07 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Ali FERŞADOĞLU

İnkârcı filozofların iddiaları delil olamaz!


A+ | A-

Allah’a inanmayan ateist ve inkâr eden profesörler, filozofların iddialarının bir kıymeti, bir değeri yoktur. İspat edenlerin sözleri ilmen ve aklen geçerli; inkâr edenlerin sayıları ne kadar çok, kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun geçersizdir. Çünkü;

1- Artık, “kaziye-i makbûle” denilen büyük zatların sözlerini “delilsiz” kabul etme anlayışı, metodu; aklın, ilmin fevkalâde inkişaf ettiği günümüzde geçersizdir ve şu genel prensibe de aykırıdır:

Bir sahada otorite, bir dalda uzman olan diğerinde cahil, yabancı, gibidir. Kim bir şeyle çok meşgul olursa, diğerlerinde ekseriya gabîleşir (uzaklaşır, akıl erdiremez). Maddiyat ile çok meşgul olan, mâneviyatta gabileşir ve sathî olur. Maddede ihtisas sahibi olanın sözü, mâneviyatta geçersizdir. Maddî meselelerde mahareti olanın maneviyatta hükmü delil olmadığı gibi, çok defa sözü dinlenilmeye dahi lâyık değildir. 1

Meselâ, bir hasta; “Falanca ilim adamıdır,” diyerek doktor yerine yüksek jeofizik mühendisine müracaat ile gösterdiği ilâcı kullansa; akrabasına tâziye vermeye dâvet ve kendisi için tabutun plânı çizdirip mezara taşınmak için bir raporu istemesi demektir.

Hakikatin tâ kendisi ve (tamamen soyut) olan mâneviyatta, maddiyatçıların hüküm ve fikirlerine danışmak, âdetâ lâtife-i Rabbaniye denilen kalbin sektesini (durmasını) ve nurânî cevher olan aklın ölümünü ilân etmektir. Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatı göremez. (Rûh, akıl ve pek çok enerji boyutlarını göremediğimiz gibi.)

2- Küfür, inkâr birkaç kısımdır: Bir kısmı, bilmediği için inkâr eder; ikincisi, bildiği halde inkâr eder. Bu da, birkaç şubedir. Birincisi, bilir, lâkin kabul etmez. İkincisi, kesin bilgisi var, lâkin itikadı yoktur. Üçüncüsü, tasdiki var, lâkin vicdanî iz’anı (anlayışı / kavrayışı) yoktur. 2

3- İnkârcıların çok olması ve inkârlarında bir araya gelmeleri de, inananların imânına zarar vermez. Çünkü, kıymet , “sayı” çokluğunda değil, “kalite, doğrulukta” aranır. Hayvanlar, insanlara göre kıyaslanamayacak kadar çoktur. Ama, bir insan nerede, milyarlarca hayvan nerede? Karbonları aynı, fakat dizilişleri ayrı olan kömür ile elmas arasında da aynı kıyası yapabiliriz: Kömür çok, elmas ise azdır. Fakat bir parça elmas, yüz binlerce ton kömürden daha değerlidir.

Dolayısıyla inkârcıların iddialarının akıl, mantık ve bilim açısından hiçbir değeri yoktur. Çünkü, inkâr edenlerin fikrî yardımlaşmaları da tıpkı, uçurumdan atlamak veya dar bir delikten geçmek gibi; tesirsizdir, faydasızdır. Bu durumda bin de, bir de birdir. Biribirlerine kuvvet vermez. Fen ilimlerinde büyük taşın kaldırılması gibi yardımlaşma geçerli olabilir. Fakat, mânevî ilimlerdeki gelişme ise, ekseriya ânî, yahut ânî gibidir. Fikirlerin yardımı mânevî ilimlerin mahiyetini değiştirmez, tamamlamaz, arttırmaz. Lâkin, deliller mesleklerine açıklık kazandırır, kuvvet verir.

İnancı, fikir meselesinde devreye, “iddia, sayı çokluğu” değil, “akıl, muhakeme, kalb, vicdân ve ispat” girmeli. İnkâr edenler, Allah’ın bir nev’î hayvanları hükmündedir. Çünkü, inkârlarıyla kendilerini hayvandan aşağı düşürmüşlerdir. Öyle ise, onların çoğunluğu inananları üzmemeli,3 morallerini bozmamalı.

4- Sorgulanması gereken diğer önemli nokta da; ilim adamı da olsa, insanda hükmeden, üstün gelen nedir? Fikir mi, hissiyat (duygular) mı? Hak mı, kuvvet mi? Yani, gerçeği mi nazara veriyor yoksa teknolojik zenginliğinden dolayı gücünü mü konuşturuyor? Hikmet mi, hükûmet / siyaset mi? Yani, ilim adına mı konuşuyor, yoksa (ufo ve benzeri haberleri) siyaset adına mı kamuoyuna sunuyor? Kalbî meyillerle mi konuşuyor, aklî temâyüllerle mi? Hevâsını (nefsî arzuların) mı konuşturuyor, yoksa hüdâyı (hakperestliği) mi esas alıyor?4

İnkâr edenler sahalarında uzman, otorite de olsalar; inanç konusundaki hükümlerini neye göre veriyorlar? Hislerine, heveslerine, duygularına göre mi; bu hususta çalıştırmadıkları akıl, mantıklarına göre mi; tefessüh etmiş kalb ve vicdanlarına göre mi?

5- Günümüz akıl, tahkik, inceleme, araştırma, ilim, fikir asrıdır. Kim “haklı”, ve meselesini “akla, ilme” dayandırır; kimin “aklı” keskin, “kalbi” parlak olursa5 dâvâsını o ispat eder.

6- Diğer taraftan iki ispat edici, binlerce inkâr ediciye tercih edilir. İki kişi aynı hakikatte ittifak etmişse, binlerce insanın kendi dar pencerelerinden şahsî bakışlarıyla onu inkârları hiçbir değer ifâde etmez.

Bir sarayın kapılarından 999’u açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia edemez. İşte inkârcı, devamlı sûrette kapalı olan o bir tek kapıyı dikkate verip onu göstermek ister. Aslında o kapı da, onun ve onun gibi olanların gözlerine çekilmiş perde sebebiyle onların ruh dünyâlarına kapalıdır. Mü’min için kapalı kapı yoktur. Yeter ki gözlerini yummasın!... Zaten 999’u herkese açıktır. Hem de ardına kadar...

İddia, ispat edilmedikçe karın doyurmayacak; hükümranlığını da yitirecektir.

 

Dipnotlar:

1- Muhakemât, s. 25., 2- İşârâtü’l-‘câz, s. 68.

3- Mesnevî-i Nûriye, s.134. , 4- Muhakemât, s. 40.

5- Münâzarât, s. 33.

07.07.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.07.2009) - Yokluk ispat edilebilir mi?

  (05.07.2009) - İnkâr ve çeşitleri

  (04.07.2009) - İspat ve ispat çeşitleri

  (02.07.2009) - “Eşim; anne, baba ve kardeşlerine maddî destekte bulunuyor!”

  (01.07.2009) - Fıtrata indirilen yeni moda darbesi: Estetik ameliyatları

  (30.06.2009) - Şeytanlar niçin yaratılmış?

  (29.06.2009) - Cin çarpması

  (27.06.2009) - Cinlerin yaratılmasının hikmeti ve özellikleri

  (25.06.2009) - Cinler

  (24.06.2009) - İnsanın psikolojik hâliyle ilgili olan melekler

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.