Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Nazar (göz değmesi)



Sık sık “Nazar etti, nazara geldim, nazara uğradım” gibi sözleri işitiriz. Kimi zaman da kıymetli eşya ve vasıtalar üzerinde, “Nazar etme ne olur, çalış senin de olur” yazılarına rastlarız.

Türkçe’ye de giren nazar kelimesinin (göz değmesinin) mahiyetini, kaynağını, sebeplerini öğrenip ona göre vaziyet alırsak, ne nazar eder, ne de nazarın yıkıcı tahribatlarına maruz kalırız. Nazar gerçek midir; yoksa bazılarının iddiâ ettiği gibi bir hurafe mi? Nazar nedir, nasıl meydana gelir? Nazardan nasıl korunabiliriz? Nazar etmemek için nelere dikkat etmeliyiz?

İnsan kâinatın küçük bir modeli, minyatürüdür. Bu, kâinatta bulunan elektrik veya elektro-biyo-manyetik bütün enerji türlerinin insanda da mevcut olduğu anlamına gelir. Her maddenin bir enerjisi vardır. Vücudumuzda statik elektrik bulunduğunu hemen herkes bilir. Duygularımızın da bir enerjisi olduğunu, hatta onların enerji ürettiğini ve yaydığını da bilim bize açıkça söylüyor. Bildiğimiz bir şey daha var: Olumlu bakış pozitif enerji üretir, olumlu duyguların ortaya çıkmasını sağlar. Negatif duygularımızla da olumsuz enerji üretir ve dalgalar neşrederiz. Nazar, ruhumuzun ve fizyolojik yapımızın ortaklaşa ürettikleri olumsuz duyguların enerjisidir. Diğer bir ifadeyle nazar, kıskançlık, ve nefret gibi duyguların şiddetli bir istekle üretilmesi ve negatif enerji olarak hedefe gönderilmesidir.

İnsanlara sevgi veya şefkatle baktığımızda onları mutlu ettiğimiz gibi, öfke veya nefret bakışları gönderdiğimizde onları ürkütmez miyiz? İşte nazar, insanlara gönderilen şiddet derecesi yüksek olumsuz bir enerjidir.

Aslında nazar, düşünce yoluyla “metal bükme, zihin okuma, eşyaları yerinden oynatma” ve benzeri paranormal hadiseler gibi ruhî enerjinin gözle yapılan hâlidir. Bazı ilim adamlarına göre, maddeye temas etmeden, düşüncenin vücut molekülleri ile olan irtibatını ileri seviyelere götürerek organizmanın dışında bulunan molekülleri etkilemek imkan dâhilindedir. Kuantumla ilgili olan enerjimizin bu türü, madde ile etkileşir, zihin tarafından modüle edilebilir ve zihin ekranında bilgi kaydedebilir. Manyetik özelliği olan fırın, televizyon ve bilgisayar gibi elektronik cihazları ses, bakış ve vücut ısımızla açıp kapatabiliriz. Ampule yaklaştığımızda yanmasını ve uzaklaştığımızda sönmesini sağlayan sensor sistemi nazara örnek olabilir. Japonya’da, sakatlar için 40 metre mesafeden göz enerjisi ile kanalları değiştirilebilen televizyonlar yapılmış.

Bir kısım insanlar olumlu veya olumsuz enerjilerini gözleriyle gönderirken, başka bir kısım insanlar ise nefesleriyle veya elleriyle gönderebilmektedir. Çünkü sadece gözlerimiz değil ellerimiz, beynimiz ve hatta nefesimizle de enerji yayarız. İşte, nazar da, ruh ve manyetik güçle oluşturulan bir etkidir. Gönderilen siyah enerjiyle muhatapların ruh dengesi bozulabilir, hatta onlara maddî zararlar da verilebilir. Bir kısım elektrik cihazlarının, hassas elektronik sistemleri bozması gibi...

Arapça’da “isabet-i ayn”, Türkçe’de, “nazar veya göz değmesi” şeklinde ifade edilen nazarın gerçek olduğunu Kur’ân’dan da öğreniyoruz: “Doğrusu inkâr edenler, Kur’ân’ı işittikleri vakit nerede ise gözleriyle seni devireceklerdi.”1 Yüce Nebî (asm) de, “Nazar gerçektir. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, onun önüne nazar geçerdi”2 ve “Göz değmesi, deveyi kazana, insanı mezara sokar”3 buyurur. Peygamber varisi Bediüzzaman da, kesin ve tekrarlanan tecrübelerine dayanarak nazarın kendisini vurduğunu söyler. Bunu, “şiddetli düşmanlığa veya şiddetli takdirkâr (kıskanç) bakışlara” bağlar.4

Dipnotlar:

1- Kalem Sûresi: 51.; 2-Müslim, Selâm, 42/II, 1719.; 3-El-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ: 2:76; el-Mağribî, Câmiü’ş-Şeml: 2:49; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, Hadis no: 5748.; 4-Mektûbât, s. 178.

19.06.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.06.2008) - Selâmın enerji ve sinerjisi

  (17.06.2008) - Şarapçıları sevmek zorunda mıyım?

  (16.06.2008) - Olumlu bakışı kazanabilmek

  (15.06.2008) - Mülkî değil, melekûtî bakabiliyor muyuz?

  (13.06.2008) - İsmî bakıştan, harfî bakışa geçmek

  (12.06.2008) - Şimdi anlaşıldı mı?

  (11.06.2008) - Bakar körler gibi miyiz?

  (10.06.2008) - Taha Akyol: “Bediüzzaman çağımızın Gazalisi'dir!”

  (07.06.2008) - Ne diyeyim: Başörtüsü asla affetmez!

  (06.06.2008) - Nasıl ihmal edebiliriz?

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır