Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Cevher İLHAN

İfâde özgürlüğünün ihlâli



Başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik iki maddelik anayasa değişikliğine dair dâvâda, raportörün raporunu hazırlayıp üyelere dağıtmak üzere olduğu, “iptal davası” hakkındaki Anayasa Mahkemesi “karar”ının pek yakında görüşüleceği anlaşılıyor.

Kulislerde, Mahkeme’nin, Danıştay’ın “türban kararı”ndan hareketle değişiklikleri “iptal” edebileceği belirtilmekte. Ve “iptal”in iktidar partisine açılan “kapatma davası”nı etkileyebileceği endişesi taşınmakta. Çünkü “laikliğe aykırı eylemlerin odağı” iddiasıyla devam eden davanın en önemli “gerekçeleri”nden biri, başörtüsü…

Bunun içindir ki daha şimdiden AKP ile MHP arasında karşılıklı “suçlama salvosu” başlamakta; “tuzak”tan bahsedilmekte. Bazı iktidar milletvekillerinin Başbakan’a “MHP’nin tuzağına düşüldüğü ve oyuna gelindiği” serzenişlerine karşı, Bahçeli’nin “Erdoğan AKP’nin kapatılmasını istiyor” ifâdesi, bu açıdan oldukça ilginç.

Doğrusu siyasî iktidarın, yaşanan olumsuzlukları davaya yükleyip, geçmişin üzerine sünger çekecek, yolsuzlukların üzerini örtecek ve ekonomideki sıkıntının sorumluluğundan kurtaracak bir politika izlediği izlenimi var. Bu izlenime, “mağduriyet”le yeniden seçmenden oy toplayacak bir taktik güttüğü spekülasyonlarına, “savunma stratejisi” de destek veriyor.

Başta Başbakan olmak üzere iktidar partisi mensupları zâhiren “kapatılmaz” deseler de, çoğunun daha şimdiden “partinin kapatılacağı”na kendini âdeta inandırması, bu ihtimali daha da güçlendiriyor.

Ne var ki “kapatma” sürecinde Başbakan’ın “kararsız” kalması, partiden referanduma kadar götürecek temel anayasal düzenlemelerden cayıp son demde hiçbir anayasal değişikliğin yapılmayacağını açıklaması, iktidar partisinin ötesinde Türkiye’ye kaybettirtiyor.

Salt parti kapatmayı zorlaştıran ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimini tanzim edip yetkilerini budayan bir anayasal ve yasal düzenleme elbette gerginliğe sebep olurdu. Ancak iktidar partisinin demokratikleşme ve özgürlüklere dair uyum yasalarını çıkarmaktan kaçınmasının hiçbir izâhı yoktur.

Yargı reformundan siyasî partiler ve seçim kanunlarının düzeltilmesine, eğitimin demokratikleşmesinden ifâde özgürlüğünün AB standartlarına ulaştırılmasına kadar zaten Ankara’nın bir dizi vaadi var. Siyasî iktidar bunu fırsat bilerek bu düzenlemeleri hızla yapmak yerine, arkadan dolanan binbir muhataralı siyasî hesap ve taktiklere girmenin ülkeye ve demokrasiye hiçbir faydası olmayacak.

Zira Türkiye’nin çıkarılan 9 pakete rağmen hâlâ demokratikleşmede, temel hak ve hürriyetlerde bir yığın eksiği var. Türkiye’de dava açılma rekoru kıran 301. madde de yetersiz de olsa düzenlemeler yapıldı.

Gerçi başta İnsan Hakları Avrupa Örgütü olmak üzere, insan hakları savunucuları, “isteksizce çıkarılan yasayı tam bir hayal kırıklığı ve kaçırılmış bir fırsat” olarak hayıflandılar. Dava açılmasının Adalet Bakanlığının “izni”ne bağlanması ve ceza üst sınırının üç yıldan iki yıla indirilmesini noksan gördüler.

Ancak, inanç ve ifâde özgürlüğüne dair yasalarda yapılan onca değişikliğe rağmen, onlarca gazeteci ve yazar sırf fikirlerinden dolayı hâlâ yargılanıyor. Ve meşhur 312’nin yerine ikame edilen yeni ceza yasasındaki 216’nin da düşünce ve anlatım özgürlüğünü “suç” saydığı her gün ortaya çıkan örnekleriyle Türkiye’yi mahkûm ediyor...

Aslında AİHM’nin gazetemizin imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular dâvâsıyla ilgili karar, Türkiye’nin ifâde özgürlüğünü ihlâl ettiğini belgelemiş oluyor. Üç defa değiştirildiği halde, sözkonusu maddenin hâlâ kanaat özgürlüğünü özellikle uygulamada “suç” saydığını tescil ediyor.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, ana umdesini oluşturan ifâde hak ve özgürlüklerinin kullanılmasının görev ve sorumluluğunu devlete yükleyen 10. maddesine göre verilen kararda, “aykırı” da olsa herkesin görüşlerini açıklama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın hiçbir devlet otoritesi ve müdahalesiyle engellenemeyeceğini teminat altına alıyor.

“Kişinin inancını, inandığı dinini tebliğ etme, yayma ve benimsetme hakkını”nın olduğunu belirleyen “karar”, Türkiye’de inanç ve ifâde özgürlüğünün hâlâ muallel olduğunu bir defa daha gösteriyor…

Siyasî iktidar, sâdece “kapatma davası”na kapanmamalı; bu süreçte en azından ifâde özgürlüğünde yargıcın yorumuna yer bırakmayacak şekilde, bütün dünya ceza yasalarında olduğu gibi, net, anlaşılabilir ve tatbikatta istismar edilmeyen düzenlemeler yapmalı…

17.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.05.2008) - Ekonomide tsunami…

  (15.05.2008) - Krizin krizle kapatılması…

  (14.05.2008) - 14 Mayıs’ın mânâsı…

  (13.05.2008) - Son baskının izâhı

  (12.05.2008) - Ankara siyasetinin hal-i pürmelâli

  (10.05.2008) - “Kapatma dâvâsı”yla kapatılan gündem

  (08.05.2008) - “Dünyevileşme” vurgusu

  (07.05.2008) - “Pes etmemek” ve “teslim olmamak”

  (06.05.2008) - “Savunma” kırılmaları…

  (05.05.2008) - Hatalar zincirinin son halkası

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT