22 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Kader ve ölüm


A+ | A-

Harun Erdem: “Kaderle ölüm arasında nasıl bir bağlantı vardır? Ölümde irademizin sorumluluğu nedir? Ölümden kaçarken ölmek nasıl bir tecellidir?”

Ölümde kaderin hissesi ayrıdır ve bu hisse yaratmayla ilgilidir. Nitekim hayat nasıl yüzde yüz Allah’a ait bir tasarrufsa, ölüm de yüzde yüz Allah’a ait bir tasarruftur. “O ki, hayatı da, ölümü de yarattı...” 1 âyeti bu hakikati ifade eder. Zaten hayatı veren Cenâb-ı Hakk’ın, hayatı almayı kişinin kendisine veya başkasına bırakması eşyanın tabiatına da zıttır. Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, bir yaratma ve takdir ile gelen hayatın içinden ölümü çıkarıp alarak Allah’tan başkasına vermenin imkânı da, gereği da, anlamı da yoktur.2

Fakat diğer İlâhî tasarruflar gibi, ölümde de ön plânda sebepler gözükür. Bunlar, başta sadece emri uygulayan Azrail (as); sonra Azrail (as) ile aramıza konulan musîbetler, hastalıklar, belâlar, ihmallikler, düşmanlıklar… vs. şeklinde tecelli ediyor.

Ölümde Azrail’in (as) suçu ve sorumluluğu söz konusu olmaz. Çünkü Azrail (as) doğrudan Allah’ın tasarrufu kapsamında Allah’ın emrini yerine getirmektedir. Azrail (as) isyansız hilâfsız emir kuludur.

Fakat Azrail’den (as) beride bulunan ve ölüm getiren sair sebeplerin suçları, kusurları ve hataları söz konusu edilir; sorulur, soruşturulur, araştırılır, mes’ûl tutulur ve bu mes’ûliyetle gerek dünyada, gerekse âhirette gerçek biçimde yargılanır. Ve yargılama sonucunda adalet gereği verilen ceza ile de zulüm edilmiş olmaz. Çünkü ortada bir ölüm varsa, bir de ölümün sorumlusu varsa hesap sorulur. Fakat bazen kader hükmünü icra edeceğinde, bir kaza ile ağını örer. Kaza sırasında basiretler düğümlenir, bütün tedbirler geçersiz kalır. Ve ölüm geliverir. Ölümün sorumlusunu da bulamazsınız. “İnnâ lillah ve innâ ileyhi raciun” demekten başka çaremiz kalmaz.

Meselâ bir ormanda ağaç kesen birisinin, kesilen ağaç kendi üzerine doğru yıkılma riski taşıdığında, altında kalmamak için kaçarken ağaca hedef olması ve ağacın altında can vermesi gibi bir tecelliyi düşünelim. Görürüz ki, ölümden kaçarken ölüm gelip bize çatar. O an ölüme, yani Allah’ın takdirine teslim olmaktan başka çaremiz olmaz. Çünkü kader var ve kader bizim her türlü tedbirimizi geçersiz kılar ve hükümsüz kılar. Böyle ölümlerde bizde kusur olsa bile, ölüme bilerek atlamak gibi bir kasıt olmadıkça, artık kusura bakılmaz. Yani ölümdür, takdirdir, Allah’ın emridir, hüküm Allah’ındır; gelip bulacaktır, bulur; alıp götürecektir, götürür; ölüm bir sebep tahtında gelecektir, bir sebep derhal yaratılır. Düşünülmeyen, hesapta olmayan sebepler yaratılır. Sıradan… Hiç böyle ölüm olur mu dedirtecek cinsten… Ama olur ve ölüm gelir.

Unutmayalım: Doğum herkes için tektir; ama ölüm kişiye özeldir. Ölümün şartı da, şekli de, tecellî biçimi de kişiden kişiye değişir. Aynı feci kazada ölenler de vardır, burnu kanamadan kurtulanlar da. Ne ölenlere şanssız, ne kurtulanlara şanslı deme durumumuz vardır! Esasen ölüme ve hayata dair bir şey söylemeye yetkimiz yoktur! Ölümde eşitlik olmaz, aranmaz; ölümde takdir, meşîet ve irade esastır. Ölüm, en sığ görünümüyle, hayatı verenin hayatı geri almasından ibarettir. Hayatı veren Yaratıcı, hayatı dilediği anda, dilediği sebeple geri almaya elbette yetkilidir.

Ölümden kaçarken kaderi gereği ölüme yakalanan veya hiç hesapta olmadığı bir anda ölüme teslim olan birisi için söylenecek tek söz, “İnnâ lillah ve innâ ileyhi raciun” (Biz Allah için yaşarız ve Allah’a döneriz!) olmalıdır. Mü’min bir kişiye ölüm, bir kazanın eliyle gelmişse, Peygamber Efendimiz’in (asm) müjdesiyle o kişinin mânen şehit hükmünde olduğuna inanırız. Ve onu Allah’ın rahmetine ve mağfiretine ısmarlarız.

Burada artık sebepleri sorgulamamızın pek bir anlamı kalmaz. Boşuna vakit kaybetmiş oluruz. Yapmamız gereken tek şey: Sağ kalanlara sabır ve sıhhat temenni etmek, ölen için de rahmet, af ve mağfiret için duâ etmek olur.

Bu vesileyle; örnek hadis çalışmalarıyla Kur’ân’ın vahiy kaynaklı tek müfessirinin hadisler olduğunu fiilî olarak ortaya koyan ve kütüb-ü sitte hadislerini Kur’ân’dan süzülen Risâle-i Nur penceresiyle yorumlayan ve müessif bir kaza ile Rahmet-i Rahman’a ve nur-u cinâna kavuşan değerli hocamız İbrahim Canan’a Cenâb-ı Erhamürrâhimînden rahmet; geride kalanlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.

Dipnotlar:

1- Mülk Sûresi, 67/2.

2- Mektûbât, s. 13.

22.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.10.2009) - Onuncu Söz’de Haşir

  (20.10.2009) - Evlilik üzerine sorular

  (18.10.2009) - Küreleri yutan zerreler

  (17.10.2009) - Varlıklar Allah’ın varlığını bildirirler

  (15.10.2009) - Kur'ân'ın yüksek değerleri

  (14.10.2009) - Hadisi mânâ ile nakil

  (13.10.2009) - Cennete önce kimler girecektir?

  (12.10.2009) - Duâda ellerimiz neden semaya bakar?

  (11.10.2009) - Eski ümmetlerde ibadet

  (09.10.2009) - Divan-ı Harp’te Bediüzzaman (2)

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.