"Gerçekten" haber verir 11 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

Kendimize dönelim



Kendimize dönelim de, kim olduğumuzu, ne için bu dünyaya gönderildiğimizi, sonunda nereye gideceğimizi anlamaya çalışalım. Sadece bir an değil, hayatımızın bütün anları kendimizi anlamaya çalışmakla geçmeli. Bir süre tanımak, sonra da unutmak çare olmamaktadır. Tanımada ve anlamada süreklilik olmazsa insan olma hedefine varmamız zor olacaktır.

Dünyada meydana gelen olaylara bakıp da kendimizi ihmal etmememiz gerekir. Zira her şeyden önce kendimizi bulmamız, gerçek mahiyetimizi anlamamız lâzım. Kendimizi tanımadığımız takdirde hayatta hiçbir konuda muvaffak olabilme imkânımız olmayacaktır. Kendini tanımayan insan hayattaki hiçbir şeyi gerçek mahiyetiyle tanıyamaz. Böyle birisine her şey yabancı, her şey düşman olur.

İnsanoğlu dünyaya gözünü açtıktan sonra bir arayışın içine girer. Arayış hayatın ilk günlerinden itibaren başlar, hayatın bitimine kadar devam eder. Arayışlarından netice alanlar olduğu gibi, netice almayıp âvâreleşen ve başta kendilerine, sonra bütün varlıklara yabancılaşan insanlar da bulunmaktadır.

Biz insanların en büyük problemi de kendimize yabancılaşmamız değil mi? Kendimizden uzaklaştıkça dışımızdaki âlemde arayışlara çıkıyor, ama hiçbir yerde aradığımızı bulamıyoruz. Böylece hem kendimizi kaybediyor, hem de dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıyoruz. Varlıkların mahiyeti bizlerden gizleniyor, bizim için yaratılan varlıklar adeta bize düşman görünmeye başlıyor.

Gerçeklere ulaşmak için tefekküre daldığım zamanlar, her şeyden önce kendime dönmem gerektiğini düşünüyorum. Kendimi öncelikle tanımam gerektiğine inanıyorum. Kendime dönmem ve kendimi tanımam ölçüsünde kendime geliyorum. Ancak böylece asıl vazifelerimi hatırlamaya başlıyorum. O zaman âfâka dalmaların tehlikeleri aklıma geliyor. Geniş dairedeki boğulmaların ve boğuşmaların elim vaziyeti beni korkutuyor. Rabbime dönüyor, O’na yalvarıyor ve kendime dönmem için bana güç ve kuvvet vermesini diliyorum.

Kendini bulan bu dünyaya ne için gönderildiğini anlar, misafir olduğunu hatırlar. O zaman bir misafir gibi hareket etmesi gerektiğini düşünür. Misafir ev sahibinin izni haricinde hareket edemez elbette. O zaman ev sahibinin arzularının ne olduğunu araştırmaya başlar aklı başında olan insanoğlu. Bazen bu arzuların ne olduğunu bulur, bazen de karşısına engeller çıkar.

Rabb-i Rahîme isyana sürükleyen şeytanlar, insanoğlunun bu dünyadaki en büyük düşmanları. Hele bu düşmanların içimizdeki temsilcileri durumundaki nefis ise en tehlikeli düşman durumundadır. Bizden görünüp bizleri ebedî bir felâkete sürükleyen bir düşman. İşte nefis, işte şeytan.

Arayışlarda bu düşmanların hep peşimizde olduklarını unutmamamız gerekir. Ehemmiyetsiz gibi görünen sapmalarla bizleri can evimizden vurmaktadırlar. Küçük gibi görünen günahlarla bizleri insanlık yolundan saptırmaktadırlar.

Hâsılı, insanın kendine dönmesini çok önemsiyorum. Kendimizi ihmal ettiğimiz zamanlar içeriden vurulduğumuz anlardır. İşimiz olmayan dış işlerle uğraşırken, insanlık kalemizin içerden fethedildiğini ve düşmanın dünyamızda taht kurduğunu çoğu zaman geç anlarız. O zaman anlarız ki, asıl olan iç kalemizi sağlam tutmaktır.

Kendimizi iyi tanımalı, nefis ve şeytan gibi düşmanların nereden ve hangi silâhlarla bize hücum edebileceklerini hesaplayabilmeliyiz. Kendi dünyamızdaki keşifleri iyi yapmalıyız. Kendini keşfeden, kendisini bu dünyada misafir eden yüce Rabbini de tanımaya başlar.

İnsanın kendini bulması ve kendini tanıması, dünya hayatının temelini iyi ve sağlam atması demektir. Kendini tanımadan yaşayanlar temelsiz ve çürük bir hayat yaşamaktadırlar. Böyle bir hayat ağacından meyve alınamaz. Böyle bir hayat, ebedî bir saadetin temelini atamaz. Hayat binamızın temellerini sağlam atmamız gerekir. Öyle sağlam olmalı ki, üstünde kurulan hayat ebedîyen devam etsin.

11.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.08.2008) - İnsan, gerçek insan olmalı

  (28.07.2008) - Sen ne büyüksün Ya Rabbim!

  (21.07.2008) - İman, hayata hayat olsa

  (14.07.2008) - Maneviyatsız hayatlar

  (07.07.2008) - İmtihan(lar)ım

  (30.06.2008) - Bozguncu duygular

  (23.06.2008) - Elemler küçülecek

  (09.06.2008) - Dünya bize yüz vermiyor

  (02.06.2008) - Yolların en güzeli

  (19.05.2008) - Hayatın en büyük mazhariyeti

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır