Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

İnsanlığın kurtuluşu ve Hazret-i Muhammed (asm)



B. Güneş Bey:

* “Peygamber Efendimiz (asm) ilk vahyi aldığında kırk yaşındaydı. İlk vahiy ‘Oku!...’ emrini getirmişti. Peygamber Efendimiz (asm) okuma bilmiyordu. Oysa o zamanlar edebiyat ve şiir çok meşhurdu. Bu halde Peygamber Efendimiz’in (asm) okuma bilmemesinin hikmeti nedir?”

Bu sorunun cevabını Kur’ân veriyor ve şöyle buyuruyor: “Bu Kur’ân sana indirilmeden evvel sen ne bir kitap okumuş, ne de yazı yazmış değildin. Eğer okuma yazma bilseydin, âyetlerimizi çürütmek isteyenler elbette şüpheye düşerlerdi.”1 demek, Peygamber Efendimiz’in (asm) okuma yazma bilmeyişi, Kur’ân âyetlerinin doğrudan Allah’ın kelâmı olduğunun delilidir.

Şu günlerde kutlu doğumunun müjdesini iliklerimize kadar yeniden yaşadığımız Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm kendisi için yaşamamış, ümmeti için yaşamıştır. O (asm) bizim katımızda Allah’ın elçisi, Allah’ın katında bizim elçimizdir. Onun (asm) bize–insan cinsi olarak—hediye ettiği nur eşsiz ve benzersizdir. Cenâb-ı Hak bize iman, hidayet, nur, tevfik, muhabbet, rahmet ve rıza yolu nâmına ne ihsan etmişse, onun (asm) eliyle ihsan etmiştir.

Onun (asm) Allah’tan alıp bize getirdiği nur ile dünyanın şekli değişmiştir. İnsan ve bütün kâinatın hakikî mahiyetleri o nur tufanı ile aydınlanmış, kendine gelmiştir. Üstad Bedîüzzaman Hazretlerine göre, onun (asm) getirdiği nur ile görünmüştür ki; şu kâinatın mevcudâtı Allah’ın isimlerini okutan birer Samedânî mektup, birer vazifeli memur, bekaya mazhar birer kıymettar ve manidar mevcutturlar. Eğer o nur olmasa idi, varlıklar tamamıyla mutlak fenaya mahkûm, kıymetsiz, mânâsız, faydasız, abes, karmakarışık ve tesadüf oyuncağı mahiyetinde evham karanlıkları içinde kalacaktı. İşte bu sırdandır ki, akıl sahibi bütün insanlar Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın duâsına “Âmin!” demektedirler. Yerlerden göklere kadar bütün varlıklar onun (asm) nuruyla iftihar etmektedirler.2

Eğer o nur olmazsa kâinatın da, insanın da, hatta her şeyin de hiçe ineceğini beyan eden Bediüzzaman Saîd Nursî Hazretleri, böyle güzel ve eşsiz bir kâinata, böyle eşsiz bir Zatın (asm) lâzım olduğunu kaydeder. “Yoksa kâinat da, eflâk da olmamalıdır” der.3

Bedîüzzaman Hazretlerine göre, zamanın ve mekânın tek ferdi sıfatıyla Resûl-i Kibriya Efendimiz (asm), öyle yüksek bir namazda, insanı ve bütün mahlûkatı mutlak fenaya düşmekten, kıymetsizlikten, faydasızlıktan, abesiyetten âlâ-yı illiyyîn olan kıymete, bekaya, Cennete, ulvî vazifeye ve Allah’ın birer mektubu olma makamına çıkarmak için, öyle umumî bir duâ etmektedir ki, Hazret-i Âdem’den (as) Kıyâmete kadar gelen bütün kâmil ve nûrânî insanlar kendisine uyarak, duâsına “Âmin!” demektedirler. Öyle umumî bir ihtiyaç için duâ etmektedir ki, değil dünyâ ehli; semâvât ehli ve bütün kâinât dahî O'nun (asm) niyâzına iştirâk edip hal diliyle, “Oh! Evet, Ya Rabbenâ ver! Duâsını kabul et! Biz de istiyoruz!” derler. Duâsına ve niyazına bütün mevcûdât, semâvât ve hatta arş vecde gelip, “Âmin! Allâhümme Âmin!” derler.4

Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın beşerî hayatı ile, Allah’ın lütfu ile yükselen mânevî şahsiyetini, tavus kuşunun yumurtası ile göklerde uçan tâvus kuşu arasında kurduğu bir nisbet ile açıklayan Bedîüzzaman Hazretleri; Tâvus kuşu gibi güzel bir kuşun yumurtadan çıkıp olgunlaştığını, semâlarda uçmaya başladığını; güzelliği ile şöhret kazandıktan sonra, birisi çıkıp da yerde kalan yumurtasının kabuğu içerisinde o kuşun güzelliğini ararsa haksızlık yapmış olacağını; kezâ, Peygamber Efendimizin (asm) tarihlerce kaydedilen hayatının da bir çekirdekten ibâret ve beşeriyet şartları içerisinde geçtiğini, uzaktan yüzeysel bir nazarla onun hayatına bakan bir adamın, onun mânevî kişiliğinin değerini anlayamayacağını; fakat onun beşerî hayatına ve görünen hallerine ince bir kışır ve nâzik bir kabuk nazarıyla bakıldığı takdirde, o kışır içerisinden iki âlemin güneşinin ve Tûbâ ağacı gibi Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın, feyz-i İlâhî ile sulanmış, fazl-ı Rabbânî ile tekâmül etmiş olan hakîkî çehresinin çıktığının görüleceğini kaydeder. Bir zerrenin ışığa kaynaklık edemeyeceğini, ancak o zerrenin mânâ-yı harfi ile gökteki güneşin ışığına mazhar olabileceğini; binaenaleyh Peygamber Efendimizin de (asm) Rahman-ı Rahîm’in tecellilerine eşsiz bir şekilde mazhar bulunduğunu belirtir.5

Böyle bir rahmet müjdecisini, böyle bir rahmet habercisini, böyle bir rahmet Peygamberini insanlığın doğru tanıması, doğru okuması ve doğru kavraması bir zorunluluktur.

Bu vesileyle; Rahmet Peygamberi Hazret-i Muhammed’in (asm) kutlu doğumunu tebrik eder, Rabb-i Rahîm’in ona indirdiği yüksek nurun ve rahmetin ışığıyla bütün insanlığı kuşatmasını, Rabb-i Rahîm’den niyaz ederim.

Dipnotlar: 1- Ankebût Sûresi: 48, 2- Sözler, s. 71,

3- Sözler, s. 215, 4- Sözler, s. 70, 218, 5- Mesnevî-i Nûriye, s. 74

20.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.04.2008) - Hayatın içinden

  (17.04.2008) - Muhtelif cevaplar

  (16.04.2008) - Nebe Sûresi’nin fazileti

  (15.04.2008) - Kısa kısa

  (13.04.2008) - İman tazelemenin önemi

  (12.04.2008) - Kısa cevaplar

  (11.04.2008) - Günahlarımız ve tövbemiz

  (10.04.2008) - Kısa kısa

  (09.04.2008) - Namazın bize kazandırdıkları

  (08.04.2008) - Namaz için sebep arayışı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri