Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Beşerî ilişkilerimizde Allah korkusu



Abdullah Bey: “Bir kişi bana sövdüğü zaman benim ona karşı tavrım nasıl olmalıdır? Kavga etmeli miyim? Yoksa âhirete mi bırakmalıyım? Karşılık vermeyince korkak diyorlar. Karşılık verince haddi aşabiliyorum. Ne yapmam gerekir?”

Her şeyi mahşer adına yaşadığımız ne kadar da kendini gösteriyor, değil mi? Mahşere ne çok malzeme çıkarıyoruz? Yığınla! İnsanlar arası ağız bozukluğundan el bozukluğuna, hakaretten haksızlıklara, nezaketten saygıya her şey, ama her şey mahşer için bulunmaz malzemeler teşkil ediyor.

Birisi sana sövdüğü zaman, cevap vermezsen, mahşerde alacaklı olursun. Şeytan itekler ve bir fazlasıyla sövgüsünü iade edersen, bir iki de patlatırsan, bu defa mahşerde o alacaklı olur, çünkü sen bire bir söylemedin, hem bir fazla söyledin, hem de vurdun. Ancak bire bir söylersen, hakkını mahşere bırakmadan almış olursun. Fakat bu defa da sövmekle ilgili yasak karşımıza çıkar.

Müslüman’ın Müslüman’a sövmesi haramdır. İster ilk saldırı niteliğinde, ister cevap niteliğinde, fark etmez, her ikisi de haramdır. Eğer ilk saldırı niteliğinde olursa günahı “kebâir” derecesine çıkar. Peygamber Efendimiz (asm) Müslümanlığı şöyle tanımlıyor: “Müslüman, Müslüman’ın elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.”1

Peygamber Efendimizin (asm) verdiği bir haberde, beşerî ilişkileri bozuk olan ve fakat mahşer gününe namazıyla, orucuyla ve zekâtıyla gelen bir Müslüman’ın orada kaybına sebep olan ve kendisini hayırlı amel bakımından iflâs durumuna getiren sosyal hataları arasında “Müslüman’a sövmesi” de vardır.2

Konuyla ilgili olarak Allah Resûlü (asm) şöyle konuşuyor:

* “Biri sana dil uzatır ve sende olmayan bir kusurla seni ayıplarsa, sen onu sahip olduğu kusurla dahi ayıplama. Onu, günahı kendine, sevabı sana olduğu halde terk et. Kimseye asla sövme.”3

* “Allah’ın mü’min kulu kızdığında zulmetmez. Sevdiği kişi için günaha girmez. Kendisine emanet edilen şeyi zayi etmez. Haset etmez. Başkasının şerefini lekelemez. Etrafına sövüp saymaz. Şahidi bulunmasa da, üzerindeki hakkı itiraf eder. Başkasına kötü lâkap takmaz.”4

* “Dikkat ediniz! Mü’mini öldürmek kâfirlerin vasfıdır. Mü’mine sövmek fâsıkların vasfıdır. Bir mü’minin, kardeşini üç günden fazla konuşmayarak terk etmesi helâl değildir.”5

* “Müslüman’ı öldürmek kâfire yakışır. Müslüman’a sövmek günahtır.6

* “Bir kişinin Müslüman’ın şerefine dil uzatması büyük günahlardandır. Bir sövmeye iki sövme ile karşılık vermek büyük günahlardandır.”7

* “Birbiriyle sövüşen iki kimsenin söyledikleri şeylerin günahı, kendisine sövülen haddi aşmadığı sürece ilk sövmeye başlayan kimse üzerinedir.”8

Demek haddi aşmak yok. Öyleyse; 1- Sövmeyi başlatan taraf olmamalıyız. 2- Karşı taraf sövmeyi başlatan taraf olursa, mümkünse sabretmeli ve onun aşağılık seviyesine inmemeli. Allah’a havale etmeli. Allah’ın adaletinin hak olduğunu unutmamalı. 3- Karşılık vermediğimizde, karşı tarafın pişman olacağı ve özür dileyeceği hesaba katılmalı. Bu durumda onun işi bizim elimizde olacaktır. Eğer onu affedersek, mahşerde karşımıza çıkmaktan onu kurtarmış oluruz. Eğer hakkımızı helâl etmez isek, özür dilemiş olsa bile hakkımızı bir gün muhakkak alırız. Veya biz bilmesek de, Allah (cc) bizim hakkımızı ondan alır. Bize de barışı bozmamak için başardığımız istikametten ve vakardan dolayı sevap ve rızasını lütfeder. 4- Eğer kendimize hâkim olamamış isek, bu defa bir fazlasıyla değil—çünkü bu zulme girer—aynıyla iade etmekten öteye geçmemeli. 5- Tam bu esnada şeytanın çok şiddetli telkinleri kulaklarımızda yankılanır. Şeytan gözümüzü döndürür. Zulmetmekten Allah’a sığınmalıyız. 6- Halkın tahrikleri ile şeytanın telkinleri ne acıdır ki, bu noktada birleşmektedir. Asla, asla, asla kulak vermemeliyiz.

Eğer kötü sözü veya dil belâsını başlatan taraf karşı tarafsa, aynıyla iâde hakkımız var. Fakat bu durumda da bu meseleden mahşere bir hak kalmadığını, çünkü kötü sözünü kendisine aynıyla iade etmek sûretiyle hakkımızı aldığımızı unutmamalıyız.

DUÂ

Ey Selâm-ı Vedud! Ey kalplere huzur veren! Ey gönüllere esenlik veren! Ey canlıları kaygılardan salim kılan! Ey kullarını korkulardan emin kılan! Ey her yürek sahibini mesut kılan! Selâm Sensin ve selâm Sendendir. Esenlik Sendendir. Huzur Sendendir. Saadet Sendendir. Sükûnet Sendendir. Bizi günahlardan salim kıl! Bizi gamdan, kederden, hüzünden salim kıl! Bizi arsızlıktan, huysuzluktan, garazdan, kinden, nefretten, öfkeden, kötü sözden, kötü nazardan, kötü niyetten, kötü amelden koru! Bize dünyada, kabirde, mahşerde, sıratta esenlik ver! Bizi korkulardan emin kıl! İsmini gönlümüzde yücelt!

Dipnotlar:

1- Riyâzu’s-Sâlihîn, 211; 2- Riyâzu’s-Sâlihîn, 218; 3- Câmiü’s-Sağîr, 1/66; 4- Câmiü’s-Sağîr, 2/1375; 5- Câmiü’s-Sağîr, 2/1435; 6- Câmiü’s-Sağîr, 3/2912; 7- Câmiü’s-Sağîr, 3/3491; 8- Müslim, Birr, 68

18.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.05.2008) - Reenkarnasyon üzerine - 2

  (16.05.2008) - Reenkarnasyon üzerine - 1

  (15.05.2008) - İmân artar ve eksilir

  (14.05.2008) - Dünya dardır ve sıkıcıdır

  (13.05.2008) - Uyku nimetini kullanırken

  (12.05.2008) - İbadetin içinden

  (11.05.2008) - Namaz üzerine muhtelif sorular

  (10.05.2008) - Muhtelif cevaplar

  (09.05.2008) - Kalbin mühürlenmesi ve ümmetin ihtilâfı

  (08.05.2008) - Kur'ân'da sağ ve sol kavramları

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT