdü muhafaza etmektir. Şefkat, sevgi ve kardeşliği rencide edecek söz, hâl ve hareketlerden sakınmaktır.

Yine bu nevî ifadelerden anlıyoruz ki, yüklendiğimiz dâvâ, mensubu bulunduğumuz ulvî hizmet ne kadar ağır, ne derece değerliyse, o derece de akamete girmeye müsait. Nazik ve muzır manileri olan yüce bir dâvâ.

Bu yüce dâvâyı el üstünde tutmaya ne dersiniz?

23.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.12.2007) - Para ve kariyer üzerine kurulan evlilikler

  (09.12.2007) - Alış verişte dürüstlüğü elden bırakmamalı

  (02.12.2007) - Dahildeki barış ve kardeşlik önemli

  (25.11.2007) - Dest-i kudreti unutmamak kaydıyla

  (18.11.2007) - Okumayınca strese girmek

  (11.11.2007) - Meşrepler farklı da olsa, aynı dâvâ etrafında kenetlenmek

  (04.11.2007) - Tevazu ve mahviyet olmadan olmaz

  (28.10.2007) - Farklı meşrepteki insanların bir arada olması mümkündür

  (21.10.2007) - Para ve kariyer uğruna hebâ edilen değerler

  (14.10.2007) - En etkili tebliğ yolu

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri