09 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Ali FERŞADOĞLU

Mütevazı bir eş, mutluluk kaynağıdır


A+ | A-

Tevâzû; alçakgönüllü davranmak, nazik, nazenin olmak, hiç kimseye eziyet etmemektir. Büyüklüğün alâmetlerinden birisidir tevâzû. Büyüklük taslamak ise, küçüklüktür. Enaniyetin, egonun, benliğin tevâzû havuzunda eritilmesi gerekir. İnsana, tevâzû yakışır. Mahiyeti gereği buna mükelleftir zaten. Her şeyden önce, o da diğer insanlar gibi, âciz ve zayıf bir varlıktır. Bunun için asla kibirlenemez. Zira, kibirlendiği şey, yani, bedeni, hasletleri, mal, mülkü kendi malı değil; Allah vergisidir.

Tevazû, sevgi, merhamet gibi duyguların mıknatısı; kin, öfke, haset gibi olumsuz duyguların paratoneridir. Çevresine dikkat eden, en çok sevilenler listesinin başında mütevâzî kimselerin geldiğini görür.

“...Onlar mü’minlere karşı alçakgönüllü, inkârcılara karşı izzet sahibirler...” 1 âyetini yaşayan Resûl-ü Ekrem (asm) bunu sadece sözlü ders olarak vermemiş, bizzat bir tevâzû âbidesi olarak yükselen nurlu hayatıyla da göstermiştir.

Vahiy kâtiplerinden Hz. Câbir (ra), “Biz Resulullahın yanında dilediğimizi konuşurduk. O da bize iştirak eder, ayrılmazdı. Biz dünyadan söz ederdik, o da dünyadan söz ederdi. Biz âhiretten bahsedince, o da âhiretten bahsederdi. Biz yemekten söz ederdik, ona da iştirak eder, bizimle yemekten söz ederdi...” tesbitleriyle, onun tevâzû ile halkın seviyesine indiğini gösteriyor. Şüphesiz ki, bu tevâzû ile de, onların konuşmalarının mecralarını iyiye ve güzele yönlendiriyordu.

Kişi, şahsı adına tevâzû gösterebilir, ama cemaati, milleti adına asla. “Yok canım, bu topluluk, bu millet ne ki, bir hiç” diyemez. Onlar adına vakarlı olmak, hizmet ve büyüklüklerini takdir etmekle mükelleftir.

Tevâzû ile zillet arasında ince bir perde vardır. Makamları karıştırılmamalı. Bir idâreci, makamında “mütevâzî,” evinde “ciddî” olursa makamları karıştırmış olur. Makamdaki ciddiyet de, başkalarına baskı, zulüm ve kibirli davranmayı gerektirmez.

Tevâzû, bazan tezellül olabilir. Ehl-i küfre karşı veya dâvâya ve millete saldıran insanlara karşı tevâzû zillettir. Zayıfın kuvvetliye karşı tevâzû göstermesi hem tezellül, hem riyakârlıktır.

Tevâzû, yanlış yerde kullanıldığında küfrân-ı ni’mete de götürebilir. Birer ihsan-ı İlâhî olan maddî ve mânevî nimetleri hiçe sayarcasına davranmak küfran-ı nimettir. Bunları nefsinden değil Allah’tan bilmek ise tevazûdandır. Şu halde mü’minin şe’ni mütevâzî olmaktır.

Mütevâzî olan sevilir. Sevilen ise kazanır. Mütevâzî fertlerden oluşan bir âile ve bir toplum için bundan daha büyük kâr ve haslet ne olabilir?

***

Bediüzzaman Said Nursî, gururdan kurtulmak ve tevazuya alıştırmak için nefsiyle yaptığı bir tartışmayı şöyle anlatır:

“Mehasiniyle mağrur olan nefsime dedim ki:

“‘Sen bir şeye malik değilsin, nedir bu gururun?’

“Dedi ki:

“‘Madem malik değilim. Ben de hizmetini görmem.’

“Dedim ki:

“‘Yahu bu sineğe bak! Gayet küçücük, zarif elleriyle kanatlarını, gözlerini siler, süpürür. Her işini görür. Sen de en azından onun kadar vücuduna hizmet etmelisin’ diye ikna ettim. Takdis ederiz o Zatı ki, bu sineğe nezafeti, temizliği ilhamen öğretir, bana da üstad yapar. Ben de onun ile nefsimi ikna ve ilzam ederim.”

Anlatılır ki, dede ile torun kırlara çıkmışlar. Buğday tarlalarının yanından geçerken, torun dedesine sormuş:

“Dedeciğim, bazı başaklar dimdik, bazıları ise başlarını eğmişler, acaba neden?” Dede şu cevabı vermiş:

“Yavrum, o dimdik olanlar içi boş başaklar. Başını eğenler ise, dolgun başaklar!”

Meyve ağacı, meyvesi çok olduğunda dalları yere eğilir. Meyvesiz olduğunda ise, dalları diktir.

Meyvesiz insanlar, kavak gibi sivrilmeyi severler. Olgun insanlar ise, tevazu ile hizmet ederler.

İnsan, benzeri bir şekilde, sadakat dersini keneden, hedefini takip etme dersini kediden, verimlilik dersini arıdan, coşku dersini şelâleden, derinlik dersini denizden alabilir.

Dipnot: 1- Kur’ân, Maide, 54.

09.08.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.08.2009) - Mütevazı bir eş, mutluluk kaynağıdır

  (08.08.2009) - Muktesit bir eş bulun, maksada ulaşın!

  (07.08.2009) - Seçeceğiniz eş müteşekkir mi?

  (06.08.2009) - Mütevekkil ve kanaatkâr bir eş seçin

  (05.08.2009) - Müsbet/olumlu bakışa sahip olan biriyle evlenin

  (04.08.2009) - Şefkat duygusu doğru kullanılabilmeli

  (03.08.2009) - Müşfik bir eş seçerseniz…

  (02.08.2009) - Seçeceğiniz eş, hoşgörülü ve affedici olursa

  (01.08.2009) - Eşiniz yardımcı ve dayanışmacı ruha sahip olsun

  (31.07.2009) - Saygılı bir eş mutluluk saçar

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.