"Gerçekten" haber verir 07 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

AKP kalıcı mı?



Prof. Dr. Fuat Keyman hem AKP’nin kalıcı olduğunu savunuyor, hem de “gitmesi” ihtimalinden bahsediyor. Ve böyle bir durumda, yerine gelecek partinin “ANAP ya da DP türü bir parti olmayacağı”nı söylüyor.

AKP’nin kalıcılığından bahsedebilmek için henüz çok erken olduğunu yazmıştık. Seçim arefelerinde Erdoğan’ın tıpkı Özal gibi, “Tek başımıza iktidar olamazsak siyaseti bırakırım” çıkışları yapması, kendisini tamamen iktidar odaklı bir siyasete endekslediğini, dolayısıyla muhalefet olmayı hazmedemediğini göstermesi cihetiyle, bu değerlendirmemizi teyid ediyor.

Oysa demokratlığın en önemli kriterlerinden biri, yine Erdoğan’ın yeri geldikçe her fırsatta tekrarladığı “Millet ne derse o olur” prensibi.

Halk iktidar yaptığı zaman iyi, ama muhalefet görevi verdiğinde “Ben yokum!” Böyle demokratlık olur mu? Millet iradesine saygı bu mu?

İktidardayken güçlü olmak kolay. Devlet imkânları, derin mekanizmaların izin verdiği ölçüde elinin altında. Ama muhalefette o imkân yok.

Muhalefetteyken ayakta kalabilmek ve parti örgütünü diri tutabilmek için, ya CHP ve MHP gibi tamamen ve kısmen bürokrasi destekli olmak ya da idealizmini koruyabilmek gerekiyor.

Ama özellikle iddia sahibi partiler için sadece idealizm de yetmiyor. Masraflı bir iş olan faaliyetlerini finanse edebilmek için sağlam kaynaklara ihtiyaç var. Hazine yardımı da alınamıyorsa işin bu ciheti başlı başına bir sorun oluşturuyor.

Bu, daha ziyade “lider” eksenli, kendilerine göre gelir kaynakları bulunan ve yüzde 1-2’lik ya da bindelik oy oranlarıyla varlıklarını devam ettiren partiler için belki taşınabilir bir durum.

Ancak Türkiye’yi çok partili demokrasiyle tanıştıran, ilk icraat olarak ezanı özgürlüğüne kavuşturmak suretiyle milleti rahatlatan, yirmi yedi senelik tek parti diktasının ezdiği hak ve özgürlüklerin önünü açmaya büyük önem veren DP misyonunu 21. yüzyılda da devam ettirme iddiasının sahibi konumundaki günümüz DP’si için son derece hassas ve kritik bir nokta bu.

50’lerin başında DP ile başlayıp 27 Mayıs’la önü kesildikten sonra AP olarak devam eden bu çizgi, Türkiye’nin her tarafında teşkilâtı olan ve milyonlarca seçmeni bulunan bir siyasî hareket olarak demokrasi tarihimize damgasını vurdu.

12 Eylül’de bir kez daha çelmelendikten sonra DYP adı altında yürüyüşünü sürdürdü; darbecilerin ve sivil 12 Eylülcü ANAP iktidarının çıkardığı zorlu engelleri aşarak, koalisyonla da olsa tekrar iktidar olmayı başardı; ama sütten defalarca ağzı yananın yoğurdu da üfleyerek yemesi meselini hatırlatırcasına, yeni bir darbeye daha maruz kalmama mülâhazasıyla mı bilmiyoruz, merkeze yanaştığı izlenimi uyandıran bir tavra yöneldi. Bunun yanında, iç bünyesinde yaşadığı yönetim ve kadro değişikliklerine bağlı olarak yapılan kimi hatalar da halk desteğini zayıflattı.

Şimdiki DP, bu süreçte rol oynayan ve partiyi bu duruma getiren dış ve iç sebepleri sıkı bir sorgulamadan geçirip, samimî bir özeleştiri yapıp, yorgun, bezgin, ama herşeye rağmen misyonu terk etmeyen fedakâr teşkilât kadrolarını toparlayarak yeniden ayağa kalkma çabasında.

Dolayısıyla DP, çok zorlu kışları geride bırakıp bugünlere ulaşan bir hareketi temsil ediyor.

29 Mart, özellikle bu parti için hayat-memat meselesi ve “Tamam mı, devam mı?” sınavı. 22 Temmuz’daki 5.6’lık oy oranının üzerine çıkmak için çok çalışıyor. Bunu başarırsa, tekrar yükselişe geçip iddiasını sürdüreceğinin sinyalini vermiş olur. Ve bu Türkiye’yi de rahatlatır.

Çünkü 2002’den itibaren AKP-CHP ikilemine sıkışıp kalmanın yol açtığı tıkanmayı 2007’de bu denkleme MHP, DTP ve DSP’nin girmesiyle daha da derinleşmiş olarak yaşamaya devam eden siyasetin DP gibi bir alternatife ihtiyacı var.

AKP giderse yerine, farklı bir versiyonu olduğu ve son kullanma tarihi geçmiş olan ANAP gelemez, ama köküne bağlı bir DP niye gelemesin?

07.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.03.2009) - Merkez partisi olmak

  (05.03.2009) - Siyasette kalıcılık

  (04.03.2009) - Sürprize açık seçim

  (03.03.2009) - 28 Şubat ve yargı

  (01.03.2009) - 40 yaşa enfüsî bakış

  (28.02.2009) - 28 Şubat ve AKP

  (27.02.2009) - Kriz, asker, İsrail

  (26.02.2009) - Osmanlı ve İsrail

  (25.02.2009) - Asker ve Ergenekon

  (24.02.2009) - Asker ve Ergenekon

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla